28 Ağustos 2007'de çıktığı Çankaya'dan 28 Ağustos 2014'de ayrıldı.
Görev süresi boyunca masasına 836 kanun gitti.
AKP iktidarının 2008 yılında Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ve Elektronik Haberleşme Kanunu'nu, 2009 yılında İşsizlik Kanunu'nu, 2011’de Şike Yasası olarak bilinen 6250 sayılı Kanunu ve son olarak da Ekim 2012’de Erken Yerel Seçim Kanunu'nu kış şartları ve referandumun getireceği olumsuzluklar gerekçesiyle veto etti.
Yani masasına konan 836 kanundan 832'sini onayladı gitti.
Kamuoyunda “sansür” olarak adlandırılan internete ilişkin yasayı, Macaristan ziyareti dönüşü jet hızıyla onayladı.
Yasanın iki maddesinin yeni bir kanunla değiştirilmesi şartı koydu.
Dinleyen olmadı...
***
Refah, Fazilet ve AKP'den toplam 5 dönem Kayseri Milletvekili oldu.
2000 yılında Yenilikçi Hareket’e liderlik etti ve Fazilet Partisi Kongresi’nde genel başkan adayı oldu, kaybetti.
2001’de AKP’nin kuruluşunda rol aldı.
Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı.
18 Kasım 2002'de Başbakan olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 58. Hükumeti’ni kurdu.
2003-2007 yılları arasında 59. Hükumet döneminde Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı.
Sonrası malum, Çankaya'da “kurucu-noter” oldu.
***
Çankaya'dan indikten sonra bir şey yapmadı.
Arada mırıldandı, üzerine gidilince “Ben yapmadım Miki yaptı” deyip sıyrıldı.
Bırakın iktidarı eleştirmeyi, kendi adına konuşanları bile zaman zaman yalanladı.
Şimdi de bilindik taktiği ile, “armut piş, ağzıma düş” istiyor.
Kendi kenarda, “istemezük” diyor, onu adına memleketin “yetmez ama evetçi liboşları” konuşuyor.
***
Abdullah Gül'den söz ediyorum.
Üniversite yıllarında Milli Türk Talebe Birliği yönetiminde yer aldı.
Devrimciler 6. Filo'ya “defol” derken, o kıblesini Amerikan gemilerine çevirip namaz kılan, sonra da “allah allah” çığlıkları ile devrimcilerin üzerine yürüyen “dincilerin” içindeydi.
Kendi deyimi ile, “O yıllarda edindiği tecrübe ve arkadaşlıklar, Abdullah Gül üzerinde hayat boyu sürecek izler bıraktı.”
Şimdi o izleri ve yukarıdaki geçmişi dururken, CHP liderinin de yarım ağız “başkan adayı” yapmaya çalıştığı Abdullah Gül.
AKP iktidarının işçiyi, emekçiyi, memuru, esnafı, tüccarı, sanayiciyi, velhasıl toplumun tüm kesimini inim inim inleten kararlarına bir biçimde ortak olan Abdullah Gül'ü dayatıyorlar bize...
Neymiş, “kötünün iyisi” imiş.
Neymiş, “Erdoğan'ı ancak o devirebilir”miş.
Neymiş, “kişisel hesap zamanı” değilmiş.
***
Derdimiz ne?
Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok eşit yurttaşlık, daha adil gelir dağılımı ve birbirini ayrıştırmayan, ötelemeyen bir toplum.
Şu anda bunların hiçbiri var mı?
Olmadığı için şikayetçiyiz, öyleyse yok.
O zaman sen, ben, o, biz, siz, onlar ne diye şikayetçi olduğumuz düzeninin “kurucu-noteri” durumunda olan birine “onay” verelim?
***
Kardeşim, herkes kendi adayını çıkarsın, alsın boyunun ölçüsünü.
Ben gayet açık açık söylüyorum.
AKP iktidarının kurucusu, bugün yaşadıklarımızın sessiz savunucusu Abdullah Gül'e bu güne kadar oy vermedim, bundan sonra da vermem.
Kim Abdullah Gül'ü “başkan adayı” yapmayı düşünüyorsa önce bana 7 yılda “tak-şak” diye onayladığı 832 kanunun hesabını versin.
Bilmem anlatabildim mi?