Saçlarının yarısı dökülmüş ama kalan yarısı idare eder. Sinek kaydı traşını olmuş. Yaşı 58 miş. Derdini iyi anlatıyor. Her zorluk karşısında dik durabilirmiş gibi bir havası var. Elinde mikrofonla yaklaşan muhabire bir şeyler anlatmak çabasında değil. Kendi halinde duruyor. Yanında yirmili yaşlarda genç bir kız var. Muhabir soruyor, O cevaplıyor. Üç yıldır işsizmiş. Çoğunlukla sigortasız işlerde çalıştığı için emekli olamamış. Gevrek satmış, pardon Ankara diliyle simit satmış, bulaşık yıkamış, bedene dayalı her işte çalışmış. Dört çocuğu varmış. Yanındaki kızıymış. Ama genç kız mikrofondan uzak duruyor. Sanki misafirmiş gibi davranıyor. Oysa orası Ankara İŞKUR önü ve kendisi de birazdan iş başvurusu yapacak... Belki de utanıyor, kim bilir...

Muhabirin, “Nasıl geçiniyorsunuz?” sorusu üzerine adamın yüzü değişiyor ve zor geçindiklerini, tek gelirinin düğünlerde bulaşık yıkamak olduğunu, onu da bulabilirse yaptığını anlatıyor. Ardından da cebinden çıkardığı parayı gösteriyor; sadece 10 lira...

Evet sadece on lira. Yazı ile on lira...

Aradan zaman geçiyor iş başvurusu yapanlar dışarı çıkıyor. Ciddi bir kalabalık var. Muhabir tekrar aynı bölgeye geliyor ve artık adamı tanıdığı için uzatıyor mikrofonu...

Adam başvuru yaptıklarını, kızını dolmuşla eve gönderdiğini kendisinin yürüyerek eve gideceğini söylüyor. Çünkü iki kişilik dolmuş ücreti 14 lira. Bu aile babasının cebinde ise 10 lira var.

Ve kendisi yürüyor...

Yanlış anlamayın Türkiye'de herkesin durumu tabii ki böyle değil. On lirayı düşürdüğünde eğilip almak zahmetine bile katlanmayacak bir kitle de var.

Zaten en büyük sorun bu iki kitle arasındaki büyük uçurum.

Bu uçurum nasıl kapanır? Konusunda fikir yürüten, bir plan açıklayan tek yetkili görmüş değilim. Hatta böyle bir sorunun farkında olan var mı? Ondan bile emin değilim.

Zaten gündem başka...

Oruçluyken su kaçarsa ne olur? Cumhurbaşkanı adayı kim olacak? Ekrem İmamoğlu otobüse hangi gazetecileri almalı, hangilerini almamalı... Kabadayı parti başkanının “yalnız gel” çağrısına kabadayı bakan icabet edecek mi?

Abi sen yürümeye devam et.

Kusura bakma bizim çok daha derin konularımız var.