Bir süredir yurtdışında kullanılıyordu.

Kim kullanıyordu?

Elbette MİT...

23 Kasım 1996'da tekrar bir yurtdışı göreve yollandı.

28 Kasım 1996'da görevden döndü.

29 Kasım 1996 günü, görev raporunu yazdı.

1 Aralık 1996 günü bu görevle ilgili bir toplantı yapılacaktı,

Toplantıya gelmedi.

İlgili personel evinden aradı.

Bir gece önce evden çıkmış ve halen dönmemişti.

Çağrı cihazına gönderilen mesajlara da cevap vermiyordu.

Devamlı yanında gezen arkadaşı V.Ö.,

30 Kasım 1996 günü,

Gülhane Askeri Tıp Akademisi önünde,

Macar İsmail lakaplı,

İsmail Hoşkaya'nın adamlarından,

Coşkun ile buluştuğunu,

Bir saat kadar görüştüklerini,

Coşkun'u Maltepe'ye bırakıp ayrıldığını,

Aynı akşam Coşkun'la bir görüşme daha yaptığını,

Sonrasında Coşkun'un Mersin'e gittiğini,

2 Aralık 1996 günü Beyler Sofrası ile,

Telefonla görüştüğünü öğrenenebildiler.

Önce polis tarafından alındığı düşünüldü.

Kimse bu konuda bir bilgi alamadı.

Bir ara Coşkun'la birlikte,

Lübnan'a gitmiş olabileceği düşünüldü.

Peki, kimdi bu kadar önemli,

Yurt dışında görev verilen kişi?

Hacı, Sakallı, Terminatör,

Metin Atmaca, Ahmet Demir,

Ahmet Yeşil, Mehmet Kırmazı,

Hasan Tanrıkulu adlarıyla da tanınan,

Kamuoyunun ise Yeşil kod adıyla bildiği,

Mahmut Yıldırım'dan başkası değil...

Bir de İrfan Erbarıştıran var...

İstihbaratçı olduğunu savunuyor.

Hatta daha da ileri gidiyor,

Yeşil diye bilinen,

Mahmut Yıldırım'ı yakalama görevinin,

Bizzat kendisine verildiğini,

Altı aylık çalışmanın sonunda,

Deşifre olup, başarısız kaldığını söylüyor.

Ankara'da ağırlanmış,

Müdür düzeyinde işler yapmış,

Bu arada kendisi de MİT'çi,

Peşinde olduğu adam da MİT'çi...

Tam bir komedi...

İşin özü şudur:

Kim bu kadar karanlık bir adamı,

Yurt dışına göreve gönderdiyse,

Ondan başlamak şartıyla,

Hepsini araştıracaksın...

Hem de öyle böyle değil,

Fransa'da üst düzey,

PKK'lı kadınlara düzenlenen suikast,

Kimin eseri onu bile çözersin yani,

O kadar net görünüyor...