Çocukların insanlarla olduğu kadar doğa ve hayvanlarla da etkileşim içinde büyümesi, dostluk kurması, onları sevmesi,sağlıklı gelişimleri üzerinde son derece etkili.

Son 50 yılda gerçekleştirilen birçok araştırma da, hayvan sevgisinin çocuklarda sorumluluk duygusunu artırdığını, sağlıklı kişilik özellikleri geliştirmelerine yardımcı olduğunu işaret ediyor.

Bugün hayvan ve doğa sevgisini deneyimleyen çocuklar; yarının anlayışlı, vicdanlı, empati duygusu gelişmiş bireylerine dönüşüyor. Yani daha güzel bir geleceğin anahtarı aslında çocuklarımızı insan, doğa ve hayvan sevgisiyle yetiştirebilmemize bağlı.

***

Çocuklarda doğa ve hayvan sevgisi aslında doğuştan gelen bir eğilimdir. Her çocuk, aksi şekilde yönlendirilmediği müddetçe, evde, sokakta gördüğü kediye köpeğe kuşa sevgiyle ve ilgiyle yaklaşır; çizgi filmlerde en çok hayvanları gördüğünde heyecanlanır. Dolayısıyla bu sevgi içten gelir.

Çocuklardaki hayvan sevgisinin doğru şekillendirilmesindesadece anne ve babalara değil öğretmenlere de görev düşüyor aslında. Biz büyükler bu konuda ne kadar farkındalık sahibi olursak, çocuklarımız da bundan o derece faydalanabilir.

***

Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir haber, bu konuya öyle güzel bir örnek ki, sizinle de paylaşmak istiyorum:

Manisa’da Şehitler Ortaokulu öğrencileri, Sosyal Bilgiler Öğretmeni Serap Sonal’ın koordinasyonunda hayvan dostu bir dünya ile ilgili özel bir proje hazırlamışlar. “AnimalFriendsIn An AnimalFriendly World” isimli proje eTwinning Avrupa Özel Ödülleri 7-11 yaş kategorisinde 870 proje arasında 1. olmayı başarmış.

Bu proje ile çocuklar hayvan haklarının önemini ve onların haklarının korunduğu bir dünyanın ne güzel bir yer olacağını anlatmışlar.

Öğrencilerin bir amacı da proje ile sahipsiz ve zor durumdaki hayvanlara yardım konusunda farkındalık yaratmak olmuş.

Hayvan hakları ile ilgili araştırmalar yapıp, tüm bilgileri bir kitapta toplamışlar. Üstelik öğrendikçe, kendi okullarında da bu konuda sosyal sorumluluk projesi başlatmışlar.

Pandemide de çalışmışlar. Barınakları, veterinerleri ziyaret etmişler.

Hem çocuklar hem onları doğru yönlendiren öğretmenleri hem de anne babalar kocaman bir alkışı hak ediyor bence.

Çocuklarımız hayvan ve doğa duyarlılığı kazandıkça, geleceğe dair umutlarımız da pekişiyor.

***

Mucize Kafes sistemi umut veriyor

Sokak hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirmenin en temel yolu popülasyon kontrolünden geçiyor. Popülasyonun kontrol altına alınabilmesi için ise etkin kısırlaştırma yapılması şart.

Maalesef Türkiye’nin hiçbir yerinde kısırlaştırma sayısı, popülasyonu kontrol altına alabilecek seviyede değil.

Bunun birçok nedeni var aslında:

Kısırlaştırmanın öneminin halen daha yeterince anlaşılmamış olması,

Belediyelerin yetersiz personel ile çalışması,

Merkezi kurumların yeterli desteği verememesi,

Kurumların ortak çalışıp eşzamanlı kısırlaştırma yapmaması,

İnsanların hayvanlarını sokağa terk etmeleri,

Kısırlaştırma karşıtlığı gibi nedenler benim bir çırpıda aklıma gelenler.

Tabii bir de hayvanların yakalanmasının zorluğu var. Birçok kedi ve köpek yakalanamadığı için kısırlaştırılamıyor.Kısırlaştırma yapılabilmesi için önce hayvanların doğru şekilde yakalanabilmesi gerekiyor.

Şöyle hesap edin: Kısırlaştırılmayan bir çift köpek 1 yılda yavruları ile 16, ikinci yılda 128, üçüncü yılda 512, dördüncü yılda 2 bin 48, beşinci yılda 12 bin, altıncı yılda ise tam 67 bin köpek popülasyonuna ulaşma potansiyeline sahip! Yani bir çift köpeğin yakalanması bile popülasyon kontrolü için çok ama çok değerli.

Yakalama sorununu çözen Mucize Kafes sistemi, daha önce İzmir Kent Ormanı’nda başlatılmıştı. Balçova Belediyesi de Mucize Kafes sayesinde hayvanların güvenli bir şekilde, zarar görmeden yakalanmalarını sağlıyor.

Şimdi sistem İzmir’in popülasyon bakımından sorunlu iki ilçesi Menemen ve Kemalpaşa’da kuruldu.

Mucize kafes şöyle işliyor: Hayvanların beslenme bölgelerinde geniş bir alanı kapsayacak şekilde, hayvanların girebileceği bir kafes sistemi kuruluyor, buraya yiyecek içecek konuluyor. Hayvanlar buraya geldiğinde kafes kapatılıyor ve kaçmalarının önüne geçiliyor.

Sonuçlar çok başarılı

Daha önce bu sistem sayesinde başarılı sonuçlar alındığını kaydeden HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder, “Mucize kafes kurulur kurulmaz yakalamalar başladı. Kemalpaşa Belediyesi NifÇayı’nda,

Menemen Belediyesi de Organize Sanayi’degeçtiğimiz gün ikişer can yakaladı. Kafesleri ricamızla yapan ve kuran İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner Müdürlüğümüze,Fen İşleri Müdürlüğümüze teşekkür ediyoruz” dedi.

Önder bu sistemin bütün ilçelerde kurulması gerektiğini de belirterek şunları söyledi:

“Her ilçede yakalama sorununu çözen bir kapan sistemi bu. Koşturma yok, hayvana uyuşturucu iğne atmak yok, iş gücü kaybı yok… Örnek olan Balçova Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü’ne de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Talebimiz üzerine hemen hayata geçirmişlerdi, çok da güzel bir şekilde tıkır tıkır işliyor sistem. Hemen her gün 2-3 köpek, hiçbir zarar görmeden yakalanıp kısırlaştırılmaya alınıyor. Narlıdere Belediyesi de bugün kafesleri kuruyor. Çeşme Belediyesi’nden de acil talebimiz. Bazı bölgelerde popülasyon giderek artıyor ve bunu kontrol almamız şart.”

Kısırlaştırma çok değerli

Menemen Seyrek’te besleme yapan Yerel Hayvan Koruma Görevlisi Elif Badak da, “Menemen kırsal olarak çok geniş bir alan ve İzmir’in en sıkıntılı bölgelerinin başını çekebilir.Kemalpaşa da aynı şekilde.Yılların popülasyonu ve bu kadar çok canla başla gecesini gündüzüne katan gönüllüleri olmasına rağmen.Onlarca gönüllünün besleme sorununu çözen ve mucize kafeslerimizi yaptıran İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürümüz Hande Özyoğurtçu Gültekin’e ve Esin Önder’e ne kadar teşekkür etsek az. Hande hanım ve Esin hanım olmasa bu kadar çok yol alınamazdı. Yılların çözülmeyen sorunu umuyoruz ki bu kafesler sayesinde sona erecek.Mutluluğumuzu duygularımızı ifade de yetersiz kalabilirim. Kısırlaştırılan her can biz gönüllülerin mutluluktan ağlamasına neden oluyor. Çünkü bu bölgelerde hayvanlar çok sefil, aç ve popülasyon hiç durmuyor. Atılmalar halen devam ediyor. Popülasyon azalırsa, hayvanların da yaşam şartları iyileşecektir” diye konuştu.

***

ÇEŞTUR’dan duyarlılık örneği

Çeşme Belediyesi'nin iştiraki olan ÇEŞTUR Ltd. Şti. harika bir duyarlılık örneği göstererek, bünyesindeki tesislerde can dostlar için ayırdıkları artık yemeklerle ilgili yeni bir çalışma başlattı. Can dostlara ayrılan yiyeceklerin içine kürdan, peçete, plastik şişe kapağı benzeri maddelerin karışmaması için tesislerdeki masaların üzerine kovacıklar yerleştirildi. Yiyecek dışındaki çöplerin buraya atılması istendi.

***

Can dostunuza mikroçip taktırdınız mı?

Sahipli hayvanların sokağa terk edilmelerinin ve kötü muamele görmelerinin önüne geçebilmek için sonunda önemli bir adım atıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Türk Veteriner Hekimleri Birliği arasında imzalanan protokolle kedi, köpek ve gelincik sahiplerine, besledikleri hayvanlar için pasaport ve mikroçip takma zorunluluğu getirildi.

Mikroçip adı üzerinde son derece küçük, bir pirinç tanesi büyüklüğünde bir çip.Bu çip hayvanların deri altına yerleştiriliyor ve onlara herhangi bir zarar vermiyor. Bunu dijital bir kimlik olarak da düşünebilirsiniz.

Resmi Gazete'de yayımlanan yeni yönetmeliğe göre, köpek sahipleri 1 Ocak 2021, kedi ve gelincik sahipleri ise 1 Ocak 2022 yılından itibaren en geç 1 yıl içinde kimlik işlemini yaptırarak bakanlığa bildirmekle yükümlü. Mikroçip taktırmayan vatandaşlara ise hukuki yaptırımlar olduğunu buradan duyuralım.

***

Sosyal Medyadan İnciler

Bu hafta sosyal medyadan inciler bölümünü Çiğli Belediyesi’ne ayırdım. Çünkü Çiğli Belediyesi’nin Özel İzmir Hayvan Hastanesi ile son olarak hayata geçirdiği proje sosyal medyadan harika tepkiler aldı.

Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, bir ilke imza atarak İzmir Hayvan Hastanesi sahibi Veteriner Hekim Aykut Çokoğullu ile sokak hayvanlarının 7/24 acil tedavi hizmeti alabilmesini mümkün hale getirecek bir protokol imzaladı. Protokol ile mesai saatleri dışında kalan saatlerde acil müdahale İzmir Hayvan Hastanesi’nce gerçekleştirilecek; bu şekilde sokak hayvanları her an koruma altında olabilecek.

Hayvanseverleri çok mutlu eden, sosyal medyada da çokça paylaşılan ve alkış alan bu proje, umarım tüm belediyelere örnek olur.

***

Haftanın Karesi


Veterinerden korkan kocaman bir golden retriever, bu korkusunu yensin diye her seferinde yanında oyuncak ayısını da götürüyormuş. Daha sevimli bir kare olabilir mi?