Safiye İnci.
Hepimizin bildiği kapalı bir kadın.
Anıtkabir'de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal için “hakaret içeren” video çekti.
Yetmedi, sosyal medya hesabından paylaştı.
Gelen tepkiler üzerine önce hakkında yakalama kararı çıkarıldı, ardından yakalanıp çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.

***

Gazetelerde yayınlanan ilk ifadesine göre Safiye İnci, “Halam Z.K., kuzenlerim E.A. ve S.A. ile birlikte Anıtkabir'e gittik. Gezme amacıyla ve halamın, kuzenlerimin ısrarı üzerine gittim. Videoyu kendi isteğimle çektim. Herhangi bir amacım yoktu. Video içeriğinden kullandığım ifadelerden dolayı çok pişmanım, bunun suç olduğunu bilmiyordum. Herkesten çok özür diliyorum” demiş.

***

Atatürk’ün hatırasına hakareti asla kabul etmeyiz.
Ancak “hakaret” suçu nedeniyle tutuklama, artık çok gerilerde kalmış intikam şeklidir.
Belki bir kısmınız bana kızacak.
Muhtemelen de en çok bizim mahalleden kızanlar olacak.
Olsun, ben yine de inandığımı yazıp söylemeye devam edeceğim.

***

Herkesin kızdığı, öfkelendiği, öteki saydığını hapse attırmak için bildiğiniz “ihbarcılık” yaptığı bir ülke haline döndük.
Vazgeçtim saygıdan, basit bir tümceden bile kavga çıkaran garip bir insan topluluğuna dönüştük.
Özür dilemek, günaydın demek, pardon demek artık günlük konuşmalarımız içinde neredeyse hiç yer almıyor.
Onun yerine asarım, keserim hatta küfürlerle başlayan tümceler kurar olduk.
Sosyal medya adeta avlanma yerine döndü.
Paylaştığınız görüşünüzü beğenmeyenlerin küfür, hatta tacizine şimdi de “ihbarına” kadar vardık.

***

Evet, Safiye İnci kesinlikle “cehaletinin” ürünü bir paylaşım yapmış.
Ortada da 5186 sayılı Atatürk'ü Koruma Kanuna Muhalefet suçu işlendiğine dair deliller de var.
Peki bu nefret ve hakaretin karşılığı tutuklanmak mı?
Avrupa'daki pek çok ülkede “hakaret” ceza hukuku dışında.
Kimi ülkelerde ise halen var.
Ancak onların da neredeyse tamamında hapis cezası ya yok, ya da para cezası seviyesinde.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bile başta Türkiye olmak üzere “hakarete” verilen para cezalarını bile ölçüsüz buluyor.
Türkiye'de ise hakaretten soruşturma açılınca ve ardından da tutuklama gelince seviniyoruz.

***

Oysa, daha geçtiğimiz hafta, ODTÜ öğrencilerinin, taşıdıkları bir pankart nedeniyle Cumhurbaşkanı'na hakaretten tutuklanmasını konuşuyor, karikatürün “hakaret değil eleştiri olduğunu” savunuyorduk.
Şimdi, Sayfiye İnci'nin tutuklanmasını isteyenler, karikatür pankartı taşıyan ODTÜ'lü öğrencilerin tutuklanmasını onaylıyor mu demektir?
Biri Atatürk'e hakaret ise, diğeri de Cumhurbaşkanı'na hakaret sayılıyor.
Savunduğumuz, arkasında durduğumuz evrensel hukukun tamamına sahip çıkmalıyız.
Bana uygulanmasın ama ona uygulansın diye bir hukuk olmaz
Ve ifade özgürlüğünü savunuyorsak tutarlı olmamız gerekir.
Bu olay bizim gibi düşünmeyenler tarafından yapıldı diye cadı avı başlatırsak, benzeri öfkeyle iktidarın başlattığı/başlatacağı cadı avlarında da söyleyecek sözümüz olmaz.
Aslında bu olay, hakimlerin de kamuoyu baskısına karşı hukuku ve özgürlükleri savunamadığını göstermektedir.
Bu öfkeli, ihbarcı, kavgacı, tacizci tavrımızı sürdürürsek, toplum olarak varacağımız nokta cinnet halidir.

***

Safiye İnci'ye gelince...
Tutuklandığı için birdenbire Atatürkçü kesilecek hali yok.
Dilerim salıverildiğinde hukuk yoluyla “kindar” nesle keskin bir militan daha kazandırmamış oluruz.
Pardon demeyi, özür dilemeyi, günaydın, iyi akşamlar demeyi gerçekten öğrenmiş olur...