İki yüzlülük bu ülke insanının damarlarına işlemiş.
Ortada bir suç var diyelim.
Eğer bu suçu işleyen sevdiğimiz bir sanatçı, sporcu, siyasetçi ya da arkadaşımız eşimiz dostumuz ise o suçu hemen yok sayabiliyoruz.
Kızamıyoruz, kıyamıyoruz. "Yaptıysa yaptı, o da bir insan evladı, herkes hata yapabilir" diyoruz.
Ya da "yaptıysa neden yaptı hele bir sorun" deyip işlenen suça bahaneler bulmaya çalışıyoruz.


oncel-ilk-bolumeAma sevmediğimiz bir sanatçı, sporcu, siyasetçi ya da herhangi kanımızın almadığı biri aynı suçu işlese, bu kez adeta adaletin hassas terazisine dönüveriyoruz.
Ahkamlar kesiliyor, hak-hukuk-yasa kelimeleri havalarda uçuşuyor.
Bak mesela Deniz Seki dün tahliye oldu ve sevenleri onu coşkuyla karşıladı. Bir kumpasa kurban gittiğine inanan çoktu çünkü.
İşte bu coşkulu karşılama törenine katılanlara Deniz Seki'yi sevmeyenler şiddetle karşı çıktı.
Bütün gün Seki'ye ve sevenlerine demedikleri lafı bırakmadılar.
Hüsnü Şenlendirici ile ilişkisine gönderme yapıp "Zamanında evli adamı ayartmıştı" dediler.
"Bir torbacıdan kahraman çıkardınız, yuh size" diye sinirlendiler.
"Zamanın başbakanına gönderme yapsın diye Bayhan'ı cezaevinde yattığı için eziklemişti, aynısı kendi yaşadı" deyip oh çektiler vs.

***

Bunların hepsini yapmış olabilir.
Herbirinin cezasını fiziken de ruhen de çekmedi mi peki sizce?
Başka bir yerdeki hırsızı, dolandırıcıyı, katili, tecavüzcüyü, tecavüzcülere yardım ve yataklık edenleri, çocukların geleceğini karartanları, hayvanlara işkence edenleri görmezden gelip başınızın üzerinde gezdiriyorsunuz ama...
Saydığım tüm bu suçlara bir bahaneniz oluyor.
Tuttuğu takım şike yaptığında bir anda gözleri kör kulakları sağır olan ama karşı takım aynı yola başvurduğunda birden en ahlaklı sporcu kesilen taraftar gibisiniz.
Altınızdan komple ülkeyi alıp götürseler sesiniz çıkmayacak belki ama bir şarkıcının özel hayatında yaptığı hatalara kafayı taktınız.

***

Oysa bu hayat bize en çok yargılamadan yaşamamız gerektiğini öğretip duruyor. Ama ders almıyoruz.
Yargıladığımızı ve de yaşattığımızı yaşamadan ölmeyeceğiz, bunu ısrarla unutuyoruz.
Bu 'yapıyoruz ediyoruz'lara kendimi de dahil ediyorum.
Çünkü yazılarımda da, dost sohbetlerinde de dile getirdiğim bazı "hayatta yapmam" dediklerim, "öleceğimi bilsem yine de kendimi o pozisyona düşürmem" diye iddialı ve büyük laflar ettiğim oluyor. Geçmişte de olduğu gibi... Ve hemen hemen hepsi tek tek başıma geliyor. Ölürüm de yapmam dediğim her hatayı yaptım çok şükür!
Şimdi sırada birkaç tanesi daha kaldı. Hayırlısıyla o büyük konuşmalarımı da bir güzel yutayım, ondan sonra artık rahatım.

***

İnsanoğlunun en zor kırılan direnci yargılama huyu olmalı.
Yok arkadaş, vazgeçemiyoruz.
Bu yüzden Deniz Seki'yi acımasızca yerden yere vuranlar şimdi beklesinler. Yargıladıklarını yaşamadan bu dünyadan göçüp gitmeyecekler çünkü.
Deniz sen işlediğin tüm suçların cezasını fazlasıyla çektin. En çok da kendine verdiğin zararın. Kimseyi dinleme, hakkında yazılanları merak etme, okuma, kulaklarını tıka.
Şimdi sıra yeniden üretmekte... Hayatının ikinci dönemi başladı. Tadını çıkar, aşkla-keyifle...

***

Tebrikler Göztepe

İzmir takımlarının ne yazık ki başarısına değil de başarısızlığına öyle alışmışız ki, Göztepe Süper Lig'e çıkınca şehirde yer yerinden oynadı.
Tüm Türkiye Göztepe'nin sadık, coşkulu, efsane taraftarlarını görmüş oldu.
Tabii ki canı gönülden tebrik ediyorum etmesine ama koskoca İzmir'in, bu kadar köklü kulüplere sahip iken içlerinden sadece bir tanesini Süper Lig'e çıkarmasına da üzüntü duymuyor değilim.
Göztepe umarım o ligden bir daha asla düşmez.
İzmir'in yeşil sahadaki adı gibi anlı şanlı gururu olur. Sonra bakarsınız yanına diğer İzmir kulüpleri gelir.
Dağlarda çiçekler bir açar, pir açar. Ah ne güzel olur!