Geçen haftaki köşe yazımın başlığı sonbahar vurgunu idi… Gribi de “yedeğine” alıp, kol gezen asrın belası Kovid-19 maalesef vurguna devam ediyor… Baş ağrısı bahane diyenler var; ama toplumumuzda her yaştan, her cinsten, her meslekten insanımız birer- ikişer aramızdan uçup gitti…
Demem o ki, bu vurgunda “Başsağlığı mesajlarının” sonu gelsin diyoruz; nedense olmuyor ! İşte hayatın gerçeği; geçen hafta milli futbolcumuz Nevzat Güzelırmak, şimdi de Atatürk sevdalısı, cumhuriyet, demokrasi bekçisi gazeteci-yazar Bekir Coşkun da aramızdan ayrıldı. O, dokuzuncu köy, sonra onuncu köyün düzgün, onurlu kalemiydi. Şimdi o, onbirinci köyüne yani Urfa’da doğduğu Tülmen köyü topraklarında yatıyor. Dün andığımız Türk siyaset bilimci, siyasetçi, yazar ve öğretim üyesi Prof. Ahmet Taner Kışlalı gibi vatan, millet, cumhuriyet, demokrasi hak-adalet, laiklik bekçilerinin cennet mekanları olsun…
***
Bugün 23 Ekim 2020 Cuma… Dünya lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği Türkiye Cumhuriyeti’nin 97. kuruluş yıldönümüne bir hafta var...Cumhuriyet sevdalısı her Türk gibi çok mutluyum. 2 Eylül 1938 doğumluyum; Liderimiz Atatürk’ le birlikte tam 68 gün aynı havayı solumuş bir Cumhuriyet Çocuğu olarak yaşamak bile damarlarımda dolaşan “asil kan”ın bir ölçüsü olsa gerek. Üstelik 97 yıllık Cumhuriyetimizi 68 yıldır artan bir coşku ile kutluyor, evlatlarıma, torunlarıma öğrencilerime bunun değerini anlatıyorum. Evet, bugün Gazete 9 Eylül’deki bu köşemde, bu en büyük bayramımızı kutlamak üzere “hazırola geçmek” bana ayrı bir heyecan veriyor…
***
Bugün K.K.T.C ve Azerbaycan’da Türklük dünyası Atatürk’ten aldığı beka, şeref haysiyet var olma mücadelesi verirken, bizim iç siyasetimizin gündeminde eğitim, sağlık, ekonomi askıda ekmek, emeklilik hakları ve erken seçim konularının tartışılıyor olması da bir başka üzüntü!
***
İsterseniz Atatürk’ümüzün değer verdiği ve yarınlarımızın güvencesi olan Öğretmen dostum, ressam, milli eğitim müdürlüğü yapmış, Dokuz Eylül Üniversitesi eski genel sekreteri Tuğrul Tabakoğlu ile yaptığım görüşmenin özetini sizlere aktarayım. Ressam yönü de ağır basan dostum gittiği her okul, hatta ziyaret ettiği alanlarda hep Atatürk konulu, Kurtuluş Savaşı, Çanakkale Savaşı ve kahramanlarına ait çizdiği tablolarını hediye eden bir kişi olarak ta benim takdirimi kazananlardandır.
Neden kuruldu?
“Cumhuriyet en ileri devlet yönetim şeklidir, etnik ve dinsel cemaatleri tek bir millet haline getirmiştir. Millet egemenliğini belirleyen ve millet egemenliği ile bağdaşabilen en tek rejimdir. Atatürk'ün bize emanet ettiği Cumhuriyet bir fazilet rejimidir. Atatürk, bölgeselliklerin üstünde ülkenin ve ülkeye ait her ne varsa, hepsinin herkes tarafından sahiplenildiği bir toplum yaratmaya çalışmıştır. Ve şöyle der; “Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.”
Anlayabildik mi?
“7 gün sonra Cumhuriyetimizin 97. yıldönümünü kutlayacağız , ancak bu gün memleketiketimizde yaşadığımız onca sosyal buhranların, maalesef kurduğumuz Cumhuriyetimizin ilkeleriyle ters düştüğünü üzülerek görüyoruz. Ülkeyi kişisel çıkarlarla değil, ideal ölçüler baz alınarak yönetilmelidir. Sosyal adaleti sağlamalıyız, kişi başına düşen milli geliri arttırmalıyız, her alanda dışa bağımlılıktan kurtulmalıyız, iç barışı sağlamalıyız, okur-yazar oranımızı yüzde 100 yapmalıyız, kişisel çıkarlardan uzak, tarafsız doğru politikalar üretmeliyiz. Atatürk diyor ki; “Cumhuriyet, ahlaki fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet; düşünür, bilgili, kültürlü, sağlam vücutlu ve yüksek karakterli koruyucular ister. Cumhuriyet idaresi, faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun bireyleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar güçlü olur.”
Atatürk'ün “en büyük eserim” dediği Cumhuriyet’e sahip çıkmak, önce onu ve onun felsefesini anlamakla mümkün olur. Cumhuriyeti iyi anlamalı ve onun gereklerini tam olarak yerine getirmeliyiz.”
Bayramımız kutlu olsun.