Datça'nın en güzel yerlerinden biri Esenada.
Her yıl binlerce turistin uğrak yeri.
Datça'nın vitrini.
Müzik şölenlerinin, tiyatroların sahnelendiği amfitiyatronun da bulunduğu bölge.
İşte böylesine önemli bir lokasyonda çürümeye terk edilmiş bir bina, bir çirkinlik anıtı gibi yürek sızlatıyor.
Bu bina eski hükümet konağı.
Deniz kıyısında iki katlı, eski Muğla mimarisini anımsatan bir konak.
1988 yılında yıkılma tehlikesi nedeniyle boşaltıldı.
İki kez onarıldı ama kullanılmadı.
Tam 30 yıldır orada öylesine çürüyor.
Kapı ve pencereleri sökülmüş, duvarları dökülmüş, içi pislik yuvası.
Binanın iç ve dış duvarları yazı dolu.
Adeta bir çöplük gibi çevreyi gezenlerin tepkisini topluyor.
Bina, hazineye ait ve Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün envanterinde yer alıyor.
Datça Belediyesi bu binayı Datça'ya kazandırmak için bir kaç kez başvuruda bulundu ama sonuç alamadı.
Hazine "vermeyeceğiz" demiyor ama Datça Belediyesi'nin başvurusunu da cevaplamıyor.
Eski Hükümet Konağındaki bu belirsizlik halkta tepkilere neden oluyor.
Çünkü bu çöplüğe benzer harabe Datça'ya hiç yakışmıyor.
Vatandaşlar, Muğlalı milletvekillerinin bu olaya el atıp, sorunun çözülmesini istiyor.
Belediye Başkanı Gürsel Uçar da binayı, aslına uygun yeni bir proje hazırlayıp, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan onayı alındıktan sonra halkın kullanımına açmak istediklerini belirtiyor.
Başkan Uçar, "Bu binanın bu halde olması, bizlere yakışmıyor. Bu binayı görenler, bizleri ayıplar. Bu binaya sahip çıkmalıyız. Gelin, kendimizi ayıplattırmayalım. Bu binayı en iyi şekilde halkın hizmetine sunacak bir güç varsa, o da hepimizin belediyesi Datça Belediyesi'dir. Bu binanın, Datçalılar adına, Belediye'ye verilmesini istiyoruz" diyor.
Osmanlı devlet adamı, yazar, şair Ziya Paşa, Gazel isimli eserinde şöyle demişti.
"Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm.
Dolaştım mülk-i islamı bütün viraneler gördüm."
Günümüz Türkçe'siyle;
"Müslüman olmayan ülkeleri gezdim, şehirler, gösterişli yapılar gördüm,
İslam ülkelerini dolaştım, hep harabeler gördüm."
Datça'yı dolaşan turistler şimdi Esenada'daki harabeyi görüyor.
Ve bu görüntü ne Türkiye'ye, ne Datça'ya yakışır.
Bakalım Ankara Datçalılar'ın sesine kulak verecek mi?
Yoksa kulağının üstüne yatacak mı?
Göreceğiz.