CHP Genel Başkanlığı’na aday olduğu 2018’de Muharrem İnce’yi araştırırken çok ciddi bir iddia üzerinde yoğunlaşmıştım: Cinsel taciz

Tacize uğradığını iddia eden kadının bir televizyon kanalına verdiği röportajı, savcının hazırlayıp, Meclis’e sunduğu fezlekeyi, İnce ve avukatının bir gazetedeki savunmasını, İnce’nin eşinin konu ile ilgili söylediklerini ayrıntılarıyla incelemiş, ancak yazımda birkaç cümle ile geçiştirmiştim. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst makamına aday olması ve bu yolla Kılıçdaroğlu’nun ilk turda seçilmesine engel oluşturma riski nedeniyle, konuyu daha ayrıntılı yazmaya karar verdim.

Taciz iddiasında bulunan kadın röportajında, CHP’li ve Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi olduğunu, okulda tokat yiyen çocuğunun okulunu değiştirmek için İnce’ye başvurduğunu ve sorunu çözen İnce’ye teşekkür borçlu olduğunu söylüyor. İddiaya göre bir gün sabaha karşı telefonla arayan İnce, “Sarhoşum, Yalova’dan Ankara’ya giriyorum, Koru Z….. Apartmanı, atla bir taksiye gel” diyor (Fezlekede “Ab…yım” ifadesi de var), “Orada ne yapacağım?” sorusuna küfürle yanıt veriyor. Kadın telefonu yüzüne kapıyor ama İnce sonraları aramayı sürdürünce kadın, birkaç kez durumu CHP İl Başkanı Ali Yıldızer’e anlatıyor ve sonunda bu kişinin yol göstermesi ile savcılığa başvuruyor. Savcı delilleri incelemiş, soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için fezleke hazırlayıp, Meclis’e sunmuş. 24.11.2012 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki haberde, fezlekeye göre kadının  İnce’ye 149, İnce’nin kadına 47 mesaj attığı; kadının İnce’yi 3 kez, İnce’nin kadını çeşitli tarihlerde 8 kez aradığı bilgisi var. İnce ve avukatı ise kadının AKP’li olduğunu ve İnce’ye şantaj yaptığını iddia ediyor.

“Hangi taraf doğru söylüyor?” sorusunun yanıtı bence eşi Ülkü İnce’nin 2014’te T24’e söylediği şu sözlerde gizli: “Kendi iç meselemiz. Aramızda çözeriz. Bu tür olaylar beni ilgilendirir. Oğlumu bile ilgilendirmez.” Benim tanıdığım hiçbir kadın, eşleri böyle bir halt işlememiş olsa, bu şekilde bir yanıt vermez. İnce cumhurbaşkanlığına soyunduğuna göre, bu konu artık tüm Türkiye’yi ilgilendirir.

İnce’nin “Kılıçdaroğlu’na vefasızlık yapmam” demesine karşın sözünü tutmadığını biliyoruz. Rastlantı bu ya, önceden Fethullah Gülen’in sağ kolu olan Hüseyin Gülerce de 2018’de İnce’yi vefasızlıkla suçlamış: “Kars ya da Ardahan'a tayini çıkmış. ‘Ben gitmek istemiyorum. Yalova'da kalmak istiyorum. Bana dershanenizde iş verir misiniz?' dedi. Dershanemizde fizik öğretmenliği yaptı. Kendisine iş veren insanlara karşı vefasızlık yapandan Cumhurbaşkanı olmaz.’ Yorumsuz…

İNCE-ERDOĞAN BENZERLİĞİ

İki hafta önce, İnce’nin ‘benmerkezciliği, dün söylediğinin tam tersini bugün söyleyebilmesi, verdiği sözleri tutmaması, çok şey biliyormuş gibi konuşmasına karşın bilgi dağarcığının kısıtlı olması, farklı alanlarda da olsa zaafları’ nedeniyle,karakter yapısının Erdoğan’a çok benzediğini yazmıştım. Geçen hafta da Cumhuriyet’te Erdal Atabek, İnce’nin adaylıktan çekilmeyerek Kılıçdaroğlu’ndan intikam almaya çalıştığını yazdı ve “Karşınıza yeni bir ‘Erdoğan karakteri’ çıkmıyor mu?” diye sordu. İnce’yi ‘Kinci, intikamcı, kural tanımayan, kendi egosundan başka bir şeyi görmeyen, tehdit edici, enerjisini öfkesinden alan bir karakter’ olarak yorumladı. Ve İnce, Babala TV’deki programda tüm bu yorumları haklı çıkardı. Saman alevi gibi parlayan oy desteğinin, aynı hızla söneceğini düşünüyorum. Böyle bir insanın, değil cumhurbaşkanı, dershanede hoca bile olmaması gerektiği kanısındayım!

Tepki oyları geri dönecektir, Kılıçdaroğlu ilk turda kazanacaktır. CHP’ye kızan bazı seçmenler milletvekili seçiminde başarılı ve değerli adayları olan TİP’e yönelebilir; İrfan Değirmenci’ye ‘İzmir’e hoş geldin’ diyorum. Akşener’e tepki nedeniyle Memleket Partisi’ne kayan oyların da geri dönmesini umarım. CHP’li olmama rağmen, ekonominin direksiyonuna Prof. Dr. Bilge Yılmaz ve Prof. Dr. Ümit Özlale ikilisinin geçmesini diliyorum.

Soğuk, kar, yağmur, çamur… Bahar gelmek için Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını bekliyor, sanki.

Gelsin artık şu bahar