Gerek kendisinin gerekse başkaları üzerinden yapılan paylaşımlarda skandalları bitmek bilmiyor.
Hem de kendisinin göğsünü gere gere söylediği gibi '9 yıldan' beri.
O ise gayet rahat. Ağzından çıkarmadığı sakızıyla etrafına lüzumlu lüzumsuz gülücükler saçmaya devam ediyor.
***
Acun Ilıcalı'nın kendisine bir itibar kazandırmak için giriştiği tüm çabalar ise beyhude gibi görünüyor.
Şeyma'nın kendisi gibi yaşayan, düşünen küçük bir güruh dışında bu ülkede sempati ve saygınlık kazanması mümkün değil. Hiç boşuna çaba harcamasın.
Ama yine de iki yetişkinin özel hayatıdır, beğenmez geçeriz. Takip etmeyiz, ilgilenmeyiz o kadar! Savaş açmaya, kin kusmaya da lüzum yok hani...
***
Gel gör ki işin içine çocuk istismarı girerse buna tepki vermemek, sessiz kalmak da mümkün değil.
İpin ucunu bu kez fena kaçırdın Şeyma.
4 yaşındaki kız çocuğunu seksi bir kadın gibi giydirip, çocuğun rızası olmadan yarı çıplak bir şekilde paylaşmamalısın.
İnat ettin bu kadar tepki gören fotoğrafları kaldırmıyorsun ya, geçen her dakika o fotoğraflar tüm dünyada daha çok sapığın telefonuna, bilgisayarına kaydediliyor.
Bunu yapan sadece sen değilsin.
Çocuklar artık bazı annelerin takipçi, para, şöhret, beğeni için kullandığı birer aksesuar haline geldi.
Herkes çocuğunu istediği gibi giydirir, fotoğrafını çeker ve yayınlar diyelim.
Ama yarı çıplak, topuklu parlak çizmeler, makyaj, kocaman parlak küpeler ve gözlük neyin nesidir?
Pedofili bu kadar yaygınken, tüm dünya bu sapıklarla mücadele içinde iken insan kendi çocuğunun fotoğraflarının bu sitelerde gezmesine yol açacak paylaşımda bulunur mu?
Olacak iş mi? Hem sonra bu çocuk büyüyünce ne giyecek? Ya da küçük yaşta gelen bu popülerlikten sonra ileride hangi ilgi, alaka onu tatmin edecek?
Milyonlarca insanın ilgisine maruz bırakılırsa o çocuk ilerde hiçbir şeyden mutlu olmaz. Bazı şeyleri erken tüketmemek gerekir.
***
Bu iş 'boşandılar' diye yüzük gösteren fotoğraf atmaya benzemez.
Bu gafleti "sizin içiniz pis, keşke iyi niyetli olsanız" diyerek, "sizi mahkemeye vereceğim" diye tehditler savurarak örtemezsin.
Seni her eleştireni 'kıskanıyorsunuz' diye geçiştiremezsin.
Para, konforlu bir hayat, şöhret, ünlü bir koca bir şekilde elde ediliyor işte görüyoruz. Ama itibar ve saygınlık kazanmaya gelince iş sadece kişinin kendisine düşüyor.
Bunların hiçbiri parayla satın alınmıyor.
Sen yine kendin nasıl yaşamak istiyorsan yaşa, karışmak kimsenin haddine değil ama o küçücük çocuğu daha fazla tuhaf şekillere sokup toplum vicdanını daha da fazla gıdıklama.
Abarttınız ama!
İstanbul'da bulundukları bölgedeki hasta, sakat sokak hayvanlarına kucak açan, dükkanlarında onlara yer veren, konforlu bir yaşam sürmelerini sağlayan House Cafe'nin Nişantaşı şubesinde bir müşteri görüntü çekmiş.
Kocaman şişko bir köpek yerde huzurlu huzurlu uyurken bir müşteri rahatsız oluyor ve garsondan köpeği çıkarmasını istiyor.
Müşterinin uyuyan bir hayvandan neden rahatsız olduğu belli değil ama olabilir. Herkes köpek sevmek zorunda değil. Zarar verilmesin yeter.
Garson kulakları sağır olan bizim şişkoyu önce sandalyeyle çok ama çok hafif dürtüyor.
Bizimkinde hiç hareket yok. Nasıl olsa biliyor ki bu kafede ona kimse şiddet uygulamaz.
Sonra garson bakıyor olacak gibi değil, bir pet şişeden çok ama çok az bir iki damla suyu bunun poposuna döküyor.
Hayvan da işi anlıyor hiç kaçmadan, korkmadan ağır ağır sallana sallana yerinden kalkıp başka bir masanın altına çökmeye gidiyor, sorun hallediliyor.
Fakat arkadaş zannedersin köpeğin üzerine kızgın yağ döktüler!
Bir linç kampanyası başlatıldı ki öyle böyle değil.
Yahu yapmayın Allah aşkına?
Sonra sizin bu aşırı duyarlarınız yüzünden adımız deli hayvanseverlere çıkıyor. Ciddiye alınmıyoruz.
Tepkilerimizi doğru olaylarda gösterip birleştirelim.
Bu kadar da abartmayın hani!