CHP’den istifa eden İnce eleştirilerinde haklı mı? Başarı şansı var mı? Atatürkçüleri temsil ediyor mu? Arkasında kim var?
Eleştirilerinde büyük ölçüde haklı olsa bile, başarı şansı yok, bence. CHP seçmeni, AKP veya MHP seçmenine benzemez; sadece bugün değil, geçmişte söylenenlere ve yapılanlara da bakar ve ‘güvenilmez’ bulursa, siler, atar. Güvenip, oy verdikleri cumhurbaşkanı adayını seçim gecesi sabaha kadar boş yere beklemelerini hiç unutmayacaklar. “Kılıçdaroğlu’nun karşısında asla aday olmam. Ben vefalı bir insanımdır” demiş olmasına karşın, Kılıçdaroğlu’nun karşısına dikilip, CHP’ye cefa çektirmesini de hoş görmeyecektir. İnce’nin yaptığı eleştirilerden Mehmet Bekaroğlu ile ilgili bölümü irdeleyelim.
ATATÜRK’E KAFİR DEDİ Mİ?
İnce, Bekaroğlu’nu kastederek, “Atatürk’e ‘kefere’ (kafir) diyenleri yönetici yapanlarla yolunu ayırdığını” söyledi. Aynı İnce geçmişte, CNN Türk'teki ‘Ne Oluyor?’ programında Şirin Payzın'a “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mehmet Bekaroğlu'nu önerdim” demişti, oysa. Fazilet Partisi’nde milletvekilliği, Saadet Partisi’nde ve Numan Kurtulmuş’un HAS Partisi'nde genel başkan yardımcılıkları yapmış olan Bekaroğlu, 2014’te Kılıçdaroğlu’nun davetiyle katıldığı CHP’de, o yıldan bu yana Genel Başkan Yardımcısı. İnce’ye yanıtında, Atatürk'e ‘kefere’ demediğini, bunun bir ‘yalan’ olduğunu söyleyen Bekaroğlu’nun doçentken yazdığı, ‘Gelecek’ dergisi 1993/Bahar sayısı 12'nci sayfasındaki ‘Su Üzerinde Yürümek’ başlıklı yazısı şöyle başlıyor: “Bir zamanlar şanlı ecdat vardı; dört kıtada at koşturan, sonra Ayasofya, Yunan'ı telin mitingleri ve Büyük Doğu. Bir de kefere Kemal! ‘Ceddin Baba Neslin Dede’ derdik toplu sabah nazamlarından (yazım hatası dergiye ait) sonra.” Yazıya bütünüyle baktığımda, kendinin de içinde bulunduğu ‘İslami Gençlik’ için özeleştiri niteliğinde olduğunu ve geçmişte “Atatürk’e ‘kefere’ dediklerini” ifade ettiğini söyleyebilirim.
Prof. Dr. Kemal Gürüz anılarını yazdığı kitabında, Bekaroğlu’nun Türk Cumhuriyeti’ni tahkir edip, Humeyni’yi övdüğünü belirttiği bu yazısı nedeniyle, YÖK Başkanı olarak, 20.03.1996 tarihinde Trabzon Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu yazmış.
Sonuçta, bu şikayetinde haklı olsa da geçmişte cumhurbaşkanlığına aday göstermesi nedeniyle, Bekaroğlu’nu eleştirebilecek son kişinin İnce olduğunu düşünüyorum.
ATATÜRKÇÜLERİ TEMSİL EDİYOR MU?
Beş ay önce yazdığım ‘Hangisi Atatürkçü? Kaftancıoğlu mu, İnce mi?’ başlıklı yazımı, AKP’nin sonunu başlatan İstanbul hezimetinin mimarlarından Kaftancıoğlu’nun “Atatürk hayatta olsaydı önce sizleri ve klavye Atatürkçülerini sopayla kovalardı” sözleriyle noktalamıştım. İnce’nin uzaktan veya yakından Atatürkçülükle ilgisi olmadığını, bizleri temsil edemeyeceğini söyleyebilirim. İnce olsa olsa, kifayetsiz bir muhteris olabilir (bakınız Dunning Kruger Sendromu).
İnce’nin istifasının ardından Erdoğan “… şu veya bu nedenle uzaklaşmış, ayrılmış olan arkadaşlarımızı tekrar saflarımıza kazandıralım” dedi. İnce’nin çabalarının boşa çıkması için Kılıçdaroğlu da aynısını yapmalı, CHP’den küstürülen Atatürkçüleri geri çağırmalı. Öncelikle de geçmişte husumet yaşadığı ‘gerçek Atatürkçü’ Onur Öymen’i partiye davet edebilmeli. Kılıçdaroğlu grup başkan vekili iken, genel başkan yardımcısı olan Öymen’in dış politika alanında CHP’ye çok büyük katkısı olacağı kanısındayım.
İnce’nin arkasında AKP’nin olmadığı kesin. Cumhurbaşkanlığı seçimi gecesi ekrana çıkmamasına yol açan güç hangisiyse, CHP’den istifa ettiren de o olabilir… Bir yandan Sarıgül’den boşalan yer dolduruluyor, diğer yandan CHP’nin olası cumhurbaşkanı adayının önü kesilmeye mi çalışılıyor yoksa? O aday kim mi? Mansur Yavaş… En az yüzde 60 oyla cumhurbaşkanı olacak, ucube başkanlık sistemini kaldırarak, İmamoğlu’na başbakanlık yolunu açacak…