"Hayvanları korumak sadece görev değil; inancımızın, insanlığımızın da gereğidir. Hayvanlar bir mal değil candır, bizlere Hüda’nın bir emanetidir.."
16 Haziran 2018 tarihli bu tweet, şimdilerde Sokak Hayvanları Yasası adı altında yüzbinlerce sokak köpeğini toplayıp öldürecek olan Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanına ait.. 
Tam da Türkiye'ye yaşanabilecek bir tezat değil mi sizce de? Avcılığın spor sanıldığı Türkiye'de...
İnsanlar ölmesin diye hayvanlar ölsün...
Hayır, ikisi de ölmesin... 
Aklımızı kaybetmeye azıcık kaldı. 
Bu kadar çok acıya, bu kadar zalimliğe dayanamıyoruz.
Yorulduk.
Mutsuzluktan, umutsuzluktan, her gün başka bir faciadan yorulduk!
İnsanımız da değişik. Arkadaşımın sokağında kötü muamele görmüş bir köpek var. Belediye ekipleri almaya geldiğinde tepki göstermişler. Buraya kadar her şey normal çünkü artık tetiklendik. Bir hayvana biri yaklaşıyorsa eğer hemen başına bir şey gelmesinden korkuyoruz fakat sonrası? O hayvanın vücudunda kırıklar var. Belediyeler bu konuda hassas. Yardım ediyorlar. Yemek verin, su verin. Bir şey yapın. Yok. Anlıyorum, herkes yılgın. Herkes zorda ancak birbirimize tutunursak toparlanabileceğiz. 
Toplumsal çürümemizin içinden ancak birbirimize sığınırsak çıkabiliriz yoksa hepimiz telef olacağız bu kötülüğün içinde. 
Niye bu ülkede yapılan ya da yapılmayan her şeyin sonucunda birileri ya da bir şeyler ölüyor? Niye bir canlının hayatı başka bir canlıdan daha değersiz? Her ikisinin de sağlıkla yaşadığı bir toplum inşa etmek bu kadar mı zor?
Kadını, çocuğu, ağacı, hayvanı… Nefes alan her şeyi katlediyoruz. 
Sürekli bir şeyleri birilerinden korumaya çalışıyoruz..
Ağaçları, çocukları, kadınları, hayvanları...
Artık birşeyleri değiştirmemiz lazım, hem de acilen çünkü Dalay Lama'nın da dediği gibi: "Bu dünyanın daha fazla başarılı insana ihtiyacı yok. Aksine bu dünyanın acilen ve her türden barışçı, iyileştirici, onarıcı ve sevgi dolu insanlara ihtiyacı var..."