Size iğrenç bir hikaye yazmak zorundayım.
Kusuruma bakmayın.Hatta isterseniz okumayın.
Mesela +18 gibi bir işareti olsa atacağım. Ama yok.
+18 değil ama, konuşurken ağıza da, kulağa da biraz kötü geliyor.
Bak uyarmadı demeyin, benim seviyemi de bununla ölçmeyin.
**
Lise yıllarıydı.
Herkesin bir lakabı vardı.
Bu lakap, genel reflekslerinden, alışkanlıklarından kaynaklanıyordu.
Patlak Oben, Piç Cem, İnce, Takoz Aydın, Peynir Mehmet, Gaftici Siyami, Oğlan Burak, Ayı Tamer, Panda Semih falan…
Hepsinin hikayesi aslında lakabında gizliydi.
Bu hikayenin kahramanı, “Osuruk Cemal”...
Sebebi anlaşılmıştır…
Bu Cemal, olur olmadık yerde, sağlam ve derin sülfür kokusu bırakıyordu.
Çekirdek yerken saniyelik bir duraklama yapıyor, uzaklara sabit bakıyorsa,
Oturduğumuz grubun arasına bomba düşmüş demekti.
Artık eğlence olmuştu…
“Kaçın lan Cemal bomba bıraktı…”
Adam akıllı konuştuğunda, aslında çıkardığı gazın nimetlerinden bahsederdi.
Ne kadar sağlıklı olduğunu, barsak sisteminin ikinci beyin olduğunu,
Olur olmaz yerde bırakmazsa, iç zehirlenme yaşayabileceğini,
Hatta bu gazların değerlendirilmesi gerektiğini söylüyordu.
Fantazisine göre, ülkenin yarısı günde bir kez bunu yapsa,
Hatta bir şekilde toplanıp düzenlense, ülkeye büyük enerji katkısı olacağını söylüyordu.
Cemal’e göre ;
Aygaz’a, Milangaz’a, tüp gaza boşuna para veriyorduk.
Çünkü yanıcılığını kendi çabalarıyla test etmiş, bu deneyde yaralanmış,
Konuyu “Malzeme eksikliği” olarak tarif etmişti.
**
Öyle elimizde cep telefonu, bardağına isim yazılan kafelerimiz yok tabi.
En kıyak zamanımız, yaz akşam üstü caddeye çöreklenmek, volta atmak, çiğdem çitlemekti.
En kralımız hafta sonu kız arkadaşıyla sinemaya kaçandı.
Her ne kadar, “Kulağı kesik” ayakları yapsak da, bir abla, teyze, amca adres sorduğunda, dünyanın en nazik prensleri oluyorduk.
O kalabalıkta bir abi gelip adres sorduktan sonra, ayak üstü samimiyet kurmuştu.
Derken tek tek isimlerimizi sordu. Sıra Cemal’i takdime geldi,
“Osuruk Cemal” dedi biri…
Cemal düzeltti; “Estahfurullah, GAZ Cemal ben” dedi…
Adam sordu; “Bütün lakapları anladım da seninki gaz. Nedir?”
Cemal karıştırdı bütün dünyasını;
Türkiye’nin bütün sorunlarını bu gaz meselesiyle çözeceğini,
Gelecekte sondaj mühendisi olup, gaz çıkaracağını, bu yolla ülkeyi kurtaracağını anlattı.
O’na göre memleketin kurtuluşuydu…
Adam hepimize serseriler diye bakış atarken, Cemal’e
“Aferim oğlum bu memleket senin gibi adamlar sayesinde yükselecek” dedi…
Abartmıyorum, 25 yıldır görmüyorum…
Telefon çaldı geçen “Müjde günü”…
“Ben Cemal" dedi…
“Hangi Cemal” dedim.
“Osuruk Cemal len” dedi…
“İnanmadınız bana dimi” dedi. "Memleket beni konuşuyor” dedi bastı kahkahayı.
“Kimsenin osuruktan konuştuğu falan yok Cemal” dedim…
O hatırayı hatırlattı… “GAZ oğlum GAZ” dedi…
“Sen ver gazı vatandaşa, gerisine karışma…
Sever bizimkiler osuruktan muhabbeti”
Cemal, tüp gaz bayisiymiş şimdi…
TUNCAY ÖZKAN
Benim kuşlardan biri yumurtladı…
Tuncay Özkan partideki yetkin ve etkin gücünü kaybedince
İzmir’deki müridleri,
Kendilerine yeni lider aramaya başlamışlar.
Nereye kapaklanacaklarına henüz karar verememişler…
Siyaset bu derece dansöz işi işte…
Koltuk sağlamsa bol dostun olur,
Sandalye sallanınca, bütün dostlar post olur…
Tuncay Özkan’a bayıldığımdan değil de,
Dansözlük de bu kadar olur.
Durun bi kardeşim…
Ölünün bile ardından 40 gün yası tutulur…
GAZA GELMEK
Yine gündem değişti.
Her şeye “He” diyen bir muhalefet de oluştu bu arada.
Dur bir kardeşim, bir araştır bir soruştur.
Muhalefet bu kadar korkak olabilir mi?
“Ayasofya’yı müze yaptık”
“Tamam”
“Bir tane daha yaptık”
“O da tamam”
“Gaz bulduk”
“He tamam”
Mesela ben de sevindim doğal gaz açıklamalarına.
Ama, fikir oluşması için bilgi birikmesi lazım.
Global Resources Corporation Başkanı,
Enerji uzmanı Mehmet Öğütçü konuşuyor;
“Ne doğu ne Batı; Eksen Türkiye söylemini haklı çıkaracak bir rezervden bahsetmiyoruz.
Türkiye’nin bu gazı 3 yılda çıkarması dünya rekoru olur.
Bu gazın işlenip kullanılabilir hale gelmesi en az 7-8 yılı bulur.
Kaldı ki Avrupa Birliği’nin sadece 1 yıllık tüketimine denk gelen bir miktardan bahsediyoruz.”
ATATÜRK GÜNLÜĞÜ:
Bugün 24 Ağustos. Tarihte Atatürk;
1- 1936 - Türk Dil Kurultayı’nı topladı. Dolmabahçe sarayındaki kurultayda “Türk dili Tetkik Cemiyeti” adı, “Türk Dil Kurumu” olarak değiştirildi.
2- 1925- Atatürk üzerinde mareşal üniformasıyla Kastamonu kışlasını ziyaret etti. “Bir Türk dünyaya bedeldir” sözünü 24 Ağustos 1925’te burada söyledi…
GEREKSİZ BİLGİ; “Saat yarım olmuş” denildiğinde 12.30’u anlamamızın sebebi, o anda akrep ve yelkovanın, saat aletini tam ortadan ikiye bölmesinden ötürüdür.
GEREKLİ BİLGİ; İnsan rüyasında kendisinin öldüğünü görmez. Beyin bir şekilde bunu elemine eder. Bu durum vücudun kendisini savunma mekanizmasıdır.
DELİ ZİYA; “Sıkıştıkça gaz çıkarmak sağlıklı bir harekettir.”