Günlerdir içimizi acıtan, kalbimizi paramparça eden Narin çocuğumuzun başına gelenler elimizde olan umutlarımızı ortadan kaldırdı, kalan yaşama sevincimizi tüketti.
Yarına umutlu bakabiliyor muyuz?
Ben bakamıyorum.
Bir sokak röportajında kıymetli bir öğretim görevlimiz şöyle demişti; ‘’Ekonomiyi düzeltirsiniz, toplumsal çürümeyi düzeltemezsiniz ve toplum olarak çürüyoruz.’’ Ne kadar haklı bir cümle.
Nasıl anlatacağız gelecek nesillere Narin’in baışna gelenleri…
Nasıl söyleriz; ‘’Bir köy dolusu insan, ufacık, masum bir çocuğa yapılanları örtbas etmek için her türlü oyunu oynadı’’ diye.
Orada gömülen umutlarımız, yarınlara olan inancımız, hayallerimizdi.
Kimse yutkunamıyor.
Yutkunamasın.
Masum bir çocuk hayattan koparıldı bu ülkede.
Yok olalım hatta.
Bu ülkede 8 yaşında bir çocuk öldürüldü ve saklamak için annesi, ağabeyi dahil onlarca insan birlik oldu.
Akıl durduran itiraflar, küçücük bir çocuğu katletmeyi saklamak için kurulan komplolar. Ardı arkası kesilmeyen başka çocuklar ile ilgili iddialar.
Gayet profesyonel, gayet kendilerinden eminler.
Masum bir çocuk öldü ve yüzlerce insan buna sessiz kaldı, kalıyor.
Nasıl bir hayatınız var, siz nasıl yetiştirildiniz?
Aynı coğrafyanın insanı olduğumuza inanmak çok zor.
Koskoca bir köy organize bir şekilde suça susuyor ya da ortak oluyor. Akıl alır gibi değil.
Gece nasıl uyuyorsunuz?
Bugün sessiz kaldığınız şey bir sonrakinde sizin başınıza gelecek.
Biz duyduklarımızın ağırlığıyla akıl sağlığımızı kaybettik, günlerdir uyuyamıyoruz.
Siz nasıl yaşıyorsunuz bu günahın ağırlığıyla?
Aile açıklama yaptı mesela. Utanmadan. Dış güçlerin aileyi karalama kampanyasıymış. Ya bizlerin sizden haberi yoktu 20 gün öncesine kadar. Hangi dış güç? Kim ne yapsın sizin kokuşmuşluğunuzu.
Feodal düzenin korunmasının sonuçları bunlar. Altı bin dönüm araziye hükmeden, sözü kanun sayılan, herkesin korktuğu bir ailenin akıl almaz oyunları. Öyle ki kendilerini devletten daha üstün görüyorlar. Görmeseler, organize olup, her akşam toplantı yapıp, devletin istihbarat güçlerini yanıltmaya yönelik çalışmazlar. Kim bilir neler yaptılar daha önceden. Yoksa bu kadar profesyonel olmaları mümkün değil.
Tabutun üzerine konan gelinlik olayına hiç girmiyorum. Ne bekliyordunuz? Kız çocuklarını 12 yaşında evlendiren ya da bir adamın ikinci karısı olmasını normal gören bir zihniyet, tabutun üzerine gelinlik koyacaktı elbet. Narin yaşıyor olsaydı 12’sinde evlendirirlerdi zaten.
Böyle kokuşmuş bir dönem hiç yaşamadık. Sanırım bizlerin büyükleri de yaşamadı. Her dönemde kötü olaylar vardı, olmaya devam edecek. İnsan olduğu sürece kötülük son bulmayacak. Fakat en çürümüşüne biz denk geldik. Ve her geçen gün daha da kötü bir hal alıyor.
Önümüzdeki günlerde yavaş yavaş unutmaya başlayacağız bu acıyı. Hayatlarımıza devam edeceğiz. Bir sonraki felakete kadar.
Tek temennim, bu günleri akıl sağlığımızı koruyarak atlatabilmek.
Yanınızdaysa sevdikleriniz sıkı sıkı sarılın. Kedinizi, köpeğinizi kucaklayın. Bizleri bu savaştan sağ çıkaracak tek şey yine ‘sevgi’ olacak.