Erdoğan koltuğunu kaybetmemek için elinden gelen her şeyi yapıyor ve bu popülist yaklaşımlar artarak sürecek. Yani muhalefet için başarı çantada keklik değil. İmamoğlu’na ve HDP’ye yönelik hukuk dışı girişimler ise ters teper. Halkımız bu tip uygulamaların cezasını sandıkta kesmeyi iyi bilir; yakın geçmişte tekrarlanan İstanbul seçimlerinde olduğu gibi. Bahçeli Erdoğan’dan da zor durumda, Sinan Ateş cinayeti sonrasında çok puan kaybetti; önümüzdeki seçimde yaşanacak fiyaskonun ardından emekli olabilir.

Erdoğan’ın en iyi yaptığı iş, bölüp yönetmek… Bu nedenle, başarının ilk koşulu birleşmek ve bölünmemek. En iyi savunma ise hücum. Özgür Özel’in ortaya çıkardığı trol skandalı gibi… Bir trolün Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü adına Kılıçdaroğlu aleyhine tweet atması ve buna her iki kurum tarafından bir tepki gelmemesi, Türkiye’nin geldiği içler acısı durumu gösteriyor.

ADAY NASIL BELİRLENMELİ?

Aday konusunda birden çok plan yapmakta ve değişen koşullara göre yedek planları devreye sokmakta yarar var, çünkü şu an seçim zamanı dahil, pek çok şey belirsiz. Erdoğan’ın aday olamaması ve/veya seçimin eski seçim sistemine göre yapılması söz konusu olabilir. Aday belirlenirken, en büyük zorluk muhalefette yer alan HDP ve İYİ Parti (buna MHPseçmeninin çoğunluğu da eklenebilir) seçmenlerinin birbirlerini itmeleri. Muhalefetin ilk hedefi, her kesimden olabildiğince yüksek oy alacak ve seçimi ilk turda kazanacak bir ortak aday belirlemek, doğal olarak.

A PLANI: TEK ADAY İMAMOĞLU

Hem HDP, hem İYİ Parti’den, hatta MHP ve AKP’den oy alacak İmamoğlu, hitabet gücü ile seçim meydanlarında heyecan yaratır, Erdoğan’a ve AKP’ye ağır bir yenilgi tattırabilir. Ayrıca, muhalefetin sandalye sayısını artırarak, seçim sonrası işlerin kolay yürümesini sağlayabilir. Kılıçdaroğlu veya Yavaş’ın tek başına aday gösterilmesi şu aşamada bölünmelere ve yeni adayların ortaya çıkmasına yol açabilir.

B PLANI: KILIÇDAROĞLU VE YAVAŞ

İmamoğlu’nun (A Planı) önünün bir şekilde kesilmesi veya bu konuda uzlaşı sağlanamaması durumunda, Kılıçdaroğluve Yavaş’ın birlikte aday olmaları, ancak birbirleriyle rakip gibi değil, tersine ortak gibi birlikte propaganda yapmaları, meydanlara birlikte çıkarak, halka “Hangimizi seçerseniz seçin, biz birlikte çalışacağız” diye seslenmeleri, iyi sonuç verebilir. 

Planın en önemli avantajı, gösterilecek adayı beğenmeyecek küskünleri ve buna bağlı ortaya çıkabilecek yeni adayları önlemek olur. Yavaş’a oy vermek istemeyen Kürt ve sol seçmen (HDP, TİP, EMEP gibi) Kılıçdaroğlu’na; Kılıçdaroğlu’na oy vermek istemeyen özellikle milliyetçi, muhafazakar oylarsa (İYİ Parti, Zafer Partisi, MHP, hatta AKP) Yavaş’a kayacaktır. Propaganda birlikte yapılınca, küsme darılma olmayacak; ilk turda kaybedeni destekleyenlerin büyük bölümü, ikinci turda kazanana dönecektir. İlk turda kazanan, ikinci turda yeni Cumhurbaşkanımız olacak, kazanamayan şu anki görevinde kalacak ve birlikte uyum içinde çalışacaklardır.

Bu planda, kazanamama olasılığı çok yüksek olan Erdoğan’ın aday olmaması durumunda ikinci tur, ilk turda en yüksek iki oyu alacak Kılıçdaroğlu ve Yavaş arasında yaşanabilir. Planın ikinci turda zafer olasılığı çok yüksek, tek dezavantajı ise işin 2. tura kalması. Umarım bu önerim 6’lı Masa’ya ulaşır, tartışılır ve değerlendirilir. Kılıçdaroğlu kabul ederse, bakarsınız, ‘B Planı’ ‘A Planı’na dönüşmüş…