İçimiz dışımız, önümüz arkamız, sağımız solumuz seçim oldu. Hangi adayı desteklemiş olursa olsun, istisnasız herkes gergin. Siyasetle bizim kadar içli dışlı bir ülke daha var mı, bilemiyorum. Mesela bir Norveçli, İsviçreli, İngiliz, Kanadalı falan anlayamaz bizi. Markete gidiyoruz gündem seçim. Arkadaşlarla buluşuyoruz gündem siyaset. Sosyal medya zaten parti taraftarlarının sanal savaş alanına dönüşmüş durumda. Eğer tek yaşamıyorsanız, evde de dönüp dolaşıp seçimleri konuşuyorsunuz. Akşam yatağa giderken bile memleket meseleleri kafanızı kurcalıyor.

***
Sabah sabah yine kafamda deli sorularla pencereden bakarken, karşı komşumun üçüz annesi olduğunu gördüm. Zaten bir süredir yaşanan tatlı telaştan bebeklerin eli kulağında olduğu belliydi. Sonunda, hayata merhaba diyen minikleri görebildik. Manzara o kadar tatlıydı ki, bir an için seçimdi, siyasetti, oydu, 2. turdu aklımdan uçmuş gitmiş… Bir gülümseme yerleşti yüzüme. Üçüzlerin gözlerini açtıkları dünyayı merakla anlamaya çalışmalarını izlemek çok keyifli… Arada anneleri çatının ucuna kadar gelip onlara “Haydi bakalım yanıma kadar gelmeye çalışın” dercesine sesleniyor. Minikler de cesaretle, biraz kayarak biraz yalpalayarak annelerinin yanına kadar geliyor. Sonra yokuş yukarı bacaya doğru tekrar çıkılıyor. Güzel bir sabah egzersizi gibi…

***
Tahmin edebileceğiniz üzere karşı komşularım, gürültülü bir martı ailesi. Yavru martılar henüz uçuş eğitimi için çok küçük olduklarından anneleri ancak çatı sınırlarında dolaşmalarına izin veriyor. Uçmaya başlamadan önce ortamı görüyor, dışarının kokusunu, seslerini tanıyor, annelerini ve diğer kuşları uçarken izliyorlar. Adlarını Veni, Vidi ve Vici taktığım üçüzlerin ilk uçuşlarını görmek için şimdiden sabırsızlanıyorum. 
Onları izlerken, biz insanların hayatı aşırı karmaşık hale getiren canlılar olduğumuzu düşündüm… Hayvanlar ve doğada canlı olan her şey hayatın akışıyla mükemmel bir uyum içinde. Onlar için de zor, hayat. Onlar da mücadele ediyor. Ama biz akışa karşı direnirken onlar kendilerini akışa bırakıyorlar. Biz hep bir şeyleri itmeye çalışırken, onlar kucaklayarak kabulleniyor. Kimbilir belki de, bizim binlerce yıllık evrim içinde unuttuğumuz bazı saf bilgileri onlar biliyordur.
Bu yazının kıssadan hissesi yok. Sadece dilerim ki hayatın akışına kendimizi bırakabildiğimiz, akışın da hepimize huzur getirdiği günlerimiz olsun. Karmaşık hayatlarımız birazcık basitleşsin; her şeye rağmen kuşlar gibi özgür, kediler gibi tasasız, köpekler gibi neşeli hissedebilelim. 

HAYTAP’ın yarışmasına başvurular başladı

Hayvan Hakları Federasyonu’nun (HAYTAP) bu yıl 13'üncüsünü düzenlediği “Sahipsiz Hayvanlar ve Şehir” temalı fotoğraf yarışmasına başvurular başladı. Sahipsiz hayvanların da insanlar kadar yaşam hakkı olduğunu toplumla paylaşmayı; onların güzelliğini, estetiğini, duygularını ön plana çıkartarak toplumdaki farkındalığı arttırmayı amaçlayan yarışmaya son başvuru tarihi 13 Temmuz 2023 olarak belirlendi. Yarışmada, birinciye 5000 TL, ikinciye 2500 TL, üçüncüye ise 1500 TL para ödülü verilecek. Ayrıca mansiyon ödülüne layık görülen 5 kişiye Haytapshop.com üzerinden 1000 TL’lik alışveriş çeki verilirken; 4 kişiye ise Haytap ürünlerinden oluşan hediye paketi gönderilecek. Dereceye giren fotoğraflar HAYTAP 2024 masa ve duvar takvimlerini süsleyecek. Her yıl olduğu gibi bu yıl da takvim gelirinin tamamı sahipsiz hayvanlar yararına gerçekleştirilen projelerde kullanılacak. 

DÜNYADAN BİHABER

Vahşi hayvanlar ‘like’ uğruna evcilleştiriliyor

AfA (Asia for Animals Coalition) örgütünün Sosyal Medyada Hayvanlara Zulüm Koalisyonu tarafından hazırlanan son rapor dikkat çekici sonuçları ortaya koyu. Rapora göre, sosyal medyada vahşi hayvanların evcil hayvan olarak sahiplenilerek kullanılması eğilimi artıyor. Çeşitli sosyal medya platformlarında paylaşılan bebek bezi giydirilmiş aslan yavruları, bebek kıyafetleri giydirilmiş ve biberonla beslenen maymunlar, tasmalı kaplanlar ve diğer egzotik hayvanların videoları beğeni topluyor. Bu tip paylaşımlar beğeni yani “like” aldıkça daha çok insan vahşi hayvanların kendi doğal alanlarından koparılarak evlere hapsedilmesi akımına katılıyor.
Sadece 21 Eylül-Ekim 2022 tarihleri arasında Facebook, YouTube, TikTok, Twitter ve Instagram'da, insanların evlerinde evcil hayvan olarak beslediği çok çeşitli vahşi hayvan türlerine ait 840 video paylaşımı tespit edildi. Birçok videoda orangutan gibi Kritik Derecede Tehlike Altında olan türler ile şempanze ve kaplan gibi Tehlike Altındaki Türler de bulunuyordu.
Raporla ilgili değerlendirmede sosyal medyanın vahşi türlerin evcil hayvan olarak tutulmasını normalleştirerek buna olan talebin artmasına neden olduğu; ünlülerin veya sosyal medya fenomenlerinin bu tip davranışlarının da durumu körüklediği belirtildi. Sosyal medyada masum veya sevimli olarak adlandırılan içeriklerin hayvan refahı üzerinde zararlı etkilere yol açarak yasadışı vahşi hayvan ticaretini körüklediği kaydedildi.

BİZİM GEZEGEN

Hedef: Kaybedilen biyoçeşitliliği yeniden inşa etmek

Doğa, tüm canlıların yaşam kaynağıdır. İnsanların sağlığı, beslenmesi, ekonomisi ve esenliği doğaya bağlıdır. İnsan hayatı için bu kadar önemli olmasına rağmen doğa, insan kaynaklı nedenlerle krizde; biyoçeşitlilik de kan kaybı yaşıyor. Dünya genelinde 8 milyon bitki ve hayvan türünden 1 milyonunun yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu tahmin ediliyor. Bu arada, ekosistem bozulması küresel nüfusun yüzde 40'ının da refahını direkt olarak etkiliyor. İşte bu tabloya dur demek için her yıl 22 Mayıs tarihi Dünya Biyoçeşitlilik Günü olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen bu özel günde, biyoçeşitlilik konusundaki farkındalığı artıran etkinlikler düzenleniyor; yeni eylem planları devreye alınıyor. 
BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 15. Taraflar Konferansı’nda (COP 15), Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’nin kabul edilmesiyle birlikte bu yılın Dünya Biyoçeşitlilik Günü teması “Anlaşmadan Eyleme: Biyoçeşitliliği Yeniden İnşa Et” olarak belirlendi. Biyoçeşitlilik üzerinde ciddi tehlike oluşturan iklim değişikliği, habitat kaybı, kirlilik ve yasadışı ticaret gibi faktörlere karşı eyleme geçerek doğayı ve doğanın sunduğu kaynakları korumak, yok olmanın eşiğindeki türleri geri getirmek mümkün.
Biyoçeşitlilik Günü’nde unutulmaması gereken şey şu: Doğal kaynaklar, üzerine kurduğumuz medeniyetlerin de temel direğidir. Yaklaşık 3 milyar insanın tükettiği hayvansal proteinin yüzde 20'si balıklar; toplam gıdanın yüzde 80'inden fazlası bitkiler tarafından sağlanır. Gelişmekte olan ülkelerde kırsal alanlarda yaşayan insanların yaklaşık yüzde 80'i bitkisel bazlı ilaçlarla sağlık ihtiyaçlarını karşılar. Biyoçeşitlilik kaybı, zoonozları (hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkları) yaygınlaştırır. Mevcut bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmemizde ise biyoçeşitlilik en mükemmel araçları bize sunar. Özetle, insan ve tüm canlı neslinin devamı biyoçeşitliliğin korunmasına bağlıdır; bu nedenle biyoçeşitliliği korumak bugünü ve geleceği korumaktır.

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

Kara gün dostu kediler

"Bir kedinin verdiği teselliyi asla küçümsemeyin; bir şey söylemez ama küçük dokunuşlarla veya yaslanmalarla size sevgisini gösterir ve kederinizden uzaklaştırmaya çalışır." 
- Pam Brown

Bazı insanlar nankör diyedursun, özgür ruhlu kediler aslında iyi birer empattır. Sahiplerinin duygu durumlarını farkeder ve üzgün olduklarında ellerinden geldiğince onları teselli ederler.