Bazı insanlar dünyaya gelirken bir misyonla doğar. Kimisi bunu taşımakta zorlanır, kimisi ise o yükü omzunda değil, ruhunda taşır. İşte Naim Süleymanoğlu da o özel insanlardan biriydi.

1967’de Bulgaristan’ın Kırcaali şehrinde, Türk bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi Naim. O yıllar Bulgaristan’da Türk olmak, özellikle de ismini taşıyabilmek bile bir mücadeleydi. Henüz 10 yaşındayken haltere merak saldı. Minicik elleriyle tuttuğu demirler, ileride onun adını dünya tarihine altın harflerle yazdıracaktı. "Cep Herkülü" dediler ona. Çünkü boyu 1.47 cm’ydi ama kaldırdığı ağırlıklar, kendi ağırlığının 3 katını bile geçiyordu. Bu sadece fiziksel bir başarı değildi, bu bir karakter işiydi. Bu, inatla, hırsla, azimle yoğrulmuş bir ruhun dışa vurumuydu.

Spor sadece fiziksel güç ve yetenekten ibaret değildir. Bazen bir sporcu, sadece kazandığı madalyalarla değil, duruşuyla, azmiyle ve bir millete ilham verme yeteneğiyle de unutulmaz olur. İşte Naim Süleymanoğlu, nam-ı diğer "Cep Herkülü", tam da böyle bir isimdi. 1980'li yılların ortasında, Bulgaristan'da Türk azınlığa yönelik isim değiştirme politikaları, asimilasyon ve baskılar had safhadaydı. Naim, bu zulme sessiz kalmadı. Henüz 20 yaşındayken, 1986 yılında Avustralya'da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası sırasında Bulgaristan’dan kaçarak Türkiye’ye sığındı. Sessizlerin sesi olmak adına, milyonların yükünü sırtlanarak geldi Türkiye’ye. Türkiye, Naim’i bağrına bastı. O da minnetini platformda gösterdi. Türkiye'ye ayak bastığı andan itibaren, omuzlarındaki sadece demir ağırlıklar değil, bir milletin umutlarıydı da. Ve o, bu ağır yükün altından her seferinde başarıyla kalkmayı bildi.

Olimpiyat podyumlarında sergilediği o inanılmaz performanslar, sadece Türkiye'yi değil, tüm dünyayı hayran bıraktı. O minik bedenin o devasa ağırlıklarla mücadelesi, adeta imkansızın mümkün olabileceğine dair bir dersti. Seul'de, Atlanta'da ve Sidney'de kazandığı altın madalyalar, sadece spor tarihimize değil, milli kimliğimize de altın harflerle yazıldı.  Naim Süleymanoğlu, kariyeri boyunca 3 olimpiyat altını, 7 dünya şampiyonluğu ve 46 dünya rekoru kırdı. Guinness Rekorlar Kitabı'na defalarca girdi. Ama bu rakamlar, onun asıl büyüklüğünü anlatmaya yetmez. Dünya onu alkışladı ama o her seferinde Türk bayrağını gösterdi. "Ben buradayım, ait olduğum yerdeyim" dedi.

2017 yılında, henüz 50 yaşındayken hayata veda etti Naim Süleymanoğlu.  Koca bir ömrü 1.47 metrelik bir bedene sığdırdı. Bugün onun heykelleri meydanlarda yükseliyor, adı spor salonlarına veriliyor, hayatı filmlere konu oluyor.  Naim Süleymanoğlu sadece bir sporcu değildi. O, bir halkın onuruydu. Kendi bedeninden büyük işler başaran, minik boyuyla dev yürek taşıyan bir kahramandı.