Hiçbir zaman kendisinden haz edemediğim Bülent Ersoy'a bundan sonra biri çıkıp da laf söylerse karşısında beni bulur.
Kendisini pek sevmediğimi bilirsiniz.
Bütün o eski Türkçe zarafetinin ardında kaba bir insan olduğunu düşündürür çünkü bana.
Bunun pek çok sebebi var. Zamanında üzerine çok yazı yazmışlığım da...
Ama en çok da kürk giymesindeki ısrarı, üstelik de o kürkleri, aldığı tepkilere inat yaparcasına gururla sırtında taşıması itici gelir.
O konuda hala kendisine teessüflerimizi bildirelim ama şu yaptığı hareketle de gönlümüzü kazandığını itiraf edelim.
Benim görüntülerine bile bakamadığı o korkunç "köpeğin kulaklarını kesen gençlerin fotoğrafları" Ersoy'un da vicdanını yaralamış meğer.
Hem de öyle ki hemen avukatına talimat verip çocuklar hakkında dava açılmasını istemiş.
Gerçi bu konuda yasal işlem yapıldı ve çocuk demeye dilimin varmadığı iki cahil, vicdansız yaratık, cüzi de olsa yasanın öngördüğü cezaları aldı.
Bülent Ersoy'un bu hamlesi yine de toplumda farkındalık yaratmak konusunda önemli bir adımdır.
Bir de zincirle bağladığı köpeklerini diğer köpeklerine parçalattıran manyak var sırada.
Şu kulak kesme meselesi ise zaten bu topraklarda çok ama çok yaygın.
Bülent Ersoy demiş ki: "Ben o çocukları yakalattırıp kulak nasıl kesilir göstereceğim."
İşte tam bu noktada içime Dexter kaçıyor. Keşke böyle bir tim kursak.
Gizli gizli sokaklarda dolaşıp, hayvanlara işkence edenlere aynı şekilde biz de karşılık versek.
Asıl hesap işte o zaman sorulur.
Köpek dövüştüren, horoz dövüştüren, hayvanların kanı üzerinden para kazanan şerefsiz soysuzların kökü ancak o zaman kurur.
Fakat işte gel gör ki bizler vicdanlı ve medeni insanlar olduğumuz için bu duygularımız kör. Bu vahşi yaratıklara karşı hayvanların ve kendimizin haklarını ancak hukuk yoluyla sorabiliyoruz.
O da yasalar, bir hayvana eziyet etmeyi suç değil kabahat olarak gördüğü için, bu insanlar yakalansa bile içimizin yangını bir türlü sönmüyor.
Ahh ah! Keşke Bület Ersoy'un dediğini yapabilisek. O vahşilere ve benzeri hayvan kesmeyi, dövüştürmeyi zevk edinenlere aynı şekilde karşılık verebilsek.
Neyse dediğim gibi Bülent Ersoy bundan sonra en birinci sanatçım! Kimseye laf söyletmem, bu da böyle biline.
***
Şimdiden gerildik
Referandum, seçim denilince artık sinir uçlarımızda aniden yüksek gerilim hatları beliriyor.
Adil ve hilesiz hurdasız bir seçim geçirmek için adeta cenk etmeye hazırlanır gibi program yapıyoruz çünkü.
Rezillik de, kepazelik de, ne dersen de... Ama şaibesiz seçim geçirmiyoruz on beş senedir.
Şimdi anketler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladıkça taraflar birbirine iyice bilenecek.
Anketlerde 'Hayır' oyu şu andaki gibi ağırlıkta olursa vay o sandıkların haline.
Artık elektrikler mi gidecek, sandıkların üzerine pike mi yapılacak, plakasız araçlar mı kovalanacak, ıslak imzalar mı takip edilecek... Yoksa tüm bu önlemler bile yetersiz mi kalacak?
Yani gidelim ve belki son kez demokratik hakkımızı kullanalım tamam da, ama insan bu çabasının karanlık güçlerin elinde dalga geçer gibi heba edilmesine de üzülüyor doğrusu.
Olsun ne yapalım... Biz yine gidip, üstelik bu kez en önemli karar için oyumuzu vereceğiz.
"Ben sistemi protesto ediyorum ve oy kullanmıyorum" diyen vatan haini arkadaşlarım varsa şimdiden benimle ilişkiyi kessin.
Tahammül edemiyorum bu sözde entelektüel kibirlere...