Ülkemizde ve dünyada insanlar insanları öldürüyor; şiddet uyguluyor, taciz ediyor, tecavüz ediyor. İnsanlar insanlardan çalıyor, hakkını gasp ediyor.
Peki, fatura tüm insanlara mı kesiliyor, yoksa sadece suçu işleyenler mi cezalandırılıyor?
Cevap hayırsa; o halde neden insan gibi düşünemeyen, bilinçli kararlar veremeyen, doğruyu yanlışı bilmeyen bir hayvan bir insanı ısırdığında, tüm hayvanları hedef tahtasına koyuyoruz?
*
Konumuz malum… Maalesef Aralık ayında sokak köpeklerinin insanlara saldırdığı birden fazla olay gerçekleşti. Hepimiz bu saldırı olayları nedeniyle çok ama çok üzgünüz.
Ama bir yandan da faturanın sokaktaki tüm köpeklere toptan kesileceği yönünde kaygılıyız.
Yeni yasa taslağı bu kaygılarımızı körüklüyor çünkü sokak hayvanlarının hepsinin toplanıp barınaklara kapatılması konuşuluyor.
Canı candan ayırmadan, insanın hakkını korurken hayvanın hakkını yok saymadan bir çözüm bulamazsak, tarih bu günleri de tıpkı Hayırsız Ada olayı gibi yazacak.
*
Şunu tekrar ve altını çizerek yazalım: Sokak hayvanı nüfusunun artmasını hiç kimse ve özellikle de hayvan severler istemiyor!
Popülasyonun artması demek: Çeteleşmenin ve şiddet eğilimli köpeklerin çoğalması demek. İnsana ve hayvana saldırı riskinin artması demek. Hayvanların yaşam koşullarının kötüleşmesi demek.
Daha çok hayvanın hastalanması, yaralanması, şiddete uğraması, aç kalması demek.
Dolayısıyla hepimiz istiyoruz ki; çoğalmanın önüne geçilsin ve 5-10 yıl gibi bir sürede sahipsiz hayvan sayısı tarihin en düşük seviyelerine gerilesin.
Hepimiz aynı şeyi isterken, çözüm yolumuz maalesef çakışıyor. Kıyamet de bundan kopuyor.
*
Hayvan hakları savunucuları olarak diyoruz ki; Üretim, satış ve sokağa terkler sürerken, hayvanları toplayıp kapasitesi yetersiz, kötü koşullardaki barınaklara kapatmak uzun vadeli bir çözüm değildir.
Barınaklarda yer kalmayınca, kapalı kapılar ardında hayvanları uyutmak insani bir yaklaşım değildir.
Şehirlerden uzaklaştırmak adına evcil hayvanları ormanlara atmak kabul edilir bir eylem değildir.
Bu işin tek çözüm yolu kısırlaştırmadır. Ancak bu da sadece belediyelerin, yarım yamalak yapabileceği bir iş değildir.
Başlatın artık kısırlaştırma seferberliğini. İlgili bakanlık koordinasyonunda bir çalışma planlayın. Türkiye’nin tüm illerinde ve ilçelerinde aynı anda başlasın ve son sokak köpeği kısırlaştırılana kadar devam etsin. Tarım ve Orman Bakanlığı, Belediyeler, Valilikler, Kaymakamlıklar, STK’lar ve gerekirse özel veterinerlerin tamamı bu seferberliğe dahil edilsin.
Üretimi ve satışı seferberlik bitene dek yasaklayın; merdiven altını durdurun.
Uzun vadeli ve kalıcı tek çözüm budur.
*
------Düşündürücü rakamlar-------
Aralık ayında basına yansıyan 6 köpek saldırısının ardından tüm sokak hayvanlarının toplatılması gündeme geldi. HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder ise şu istatistikleri paylaştı: “Türkiye’de 2023’ün ilk 10 ayında 350 kadın, erkekler tarafından katledilmişken, Türkiye, %38 oranla kadınların en fazla şiddete maruz kaldığı OECD ülkesiyken, üretim merdiven altında bile devam ederken, 20 senedir belediyelere kısırlaştırma görevi verildiği halde yapmamışken, yetkili kurumlar denetim görevini kullanmazken; yeni yasa taslağında sokakta bir köpek bırakılmayacağı açıklandı. Bu vicdansızlığı yapmadan önce kadınları öldüren erkekleri; pompalı silahlarla etrafa ölüm saçan kişileri yakalayın. Çünkü bu olayların sayısı köpek dehşeti dediğinizden misliyle fazla!”
*************************************************************
Köpeğini yalnız bırakana 10 bin Euro ceza
İspanya'nın ilk ulusal hayvan refahı yasası geçen hafta yürürlüğe girdi. Yasa esas olarak evcil hayvan sahiplerinin yasal yükümlülüklerini belirledi. Buna göre köpekleri 24 saatten fazla yalnız bırakmak veya kamusal alanlarda denetimsiz bir şekilde bağlı bırakmak yasaklandı. Yasağa uymayanlar 500 ila 10.000 Euro arasında para cezası alacak. Yasada kedi veya diğer evcil hayvanların da en fazla üç gün boyunca evde yalnız bırakılabileceği yer aldı.
Özel üreme izinleri olmadığı sürece tüm kedilerin altı aylık olmadan önce kısırlaştırılması ve mikroçip takılması zorunlu da hale getirildi. Belediyelere ise tüm sahipsiz kedileri kısırlaştırma görevi verildi.
Yasaya göre tüm köpek, kedi, gelincik ve kuş sahiplerinin evcil hayvanlarını kayıt altına aldırmaları da gerekiyor. Bu önlemler, insanların hayvanlarını terk etmesini azaltmayı amaçlıyor.
Ayrıca bundan sonra hiçbir hayvanın balkonlarda, sundurmalarda veya depolarda tutulmasına veya sürekli açık havada bağlanmasına izin verilmeyecek.
********************************************************************
Dağ ekosistemleri de iklim krizi tehdidi altında
Dağ ekosistemlerinin korunmasının canlı türlerinin sürdürülebilirliği için hayati öneme sahip olduğunu açıklayan Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
“Sisteki goriller, kardaki leoparlar, ormandaki ayılar… Bu etkileyici türler ancak dolaştıkları dağlık bölgelerin sağlıklı olması, korunması ve dikkatle yönetilmesi durumunda hayatta kalabilir.
Dağ ekosistemleri oldukça çeşitlidir ve zorlu koşullara benzersiz şekilde adapte olmuş pek çok bitki ve hayvanı barındırır. İnsanlığın büyük bir kısmına tatlı su sağlar. Dağlık bölgeler iklim krizinin ve sürdürülemez kalkınmanın ciddi etkileriyle karşı karşıyadır. Dik eğimler, ormanların tarım veya altyapı amacıyla temizlenmesinin ciddi toprak erozyonuna ve habitat kaybına yol açabileceği anlamına gelir. Erozyon ve kirlilik aşağı havzadaki su kalitesini etkiler. Hızlı sıcaklık artışı dağ türlerini, ekosistemleri ve bağımlı toplulukları uyum sağlamaya veya göç etmeye zorluyor. UNEP, finansman, uzman tavsiyesi veya tanıtım sağlayarak, bozulmuş ekosistemleri yeniden canlandırmaya yönelik #GenerationRestoration çabalarını destekliyor.”
*******************************************************************
“Kediler şımartılmak için vardır. Onların işlevi anne babamıza asla tam olarak vermediğimiz sevgiyi almaktır. Köpekler farklıdır. Onlar, çocuklarımızın bize hiçbir zaman tam olarak veremeyeceği sevgi ve bağlılığı bize vermek için vardır.”
- Alex Shakar/Yazar