Acının vergisini verdik, gülün haracını ödedik/ Hüznü demirbaş defterinden düşmeye geldi (Hilmi Yavuz)

Ekonomik kriz yine ezana, dış güçlere bağlanır. Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin kardeşi faizin 1 puan ineceğini bilir (!) Asgari ücret daha ele geçmeden erir, sendikacı da “Takdir, Cumhurbaşkanımızın” der.

Ekmek 3.5 lira olur, halk ucuz ekmek kuyruğunda.

Her şey zamlanır iğneden ipliğe.

Altın uçar, asgari ücret artışının ardından Dolar 16 TL barajını da aşar.

(Yılmaz Özdil anımsatmış; ‘Dolsa noolur dolmasa noolur’ diyen kişiyi hem bakan, hem başbakan, hem TBMM başkanı yapan ülke, şimdi ‘dolar noolacak’ diye merak ediyor.)

Tarihi değer kaybıyla paramız da yüzde 104 erir. (Ekonomistlere göre döviz kurları için dönüşü olmayan bir yola girildi.)

Bir eski bakan Türk Doları basılmasını ister, şaka gibi! Neticede; “Hedef 2023” söylemiyle en az yarı yarıya fakirleştik!

****

Çok zor günler yaşıyoruz çok. Bu kış çetin geçecek. Pandemi bir yandan, her gün yüzlerce can alıyor. Tarikat yurtlarında çocuklar tecavüze uğruyor, kafalar kesiliyor. Kutuplaştırıcı siyaset, nefret dili de hız kesmiyor. Son örnek; İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nden.

AKP’li üye Faruk Gökkuş, “Çoğunluk olduğumuz sürece Türkan Saylan gibi bu toplumu bölen kişilerin isimleri bir yerlerde yaşatılmayacaktır” dedi. Neye karşılık dedi?

“13 yıl önce aramızdan ayrılan Türkan Hoca’nın Beşiktaş Arnavutköy’de yaşadığı evin sokağına adının verilmesine ilişkin önerinin -nedensizce- bekletilmesinin gündeme getirilmesine!”

O Türkan Saylan ki, katıksız bir Atatürkçü, bir yurtseverdir. Gerici zihniyete dimdik duran aydınlanma neferidir. Karış karış Anadolu’yu gezip, eğitime, hekimliğe büyük hizmetler verendir, cehalete savaş açmış gerçek bir toplum önderidir. Laik ve demokratik Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya sahip çıkandır. Sunay Akın ne güzel demiş; “Türkan Saylan’ın adı, toplumu  bilginin yanında yolunda birleştirmek için cehalete karşı atılan her adımda yaşıyor.”

Kimse unutmasın, tarih gerçekleri yazar ve insanlığa kendini adamışları. İsimleri ölümsüzlerdendir Türkan Hoca. Yaşamını iyiliğe vakfetmiştir. Bu ülkenin aydınlık, gülümseyen yüzüdür. Kardelenler’in gönlündedir o!;

“Eğer bir yerlerde bilime, demokrasiye, barışa, aydınlığa aç bir çocuk senin ışığını bekliyorsa, sönmeye hakkın yoktur. Işıyacaksın!”

****

Zülfü Livaneli Türkan Hoca’nın ardından yazmıştı bu dizeleri: “Doğu’da bir köy gördüm dağların arasında, öyle mahzun, çaresiz, kalakalmış./ Çıplak kavakları bile hüzünlü kalemler gibi kara saplanmış./ Köyün ortasında bir okul/ Ve tezek sobasıyla ısınmaya çalışan çocuklar./ Bir bıcırık kız,/ Yanında bir karamuk oğlan./ Buz gibi elleri ama gözleri ahu, gözleri ceylan./ Adın ne dedim kıza/ Dedi: Benim adım Türkan./ Oğlan ekledi: Benimki de Saylan./ Dedim; Dayan yüreğim dayan./ Madem ki bu çocuklar Türkan/ Madem ki bu çocuklar Saylan/ Gelecek onlarındır,/ Gerisi yalan./ Değişir bu düzen/ Döner bu devran."

Türkan Hoca’yı saygı ve minnetle analım. Ekonomi çöktü, açlık yoksulluk, enflasyon, geçim sıkıntısı tavanda. Siyasette belirsizlik. “Değişir-mi bu düzen, devran dönerken?”