Çocukluğumuzun anıları saklı o sarı Vita yağ tenekelerinden saksılarda...
İçine çiçek ekerken, umutlar ektik biraz da...
Kalbimin ve zihnimin en güzel yerinde saklı o günler.. Her şeyi unutsam bile bir gün, o günleri unutmamayı diliyorum ömrümün sonuna kadar..
Eskiyen hiç bir şeyi atmaz anneannem.. Çarşaflar mı eskidi, hemen yastık kılıfı yapar.. Çoraplar mı eskidi, tarlada kullanmak için eldiven yapar.. Ama yapar.. Çünkü yokluğu görmüş.. Hayal meyal bile hatırlamadığı annesinin yokluğuyla büyürken, babasını da kaybetmiş ve elinde olanla büyümeyi, yaşayabilmeyi öğrenmek zorunda kalmış... Eskiyince atan, sıkılınca yenisini alan bizler gibi değil.. Tüketmekten çok üretmek için dünyaya gelmiş sanki..
Her yaz gün sayardım köye gideceğim günler için.. Hala da sayarım aslına bakarsanız.. Köye gideceği için gün sayar mı kocaman insan diye şaşırmayın çünkü gerçekten sevdiği bir köyü, kökü, memleketi varsa sayar..
Evin bütün çocukları o bahçede büyüdü.. Hatta mahalledeki tüm çocuklar.. Koca köyde o bahçeden yolu geçmeyen yok gibi bir şey yani..
Bıkmadan usanmadan öğretti bildiği herşeyi; bana, kuzenlerime, ağabeyime.. Oyun oynamayı, kardeş olmayı, hayvanları sevmeyi, toprağı neden hiç bırakmamamız gerektiğini.. Çocukla çocuk oldu, oturdu ekmek yapmayı anlattı el kadar çocuklara.. Yumurta kümesten nasıl alınır, inek nasıl sağılır sabırla anlattı bize.. Güzel ne kadar anımız varsa onun toprakla uğraşmaktan çatlamış elleri sayesinde..
Hepimizi ince ince işledi, hayatı öğretti onca işin gücün arasında.. Bir gün bile bir 'Of' demedi.. Herhangi birinin of demesinden de hiç hoşlanmadı.. Hala daha demez, dedirtmez…
Ne zaman ılık bir rüzgar esse, nerede bir sardunya görsem aklıma o günler gelir.. Daha da artar o günlere olan özlemim.. Geri gelmeyeceğini bildiğimiz anlara, anılara duyduğumuz özlem katlanarak çoğalır..
İşte o sarı yağ tenekeleri de öyle.. Rengârenk sardunyaların olduğu, kireçle beyaza boyanmış duvarların üzerinde duran, çocukluğumun en güzel yanı o saksılar.. İçi ben dolu, anneannem dolu, biz dolu..
En kirlenmemiş hayallerle dolu, umut dolu..
Umudun hala olduğunun göstergesi; belki de en elle tutulur yaşam belirtisi benim için..
Sabahları güne yeniden başlama sebebi.. O küçük kız çocuğunun köyüne koşa koşa gitme sevinci..
Elbet bir gün bu karmaşık şehirden döneceğim geri, o verimli güzel topraklara..
Ben de bir çok şey öğreteceğim hayatımdaki çocuklara..
Ve büyüteceğim sardunyaları o teneke sarı saksılarda; senin gibi olmasa da..
Bu yazıyı yazma sebebim, ilk gençlik arkadaşım, yoldaşım Çiğdem.. Kimsemizin olmadığı, birbirimize yoldaş olduğumuz okul günlerinden yadigar o bana... Boyundan büyük kalbi var güzel yürekli kadının..O düşürdü aklıma yağ tenekelerinde büyüyen sardunyaları..Hala umut olduğunu.. Var ol güzel arkadaşım... O kocaman gözlerinde ki ışık hep aydınlatsın bizi..