Vatandaşlarının can güvenliğinin sağlanması, bağımsız yargının oluşturulması hükümet ve dolayısıyla devletin asli yükümlülüğüdür. Yaşadığımız ortam ve olaylar bunun olmadığımız göstergesidir.
 

***

Kadın ve çocuk cinayetlerinin her geçen gün artması, linç girişimleri, silahlı saldırılar, soygunlar, kap-kaç olayları, güvenlik güçlerine kadar uzanan silahlı saldırıların
yanı sıra “GÖÇ” dalgasının oluşturduğu paylaşım kavgaları, silah, kadın, narkotik kaçakçılığını yöneten mafya kartellerinin ülkeye yerleşmeleri ve güç kavgasına girişerek Türkiye’yi bunların yaşandığı Güney Amerika ülkelerine çevirmeleri bu ortamı yaratan faktörlerin başında gelmektedir.

Buna karşı yargı bağımsızlığının olmaması, geç işlemesi, alınan kararların sürekli egemen güçlerin lehine olması, adalete olan güveni ortadan kaldırmış, “gücü
gücü yetene” anlayışı ile herkes “kendi” adaletini sağlama anlayışı içerisine girmiştir. Şurası unutulmamalıdır; “geç gelen adalet idamdan sonraki affa benzer.”
 

***

Can güvenliği ve adaleti sağlayamayan bekasını sürdüremez. Onun için bu ortamı yaratan etmenlerin ortadan kaldırmak için devlet her türlü olanak ve gücünü
kullanarak önlemeli, başlayan”ÇÖKÜŞÜ” durdurmalıdır. Yoksa yarını olmayan bir ülke konumuna düşeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın…