Dünyada her alanda görülen olağanüstü gelişmeler global bir dönüşümü de beraberinde getirmektedir. Uzay, nano teknolojideki yeni bulgular, sağlık, eğitim, ulaşım alanlarındaki atılımlar, yapay zeka, insanların sosyal hayatını genetik yapısını ve beklentilerini de değiştirmektedir.

Bu değişim siyaset alanında da kendini göstermekte, ülke yönetimleri ve uluslararası ilişkilerde yeni kavram, yöntemlerin oluşmasına yol açmaktadır. Ülke yönetimlerinde söz sahibi olan liderler, ”EGO” ları tavan yapan, başat bir şekilde yürütecekleri totaliter bir yönetim modelini benimseme yolunu seçmişlerdir.

Çin, Rusya, Kuzey Kore, Güney Afrika, Macaristan, İtalya, Romanya gibi ülkeler, yükselen sağ eğilimlerin etkisi altında ticaret, teknoloji, sosyal hayatı değiştirmeye yönelik girişimlerden oluşan bu kervana son olarak Trump ta katılmıştır.

Trump - Zelenski görüşmesinde ortaya çıkan durum bunun son örneğidir. Trump, ilk başkanlık döneminde yapamadıklarını kongre ve temsilciler meclisinde elde ettiği çoğunlukla adım adım gerçekleştirmeye başlamıştır.

Yurt içinde her alanda izleyeceği politik yapı için kaldırım taşlarını döşerken, Amerika’yı Amerika yapan ( üniversite, ifade özgürlüğü, sosyal sınıfların kültürel ve sosyal zenginliği, cinsel kimlikler, kazanılmış haklar) gibi bir çok konuda, ”Yeni Lider, Yeni Misyon,” ‘’Dünyanın Geleceğini Ben Belirlerim” anlayışı ile savaş açmış bir çok kurumu yönetim kademelerinde devre dışı bırakma politikası izlemeye başlamıştır.

Bu yaklaşımını dış politikada da izleyen Trump, bir çok uluslararası kuruluşlardan Amerika’yı çekmiş, ”Eski” kıta Avrupa’yı gözden çıkartmış hatta bugüne kadar Amerika’nın yol göstericisi olarak gösterilen, ”Kuzenlerimiz” olarak niteledikleri İngiltere’yi bile saf dışı bırakmıştır. Politikalarını sürdürebilmek için bir daha başkan
seçilebilme yollarını şimdiden aramaya başlayan Trump, örnek aldığı Putin tarzı politikalarla Batının Rusya’sı olmak için adımlarını atmaktadır.

Trump’un bu EGO’su yüksek yönetim anlayışı, Amerika’ya olan güveni sarsmış, ona karşı oluşacak bir “Cephe’’ nin kapısını aralamıştır. Ancak Trump ve benzerlerinin önünü kesebilecek bir güç Çin ve Hindistan gibi gözüküyor.2050’ lerde “Süper Güç” olmayı hedefleyen Çin, kendi iç dinamikleri açısından bunu ne kadar gerçekleştirebilir bir soru işaretidir.

Tramp ve benzerleri demek bundan böyle “Kaos” anlamına gelecektir. Zelenski görüşmesini bu görüş açısından değerlendirmekte yarar var.