(Dr. Osman Gürün ve Bahattin Gümüş aracılığı ile Muğla Ahalisine)
“Ficus carica”
(Karya kauçuğu)
Karia, güneybatı Anadolu'nun; batıda ve güneyde Ege Denizi'nde, kuzeyde Büyük Menderes Irmağıyla, kuzeydoğuda Salbakos/Babadağ ile, doğuda Kızılhisar/Acıpayam Ovasıyla, güneydoğuda İndos/Dalaman Çayı (Kocaçay) ile sınırlanan bölümdür.
***
Bism'illair-Rahmani'r Rahim
“1. Tin (incir) ve Zeytun'a (zeytin) and olsun, 2. And olsun Sina dağına 3. And olsun bu güvenli Mekke şehrine ki: 4. Biz insanı en güzel şekilde yarattık, 5. Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık.” (KURAN, 95. TİN Suresi)
***
“11. Ve Allah dedi: Yer ot, tohum veren sebze, ve yer üzerinde tohumu kendisinde olup cinslerine göre meyve veren ağaçlar hasıl etsin ve öyle oldu. 12. Ve yer, ot, cinslerine göre tohum veren sebze ve tohumu kendisinde olup cinslerine göre meyve veren ağaçlar çıkardı; ve Allah iyi olduğunu gördü. 12. Ve akşam oldu ve sabah oldu, üçüncü gün.” (TEVRAT, TEKVİN, MUSA'nın Birinci Kitabı, BAP 1)
***
“Tantalos'u gördüm, korkunç işkenceler çekerken; / duruyordu bir gölün içinde, ayakta, / yüksele yüksele çıkıyordu su çenesine kadar.
***
Yemişler sarkıyordu başının üstünde dallı budaklı ağaçlardan, /armutlar, narlar, pırıl pırıl elmalar, /ballı incirler, tombul zeytinler sarkıyordu, / ama ihtiyar adam, koparayım diye ellerini uzattı mıydı, / bir yel geliyor, savuruyordu onları kara bulutlara.”
(HOMEROS, ODYSSEİA, Böl. XI)
***
İnsan, tek bir ağaçla yetinmek zorunda kalsa, zeytini seçerdi. İyi de ederdi. Peki, “ya ikincisi?” diye sorsak? “İncir” desek? Olamaz mı? Uzun yolculuklara çıkanlar, denizciler, sefere giden askerler, kumanya çantalarında veya erzak dolaplarında un, peksimet ve kuru bakliyatın yanı sıra, kuru incir taşısalar fena olmazdı, değil mi? Hele hele Ege, özellikle Smyrna (İzmir) inciri olursa!
Dido Sotiriyu, dilimize “Benden Selam Söyle Anadolu'ya” diye çevrilen “Matomena Omata” (Kanlanmış Topraklar) romanında, Şirinceli Manoli Aksiyotis'in ağzından aktarır:
“... Yavaş ama sağlam bir gelir kaynağı idi zeytinyağı. Ama incir... Köylünün kemerini altınla dolduran incir. Sadece Aydın ilinde değil, bütün Şark'ta, Avrupa ve Amerika'da bile ün salmıştı incirlerimiz. Derisi var mı, yok mu anlayamazdınız, öylesine inceydi; Anadolu'nun o canım güneşiyle ballanmıştılar.”
***
İncir
Asıl yurdu Anadolu olduğu halde, genellikle kullanılan adı olan “incir”, Farsça “encir”den geliyor. En çok yetiştirildiği İzmir, Aydın, Denizli ve Muğla'da halk dilinde adı “yemiş”tir. Yemişlik, yemiş bahçesi, kuru yemiş vb.
Bitki sistematiğine göre; “İki çenekliler sınıfının Dutgiller familyasından, asıl yurdu Karia ve Akdeniz kıyıları olan, yaprakları geniş, dilimli meyve ağacı.” (Hatırlatma: Yaprakları böyle olmasaydı, Adem Babamız ile Havva Anamız nasıl örtünürlerdi?)
Yaş (özellikle bardacık) ve kuru olarak sevilerek tüketilen, kalorisi kadar, ülkemiz için ekonomik değeri yüksek bir üründür incir.
Tek eşeylidir, yani dişisi ve erkeği ayrı ağaçlarda bulunur. Döllenme, “ilek” denilen yabanından çıkan sinekler aracılığıyla olur. Bu nedenle, incir bahçelerinde, yaklaşık her 200 metrede bir yabanı (deli) ağaç bulundurulmalıdır. Bu yapılmadığından, yabani yemişler, özellikle Muğla'dan tedarik edilerek, ağaçlara asılır.
Bu arada, bizim “incir” diye yediğimiz, bu soylu ağacın çiçeğidir.
İncirin içinde, sayılamayacak kadar çok minik çekirdek vardır. (İnternet'te birisi, 1500 kadar çekirdek saydığını yazıyor!)
Önemsiz sorunlar için “incir çekirdeğini doldurmaz” denilir.
İncir ağacının saçakları tonlarca ağırlıktaki kaya ve mermerleri çatlatıp yerinden oynattığı için de “ocağına incir dikmek” sözü vardır.
İncir çekirdeğini doldurmayacak konuları dert etmemeniz ve ocağınıza dikilmemesi dileğimle, bu yazıya ek “bonus” sunuyorum size. Orhan Veli'nin, “Türk dilinin en güzel şiiri” dediği türkü sözleri:
Mapusun içinde üç ağaç incir
Elimde kelepçe boynumda zincir
Oy zulüm zulum başımda zulum
uzak git ölüm.
Zincir sallandıkça her yanım sancır
Düştüm bir ormana yol belli değil
Oy zulum zulum başımda zulum
uzak git ölüm.
Mapusun içinde mermerden direk
Kimimiz on beşlik, kimimiz kürek
Oy zulum zulum başımda zulum
uzak git ölüm.
İnsanın zulmüne dayanmaz yürek
Yatarım yatarım gün belli değil
Oy zulum zulum başımda zulum
uzak git ölüm.
Mapusun içinde bir ulu çınar
Kırılsın zincirler, yıkılsın duvar
Oy zulum zulum başımda zulum
uzak git ölüm.
Yatarım yatarım gün belli değil
Oy zulum zulum başımda zulum
nedir bu halım.