Kentin gündemine bomba düştü...

149 metrelik gökdelen…

“Yapılsın mı? İtiraz mı edelim?

Nöörsek ki?” deyip durur oldular…

Oysa bu filmin artistleri, belli ki 10 yıldır aramızda yaşıyor…

Belediyelere meclis üyeleri geliyor, gidiyor…

Araştırmacı gazeteciler (!) her şeyi araştırıyor,

Her meclisi takip edip yazıyor, bunu görmüyor…

Yerel muhalefet (İzmir’de AKP oluyor) her dümene dırdır konuşuyor ama onlarda demek ki bir şey bilmiyor…

10 yıl arkadaş… 10 yıl…

10 yıldır onlarca meclis üyesi, iktidar muhalefet milletvekili, bir kamyon siyasetçi kenti yönetmeye (!) geliyor, oda başkanları, odalar, bunların yönetim kurulu üyeleri gelip gidiyor, kimsenin haberi yok belli ki; bomba 10 yıl sonra patlıyor…

***

Hadi oldu hep beraber atladık haberi…

Mümkün değil ya neyse…

Bulduk elimizde bombayı…

Büyükşehir başkanı önce “Yatırımcıyı küstürmemek lazım” diyor, Allah’tan Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, başkaldırıyor, nazikçe “İçime sinmiyor” diyor…

Neden sonra ölçüp biçen Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı, “Tamam artık ben de karşıyım” diyor…

Allah’tan TMMOB Şehir Plancıları Odası’nın neferleri var da, bağıra bağıra, çağıra çağıra bu gökdeleni gündeme getiriyor, itiraz ediyor… Gökdelen de değil bu, atmosferdelen…

***

Cinayet diyeceğim de; bu taammüden cinayet…

Planlı, kalabalık örgütlenmenin yumurtladığı cinayet…

Yani çete halinde gasp…

Kızgınlığım teşebbüse değil…

Herkes her şeye teşebbüs eder…

Bu kenti korumakla görevli seçilmişlere…

Neyi arıyorsunuz?

Kimi arıyorsunuz?

Neden hesap sormayıp karnınızdan konuşuyorsunuz ?

Gayet net.

Babam olsa sorarım?

Kusura bakmasınlar.

Hesap kitap tarih ortada; 2010’da onay çıkmış iptal edilmiş, 2013’te tekrar onay çıkmış yine iptal edilmiş, 2015’te yine onay çıkmış…

Kim kardeşim bu tarihlerde belediye başkanları ve meclis üyeleri?

Hem iktidar hem muhalefet üyeleri?

2010-2013 Hakan Tartan ve Aziz Kocaoğlu meclisleri

2015 Sema Pektaş ve Aziz Kocaoğlu meclisleri…

Açıkça itham ediyorum ve soruyorum…

Döneminizde bir cinayet teşebbüsü olmuştur…

Anlaşılan susmuşsunuz, hatta onaylamışsınız…

Neden susuyorsunuz?

Neden imzaların sahiplerini açıklamaya çağırmıyorsunuz da; Abdül Batur’un, Tunç Soyer’in kucağına bırakıyorsunuz yangın topunu?

Katil kim?

Katil zanlısı bizden olunca susmalı mı ?

Dilsiz şeytan mı olmalı?

Ha ekleyeyim, gemi yola çıktı bile…

Bu saatten sonra ne yaparsan yap, bana göre emsalden, en azından bir Hilton binası kadar kazulet karnımıza saplanmış olacak…

Hadi soruyorum;

Katil kim?

***

‘Biz yapınca mubah’ mı?

Şakacı olmak başka, cıvıtmak başka…

Evirip çevirmenin kırıtmanın manası yok…

Cumhurbaşkanı’na Katar Emirliği uçak hediye etti…

Ayağa kalkmayan var mıydı?

Ülkesini seven herkes bunu sordu…

“Böyle hediye olur mu? Neyin karşılığında?”

Geçtiğimiz hafta ortaya çıktı.

Bayraklı Belediye Başkanı’nın makam arabası değişti.

Ederi 450 bin TL…

Başından beri “Tasarruf edeceğiz” diyordu başkan.

Sonra başkanın altına bu arabayı gören “Hayırdır?” dedi.

Peşine düştük. İddialar bende kalsın, delili olmadan ayıp etmeyeyim.

Aldığımız tek resmi yanıt “Bağış” oldu…

Ses var mı kimseden? Yok.

Katarlının hediye uçağı için ortalığı ayağa kaldırılıyorsak (Ki doğrudur)

Bu bağışın hesabını kim soracak, kime soracağız?

Ne yani, iktidar yapınca günah, bizimki yapınca mubah mıdır?

Ben sorayım, şurada dursun: Bu aracı kim hibe etti? Niye etti?

Kim kabul etti, niye etti?

Simit bank

Bu kuşakta yaşadığıma bazen kahrediyorum.

Ama olsun bazı şeyleri hiçbir kuşakta göremezdik.

Devletin bankası, batmak üzere olan “Simit Sarayı”nı satın aldı.

Hadi babacım…

Emekli ikramiyeniz, kaşarlı simit olsun…

Olmadı, sayalsı sucuklu.

Zaten çok üzülmemek lazım, tersi de olabilirdi.

Simit Sarayı’nın Ziraat Bankası’nı satın aldığını da duyabilirdik..

“SİMİT BANK”

Sloganı da şöyle; “Taze taze, çıtır çıtır, sımsıcak faiz için SİMİT BANK”

Gereksiz bilgi

Sony firmasının ilk yıllarında, markete sürdüğü ilk ürün pirinç pişirme cihazı idi… Sony Pilav makinesi…

Gerekli bilgi

Dünyaca ünlü Şirinler çizgi filmi (SMURF), komünizmi yaymak için yapıldı. Açılımı; Small Man Under Red Flag’dır. (Küçük adamlar kırmızı bayrak altında)

Deli Ziya: “Acı mı? Sen hiç çıplak ayakla, halıya saçılmış lego parçalarına bastın mı?”