Nerede bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur.
(Neşet Ertaş)
"Yalan Dünya", "Tatlı Dillim", "Zahidem", "Kendim Ettim Kendim Buldum", "Yazımı Kışa Çevirdin", "Evvelim Sen Oldun", "Mühür Gözlüm","Gönül Dağı" "Köprüden Geçti Gelin", "Ayaş Yollarında"
En bilinen türküleriydi... Bu toprakların sesiydi! Sesi ve sazı ile babası Muharrem Ertaş'ın yolunu sürdürendi Neşet Ertaş!..
Küçük yaşlarda keman ve saz çalmasını öğrendi. Sanatçı, hayatını uzun bir şiirle anlatır. Bu şiirden dizeler:
Bin dokuz yüz otuz sekiz cihana
Kırtıllar köyünde geldin dediler
Babama Muharrem anama Döne
Dediysen Ata’yı bildin dediler
Dizinde sızıydı anamın derdi
Tokacı saz yaptı elime verdi
Yeni bitirmiştim üç ile dördü
Baban gibi sazcı oldun dediler."
Ankara'da TRT Radyoevi'ne girdi. Güçlü derlemeleri olan ozanın kendisine ait çok sayıda güfte ve besteleri vardı. Usta; "aynı ruhun insanıyız" diye söz ettiği babası ile, adeta Anadolu'daki en olgun seviyesine erişen Türkmen/Abdal müzik birikiminin yeni bir yorumcusuydu.
Çağın Dadaloğlu'su, Pir Sultan'ı, Köroğlu'suydu!
Yoğun yöresel özellikleri ve baskın mahallilik unsurları ile donanmış bu müziği yöresinin dışına çıkarmış, ülke genelinde ve hatta yurt dışında bilinmesini ve tanınmasını sağlamıştır...
O müzik otoritelerine göre;
“Türkülerimizi, bizim sazımızla ve bizden bir sesle en etkileyici biçimde söylemenin sırrını bulan sanatçıdır!"
***
"Garip” mahlasını nasıl aldı? Murat Meriç'ten alıntılayalım; "Türkülerini, Ankara’da yazmaya başlamış, Neşet Ertaş. O dönem onu ziyarete gelen babasına akıl danışmış, 'Adımı söylemiyorum, ne diyeyim, nasıl imza atayım?' diye sormuş, babasından gelen cevabı işaret kabul etmiş: 'Bize garipler derler.' Garip mahlasını alma hikâyesi böyle. Ankara da, onu büyüten şehir."
***
Zeki Müren’den Emel Sayın’a, Barış Manço’dan Cem Karaca’ya, Selda Bağcan’dan Neşe Karaböcek’e pek çok ünlü isim, repertuvarına en az bir Neşet Ertaş türküsü almıştır. Adının ‘70’li yıllarda çok popüler olmasının sebeplerinden biri de budur.
"Koca Çınar" Yaşar Kemal takmıştır ona "Bozkırın Tezenesi"ni!..
Kendisine verilmek istenen "Devlet Sanatçısı" unvanını "Ben Halkın Sanatçısı'yım" diyerek reddedendir de...
Aşık Mahsuni de şunları söyler ozan için; "Neşet Baba; mekânın cennet olsun. Anadolu müzik geleneğinin en sağlam mızrabı, en içli seslerinden birisin. Sen sevdayı en güzel, en masum, en samimi anlatansın. Sen cansın can... Devrin daim olsun!.."
***
Bugün 9. ölüm yıldönümü Ustanın!
En sevdiğim sözlerinden birini yazıma eklemek isterim, sizlerin de beğendiğiniz; "Şahsınıza karşı haddi aşan, hududu geçen, küstahlaşanları, altın olsa kesenizde, bal olsa kâsenizde tutmayın!"
Elini kalbine götürürdü konserlerinde Neşet Ertaş ve şöyle derdi sevenlerine de; “Burası var ya, taşa toprağa gerek kalmadan insanın gömüldüğü tek yer.”
Sen de bizim yüreğimin sıcaklığındasın Büyük Usta!
Ruhun şad olsun.
Bıraktığın izlere, renklere saygıyla. Rahmetle.
(Karabağlar Belediyesi bugün saat 18.00'de Faruk Akar Karasu Caddesi'ndeki sanatçının büstü önünde bir anma etkinliği düzenlenleyecek.)