Dostum Oğuz Tümbaş, Seçkin Zengin'le ilgili bir ileti gönderdi. Bu iletinin bir bölümü şöyle: “Korona virüs, Covid-19, vaka, entübe, pandemi, karantina, izolasyon, N-95 maske, semptom... Bu yılın başlarından, özellikle de Mart 2020’den bu yana günün her anında duyduğumuz, sözlüğümüze virüs gibi giren sözcükler…Hiç biri Türkçe değil; çoğunun anlamını da bilmiyoruz ya da açıklama yapınca öğreniyoruz. Sanki 'koronadan önce, koronadan sonra' diye yepyeni bir tarih belirleyeceğiz.”
Bu sözler şunu hatırlattı bana. Doğal olarak bir salgınla uğraşıyoruz. Ama öteki sorunlar ne olacak?
CHP Genel Başkanı TBBM’de ilginç bir konuşma yaparak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 100'üncü yılında önemli görevler düştüğünü söyledi:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışının 100'üncü yılında 16 maddelik bir çağrıyı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin değerli üyelerinin ve milletimizin bilgisine ve takdirine sunuyorum;
Tüm toplumsal, siyasal ve kültürel kesimlerin katılımıyla demokratik parlamenter sisteme dayalı yeni bir demokratik anayasa yapmalıyız. Yargının bağımsızlığı sağlanmalı. Yeni bir seçim sistemine gidilmeli. Yürütme denetime açık olmalı. Yerel yönetimler rant ilişkilerini düzenleyici kurumlar olmaktan çıkarılmalı. Kamu istihdamında liyakate dayalı bir personel politikasına ivedilikle geçilmeli. Bu kapsamda eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve güvenlikte sıfır istihdam açığı hedeflenmelidir. Vatandaşlarımıza asgari bir gelir güvencesi sağlanmalı. Kamu ihaleleri denetime açık olmalı. Vergi politikası üretimi özendirecek şekilde yeniden yapılandırılmalı. Kayıt dışı istihdamla mücadele edilmeli. Yeni bir planlama anlayışı ile katma değeri yüksek ürün üretilmeli. Sağlık hizmetleri ücretsiz olmalı. Tarıma önem verilmeli. Eğitim, politikalarının tek hedefi fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür nesiller yetiştirmek olmalı.
Değerli milletvekilleri, inanıyorum ki bunları özgür irademizle ve birlikte yaptığımızda, siyaset, kısır bir çekişme alanı olmaktan çıkıp büyük ölçüde sorunları çözme konusunda düşünce üreten bir alana dönüşecektir. Covid-19 salgını dolayısıyla siyasetçiler, bilim insanları, sivil toplum örgütleri, uluslararası kuruluşların yetkilileri diyorlar ki 'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.' O zaman en azından şu soruyu kendimize sormamız gerekiyor: 'Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaksa gelecek nasıl olacak?' Cumhuriyetimizi gerçek anlamda demokrasiyle taçlandırırsak, emin olun, yine tüm mazlum milletlere örnek olacağız.”
Haftaya yeniden görüşmek üzere hoşça kalın dostlar.