Türkiye’de çok tartışılır hale gelen tarikat yapılanmalarının AKP üzerinden siyasete dahil olmaları yeni bir durum değil. Ancak, bu yapılanmaların belirli odakları ele geçirmeleri, bunun üzerinden yaptıkları olumsuzlukları legal hale getirmek istemeleri zaman zaman vehamet derecesinde sonuçları doğuruyor.

Adnan Oktar ve cemaatinin çevresindeki ilginç kadınlar bile Türkiye’de sempatik hale getirilmeye çalışıldı. Daha sonra anlaşıldı ki, bu kadınların bir bölümüne farklı işkenceler yapılmış. Yine de yıllarca ayakta kalmayı bildiler. Ve bu yapılanmanın devlet içerisinde korunduğu gerçeğini de unutmamak şart.

Ülkemizdeki bazı konulardaki hassasiyetler son olayda da ortaya çıktı. 6 yaşında üzerine gelinlik ile fotoğraflanan minik bir çocuk iddiaya göre kemik yaşı da büyütülerek 14 yaşında evlendirilmiş.

Bu nikahı kıyanların içi sızlamadan bu beraberliğe onay vermesi kabul edilebilir bir durum değil. Ve mahkemeler tutukluluğa gerek yok kararı vererek bu soruşturmanın üzerinin örtmesini sağlayacak adımlar atılmış.

Bu kadar yılımı gazetecilik mesleğine adayan birisi olarak şunu söyleyeceğim. Bunu yapanlar yine ceza almayacak. Çünkü onların devlet içerisinde koruyanları kadar siyaset cephesinden de korundukları net. Bir bakıyorsunuz altılı masanın içindeki partilerin bir yetkilisi çıkıp bu olayı gündemden düşürecek adım atılıyor. Dolayısıyla, insanlık dramı sayılabilecek bu ayıp, daha önce yaşadığımız birçok olay gibi normal hale getiriliyor.

Türkiye’nin en deneyimli siyasetçisi Hüsamettin Cindoruk’un Cumhuriyet Gazetesi’nde bir röportajı yayınlandı. Cindoruk’u Süleyman Demirel yasaklı iken Genel Başkan sıfatıyla siyasi gezilerini izlerdim. Çok önemli tespitlerini yıllarca sürdürdü. Buün yaşanan siyasal ortamla ilgili şu değerlendirmesini sizlere aktarıyorum. Cindarok şöyle diyor:

“(Türkiye’de merkez sağ var mı?) Hayır, sağ söylenti var. Bence sol da yok. Zaten ortada sağ sol kavgası da yok. Siyaset ikliminde tartışma şeri devlet ile medeni devlet arasında. Laikler ile şeriatı savunanlar arasında bir siyasal kavga var. Çünkü tabanda müşterisi mevcut. Hâlâ Türk seçmeninin tabanında Osmanlı kültürü ezgisini sürdürüyor. Bunu doğal karşılarım ama siyasal otorite olmasını doğal karşılamıyorum. Herkes görüyor ki Cumhuriyet devrimiyle karşıdevrimciler arasında siyasi bir mücadele var.”

Yukarıdaki sözler çok önemli. Durum belirlemesini yaparken siyaseti belirleyenlerin zaman zaman bizi aldatmasıyla karşı karşıyayız. Türkiye’nin yıllardır elde ettiği kazanımlarını bir bir yok edenler, bizi karanlık dünyalarına sürüklemek isteyen bazı odakları hoş tutsunlar diye minicik çocuklara bile kıyanlara ses çıkarmıyor.

Toplum olarak elbette bu çevrelere taviz vermeyeceğiz. Ve çocuklara kıymayın sözünü her yerde haykıracağız…