Gün mücadele etmek, birleşmek, kazanmak günüdür. Tanığı olduğumuz bir dönemin sanığı olmamak için safları sıklaştırma, tek bir ağızdan gür bir sesle haykırma günüdür.
Toprağımızın dört bir yanından acı, keder, yoksulluk ve haksızlık sesleri gelirken bize düşen zulme karşı, tüm ihtiraslardan uzak, millet için yan yana durmaya devam etmek, bu millete layık olduğu geleceğe kavuşturmak azminde olmaktır.
Bu yurdun yobazlara, emperyalistlere karşı milyonlarca solmayacak gülü, yüreği vardır.
Tarihimize, ülkemize ve Mustafa Kemalimize karşı vebalimiz var. Gökyüzü şahittir, bu ülkeyi kurda kuşa yediremeyiz.
*
Yıllarca tüm yazılarımda, tüm paneller de, konferanslar da, eylemler de hep aynı şeyi söyledim.
Türkiye gidiyor!
Evet, Türkiye elden gidiyor.
Parsel parsel, fabrika fabrika, baraj baraj, santral santral, işletme işletme satıldı, bundan sonrasını korumak için bu son şansımız.
Bu son seçimimiz.
Ya o sandıktan zaferle çıkacağız
Ya milletçe yalana, talana, baskıya teslim olacağız
*
1919’da Türk Milletinin üzerinde doğmuş olan bir yıldız bu milletin kaderini değiştirmiş onu bugünlere taşıyacak yolu çizmişti.
O yıldız ki dünya tarihinde iz bırakmış, emperyalizme ve onların işbirlikçilerine karşı neyin nasıl yapılacağını başka uluslara da göstermiş bir Yıldız’dı.
O yıldızın ışığı hiç sönmedi.
Karanlık örtse de üstümüzü, bize yol gösteren O yıldızın ışığı, çıkaracaktır karanlıktan aydınlığa hepimizi…
Bize işaret ettiği yol zafere taşıyacaktır milletimizi
*
Devrimle kurulan bir cumhuriyeti korumak, kurmak kadar zor olmamalı…
12 Eylül’le bir gençliği yok etmeye çalıştılar. Ama atılan tohumlar hala yaşıyor.
Öğrenme açlığı en büyük özelliğimizdi. Öğrendikçe isyanı da öğrendik.
Bugünün gençlerinin, bugünün koşullarında çok farklı olduğunu düşünmek onlara fazlasıyla haksızlık etmek olur.
Bazı hayaller yıkılmış gibi görünse de başta para olmak üzere tabulara teslim olmuş gösterseler de 68’de atılan tohumların bir yerlerde gizliden gizliye var olduklarını düşünmek gerekiyor. Gençlik namludaki papatya gibidir. Papatyalar açıldı, açılıyor…
Bizler bu ülkenin isyancı gençleri olarak bugünlere hem onurlu bir miras hem de büyük bir sorumluluk bıraktık. Bunun bilincindeyiz. Vargücümüzle Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının çizdiği tam bağımsız Türkiye hayalini yaşatacağız. 68’de yaktığımız özgürlük ateşi hiçbir zaman sönmeyecek…
Hepimiz bahara hazırız, hepimiz zafere hazırız
Yoksulluğa, ezilmişliğe ve emperyalizme karşı yeniden tarih yazmaya biz hazırız.
Tüm enerjimizle, tüm isyanımızla, öfkemizle, sevgimizle, aydınlık günlere duyduğumuz hasretle biz hazırız…
15 Ocak 1919 tarihli Die Rote Fahne’de yayınlanan son yazısında her şeye rağmen şöyle diyordu Karl Liebknecht:
Sıkı durun!
Kaçmadık. Yenilmedik…
Çünkü Spartaküs ateş ve ruh demektir, yürek ve can demektir, proleter devrimin iradesi ve eylemi demektir.
Çünkü Spartaküs zafer özlemini, sınıf bilinçli proleteryanın mücadele azmini temsil etmektedir…
Bunlar elde edildiği zaman, biz ister yaşayalım, ister yaşamayalım, programımız yaşayacaktır ve kurtulan halkların dünyasına egemen olacaktır.
Her şeye rağmen
*
Evet, her şeye rağmen, kazanacağız
Biz hazırız.