O Kahramanın tam adı bu; Mustafa Kemal ATATÜRK
Başında bir de ünvanı var; Gazi...
Yazılarınızda, konuşmalarınızda bu ad ve ünvanı ayrı ayrı kullanabilirsiniz.
Ancak bu ad ve ünvanı kullanırken bir tanesini özellikle kullanmazsanız, kullanmaktan kaçınırsanız burada bir sıkıntınız var demektir.
İstanbul İl Başkanı hanımefendi, Taksim toplantısında yaklaşık bir buçuk saat konuşuyor. Tam üç kez 'Mustafa Kemal' diyor. Atatürk yok! Niye?
Soruyorlar: ''Kişilerin isimlerinden söz ederken, belirli alışkanlıklarla bunların özel atıflarla kategorize edilmesine karşıyım. Yıllardır kullandığım gibi bu şekilde ifade etmek, kendimi ait hissettiğim bir ifade olduğu için tercih ediyorum'' diyor.
Olmadı sayın başkan, yağma yok. O zaman size sorarlar; Ne demek yalnızca 'Mustafa Kemal'i kullanmak? Bu durumda kategorize etmiş olmuyor musunuz? Ne demek 'kendimi ait hissettiğim ifade'? Atatürk adında kendiniz ait hissetmiyor musunuz?
Atatürk'te kendinizi ait hissetmediğiniz ne var? Cumhuriyet mi, devrimler mi, uzun süren tek partili sistem mi? Çankaya toplantıları mı, emperyalist ülkelerin pompaladığı, kışkırttığı isyan hareketlerinin bastırılması mı? Nedir sizi ait hissettirmeyen?
İl Başkanı hanımefendi özelikle İstanbul'daki yerel seçimde başarıları yadsınamayacak bir siyasi kişilik. Delegelere hakimiyeti ve parti içindeki gücü de herkes tarafından biliniyor. Birçok siyasetçinin aksine populist politikalardan uzak, samimi konuşmaları ile dikkati çeken, çoğu kez dobra-dobra konuşan, pek fazla alışık olmadığımız yapıda bir siyasetçi...
Şimdi çıkıp ''Atatürk'' adına hangi nedenlerle kendini ait hissetmediğini söylemesi gerekiyor. Biliyoruz ki özellikle devrimlere karşı olan siyasal islamcılar ve Ata'yı 'Burjuva milliyetçisi' olarak gören bazı solcu gruplar ''Atatürk'' adından rahatsızlar.
Şunu iyi bilmek lazım; Partideki 1357 delegenin büyük bir çoğunluğunu kontrol edebilirsiniz. Ama tabandaki 15 milyona yakın seçmenin hassasiyetine özen göstermezseniz, partinizle birlikte büyük zarar görürsünüz.
Yapılan konuşmalar, polemikler yalnızca ve yalnızca aşağılık trol gruplarına, pelikancılara, yandaş medyaya büyük bir alan sağlamıştır.
Bakın Ata'yı tüm insanlığın ortak paydası olarak gören, 1981'i 'Atatürk Yılı' olarak kabul eden ve Ata'nın Yüzüncü yaşını kutlayan UNESCO ortak bildiride neler kaydetmiş; ''Atatürk, uluslararası anlayış, iş birliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, ırk, din, dil ayrımı göstermemiş eşi olmayan devlet adamı...'' Bütün bu erdemlerde insanın kendini ait hissetmemesi için ne olabilir acaba?