Önceki haftaki yazımın başlığı hatırlayacağınız gibi “ Sapla samanı karıştırmayalım” idi…

Yine çok iyi hatırlayacağınız gibi, gerek siyaset, gerekse sporda o kadar çok biri birine karıştırdığımız olaylar vardı ki, iktidarla muhalefet bile “sapla samanı” ayırmak için TBMM yetmezmiş gibi yargı yoluna ve de sokaklara düşmüştü! Halk ağzında mecaz olarak buna “düşünce ve eylem olarak iyiyle kötüyü ayıramamak.” deniliyor…

Yaşayarak görüp takip ettiğiniz gibi, sokak röportajında bir kızımız tutuklanıp özgürlüğünden olmamış mıydı? Bırakın sokak röportajlarını, altılı masayı dağıtanlar bile ağza alınmayacak sözlerden sonra yargıda hesaplaşmaya gitmiyor mu? İşte Meral Akşener’in, Kemal Kılıçdaroğlu’nagöndermeleri ortada değll mi?

Dolayısı ile bana da önce kendimi disipline etmek için “Sapla samanı ayırmalıyız” demek kalmıştı!

Kısacası “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” demeyi görev bildim…

İşte Meclis kapılarını bugün açıyor, inşallah “sapla samanı karıştırmadan” vatandaşın yaralarını sarar!

Geçen haftaki “Düşle, İnan, Keşfet” başlıklı yazımın da biraz gecikmesi de ondandı.

Gazete Dokuz Eylül’ün değerli okurlarının da “Sabrın sonu selamettir” diyerek bana ve tüm gazete mensuplarına karşı gösterdikleri asil davranış, sabrına teşekkür ediyorum…

* * *

Değerli okurlarım, TÜİK’ in adeta “beyaz bastonla” çarşı, pazar, market dolaşarak verdiği rakamlarla enflasyona çanak tutması! sonucu yapılan zamlara bir göz atalım:

Elektrik : yüzde 38, Doğalgaz: yüzde 38, Kira : yüzde 65…

Buna karşılık emeklinin aldığı zam da : yüzde 25…

Geçmişte bazı ülkelerde yöneticiler vatandaşı “spor” la oyalayıp koltuklarını korumaya çalışmışlardı. Bunu geçmiş yazılarımda “3-F” formülü ile oyaladıklarından bahsetmiştim.

Örneğin Salazar’ ın ‘Üç F’si, Salazar’ ın  meşruiyetinin halkın spor, eğlence ve din ile uyuşturulmasıyla sağlandığını ifade eder. İşte futbolun Portekiz’de  önemli yer alma ilişkisi de budur!

Şimdi bana bu misali neden verdiğimi sorabilirsiniz. Sanırım bu önemli misal için ekleyeceğim kişisel sözüm şu; Yukarıdaki zamlara bakıp halk kendisini futbol sahalarındaki fanatizm ile tedavi ediyor olabilir!

Amma ve de lakin son Paris Olimpiyatlarından tek altın almadan dönüşümüz Milli bir üzüntümüz olmadı mı?

Şimdi bunun sebeplerini araştıradursunlar. Tek avunmamız futbolumuzun Şampiyonlar liginde ve UEFA kupaları olur mu? Gelin, Süper Lig arası bu son avuntumuza bir bakalım…

F. Bahçe’nin elinden “Şampiyonlar Ligi” uçup gitti!

Tabii ki, bize de anlamlı sözlere sarılmak kalıyor:  “Biri olmazsa biri daha”.  Yani “Amasya’nın bardağı, biri olmazsa biri daha!” …

Ama diyeceksiniz ki: “ Bu bardak Amasya’nın bardağı değil!” Şampiyon Kulüpler Kupası…

Eh ! Morinho ve ekibi şimdi gözünü Avrupa Kupasına dikti !

Aslına bakarsanız, Lille’ i 1-1 lik skorla işi uzatmalara ve de penaltılara götürecek müsabakayı yine bir“penaltı” ile Fransız ekibine teslim etti!

Hadi gelin de şu anlamlı sözü dile getirmeyin:

“Olmayacak Hacıyı çölde deve üstünde yılan sokarmış”

Bende Gülben Karaböcek ve Ferdi Özbeğen’ in meşhur ettiği şarkı ile yazıma noktayı koyuyorum:

“Gözümde canlandı koskoca mazi !”