Çok çaba harcandı bunun için...
Genç insanlar öldü, öldürüldü, dövüldü, sakat kaldı...
İnsanlar mesleklerinden edildi... Hücrelere atıldı.
Tecavüzcüler korundu, hırsızlar aklandı, evladı ölen analar meydanlarda yuhalandı.
Çok hakaret işitildi...
Aşağılama, küçümseme, nefret tohumları saçıldı.
Ve sonunda saçılan o nefret kokulu bölücülük tohumları filiz verdi, büyüdü, serpildi.
Hasat edilmeyi bekliyor şimdi...
Yani en son darbeyi...
Tam istenilen kıvam bu işte...
Bir zamanlar sağcısıyla solcusuyla, muhafazakarı, milliyetçisiyle ortak noktada buluşabildiğimiz bir coşkumuz vardı: Milli takım maçları...
Milli takım yenilince sağcıyla solcu omuz omuza ağlar, yenince muhafazakar milliyetçiyi sırtına alır koştururdu.
Tek yürek olabilirdik biz eskiden...
Ama artık nasıl bölündüysek, istenildiği gibi memleketin yarısı, diğer bir yarısından nasıl rahatsızsa, dün milli takım elendi diye evlerden sevinç çığlıkları yükseldiği oldu.
Hırsız, uğursuz, katil, faşist, yalancı, dolancı, vicdansız, zalim, hampacı, Ali kıran baş kesen, hayatımızdan elenmişti sanki...
Milli maçla bunların ne alakası var diyenler bunu gidip alaka kurmak için çabalayanlara sorsunlar...
Bunun cevabını ben de bilmiyorum.
Sadece gördüğüm manzaradan durum tespiti yapıyorum.
Bu ülke topraklarında yaşayanlar olarak artık ortak hüznümüz, sevincimiz, coşkumuz, vicdanımız kalmadığı için de çok ama çok üzülüyorum.
* * *

Yaşar Nuri Öztürk'ün hastalığını ilk duyduğumda da çok üzülmüştüm. Mekanı cennet olsun, çok kıymetli bir din alimini kaybettik.
Hayatı boyunca "Allah'la aldatanlarla" mücadele etti Öztürk Hoca.
Kuran'ın ve İslamiyetin doğru anlaşılması için bıkmadan usanmadan konuştu, tartıştı.
Peygamberin giydiği terlik ve cennetten arsa satan soytarılar gibi insanları ayakta uyutan sözde hacı hoca takımıyla ölümüne çarpıştı.
Belki de tek hatası siyasete bulaşmaya çalışmaktı.
Keşke kendi kulvarından hiç ayrılmasaydı.
Ama işte demek ki sözde dindar, özde kindar kesimle mücadele etmek için kendince bulduğu en iyi yol buydu.
Sonunda hastalığı yenemedi ve gitti... Hocanın savaştığı "Allah'la aldatan" o soytarılar arkasından tabii ki rahmet okumak yerine alay ve küfür etti. Hiç şaşırmadık.
Nur içinde yatsın.
* * *

Antalya esnafı kepenk kapattı.
Bazı oteller bu sene hiç açılmadı bile.
Açılanlara gelen turistler de sokaklar güvenli değil denildiği için otellerinden çıkıp da alışveriş falan yapmıyorlar.
Turizmcinin ağlanacak hali ilgili makamların umuru bile değil.
Turizm demek baldırı çıplaklar demek, alkol demek, eğlence demek, utanmazlık, edepsizlik demek...
Sonra da iş yapmadığı için batan işletmelerin üç otuz paraya 'kapatılması' demek.
Sayın Antalya ahalisi bir sonraki seçim için siz yine koştura koştura gidip sandığa avuç avuç tuzları dökün, iyi mi?