Bu satırlar yazılırken seçim sonuçları belli değildi ve tahminim Kılıçdaroğlu’nun önemli bir oy farkı ile önde çıkacağı yönündeydi. Umarım tahminim gerçekleşmiş ve iş ilk turda bitmiştir. Henüz bitmedi ise, Oğan taraftarlarını yanımıza çekmek için çaba sarf etmemiz ve iki haftalık dönemde yoğun çalışmamız gerekiyor. Aradaki fark fazla değilse, daha da çok çalışmalıyız, doğal olarak.
Sonuç nasıl olursa olsun, asıl iş şimdi başlıyor. Er veya geç, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olması ile ‘Her şeyin yeniden çok güzel olması’ için bizlere önemli görevler düşüyor. Geçtiğimiz 20 yılda Türkiye’de çöken sadece ekonomi ve hukuk değil, neredeyse tüm sistemdi, eğitim dahil. FETÖ-AKP işbirliği ile kendilerine yer açabilmek için her alandaki Atatürkçüler pasifleştirildi ve küstürüldü. Gençlerimizin geleceği için Atatürkçü eğitimcilerin yeniden ellerini taşın altına koymaları ve çok çalışarak, çağın gerektirdiği bir eğitim sistemini yeniden oluşturmaları gerekiyor; anaokullarından doktora düzeyine kadar…
***
Kifayetsiz muhterisler tarafından yönetilen bakanlıklara, konularında uzman yetkin kişilerin atanması ve bu kişilerin kadrolarını oluşturmaları önemli. Ekonominin düzelmesi yolunda ilk önemli kaynak turizm olabilir; özellikle arkeoloji turizmi konusunda çok önemli bir potansiyelimiz var. Yasadışı yollarla yurtdışına kaçırılmış Zeus Sunağı gibi eserlerimizin geri dönmesi için çalışmalarımızı da hızlandırmalıyız. Arkeolojik ve diğer turistik değerlerimizin tanıtımı amacıyla, tüm dünyada seyredilen dizi filmlerimiz kullanılabilir. Bilimsel yollarla geliştirilecek, özellikle organik tarım ve hayvancılık da ekonomiye önemli katkı sağlayabilir.
***
Cumhuriyet’in ilk yıllarında olduğu gibi, 100. yılında da birçok alanda çağdaş uygarlık düzeyinin altında kalmış olsak bile, çok önemli bir avantajımız var: Yurtiçinde ve dışında alanlarında kendini kanıtlamış insan gücümüz… Yurtdışındakilerin mutlaka Türkiye’ye dönmeleri gerekmiyor, bulundukları yerlerden de önemli katkılarda bulunabilirler veya kısmi zamanlı gelebilirler ve ardından ortak projeler geliştirebilirler. Yurtdışında kendilerini kanıtlamış gençlerimizi de bir kayıp değil, bir kazanç olarak görüyorum; birer kıvılcım olarak gönderdiğimiz gençler, alev olarak geri dönecek, bizleri ısıtacak ve aydınlatacaklar.
USC Mimarlık’tan mezun olurken, inovatif projesiyle Raymond S. Kennedy Ödülü’nü kazanan kızım Zeynep’i kutluyor, tüm gençlerimize güveniyorum.
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler…