Bir zamanlar Türkiye’de uçak üretip, yurt dışına satan fabrikalar olduğunu; 1932’de Atatürk’ün İran Şahı’na Kayseri’de üretilen bir Fledgling uçağı hediye ettiğini biliyor muydunuz?
1926’da Kayseri’de kurulan uçak fabrikasında yaklaşık 200 uçak üretilmiş. 1939’da açılan Etimesgut Uçak Fabrikası’nda da farklı türde çok sayıda uçak ve planör imal edilmiş, birçok yeni proje geliştirilmiş. Bu projelerden biri olan, 1948’de Y. Müh. Yavuz Kansu tarafından tasarlanan THK-13 Uçan Kanat Planörü’nün, ABD’nin satmadığı, radara yakalanmayan ünlü B-2 Spirit savaş uçağının prototipi olduğunu söylesem inanır mısınız?
Nasıl oldu da başka ülkelere uçak satıp, komşu ülke liderlerine hediye ederken, parasını verdiği halde uçak satın alamayan ve küçük ülkelerden uçak hediye alır bir ülke haline geldik? Bu soruyu yanıtlamadan önce İzmir’deki yangınları inceleyelim.
İzmir CHP Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır Diyor ki:
Milletvekili Sındır’ın paylaştığı bilgilerin özeti şöyle: Sabotaj olasılığını düşündüren bulgu ve görüşler var. Etkilenen alan AKP’nin söylediği gibi 500 hektar değil, en az 5000 hektar civarında. Yöreyi bilen köylülerin yardım taleplerinin geri çevrilmesi, söndürme çalışmalarındaki koordinasyon eksikliği, uçak yerine helikopter kullanılması, yanan alanın çok fazla artmasına neden olmuş. Sındır, yanan Efemçukuru gibi bölgelerde, altın ve benzeri maden etkinliklerinin önlenmesi gerektiğine de dikkat çekiyor ve sorumluları istifaya davet ediyor.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Diyor ki:
Tüm çalışmaları yerinde takip eden, bağlı belediyelerin arozöz ve personel gibi her türlü imkanlarını seferber eden İzmir’in başarılı Belediye Başkanı Soyer, yanan alanların 1 metrekaresinin bile imara açılmayacağını söyledi ve İzmirlilere “Ormanlarımızın yaralarını yangın yerinde saracağız. Gel, gör, koru” sözleriyle, 30 Ağustos'ta yanan alanlarda buluşma çağrısı yaptı.
İlişki içinde bulunduğum birçok farklı grup, bu çağrı sonrasında örgütlenip projeler oluşturmaya başladı. İzmir farkı bir kez daha kendini gösterecek ve Tunç Başkan’ın önderliğinde kendi yarasını kendi saracak.
Asıl Sorun: “Emperyalizm”
Emperyalizm ve onun bitmek tükenmek bilmeyen kirli emelleri nedeniyle yanıyor ormanlarımız. Aynı nedenle, emperyal altın madencileri tarafından kesiliyor, binlerce ağaç. Belki de yakılıyor…
AKP ve Erdoğan’ın iktidara gelişi, FETÖ’nün kurulup, AKP’nin yanına monte edilişi, Ergenekon ve benzeri komplolarla Atatürkçü ve vatansever kadroların, ordumuzun, eğitim, hukuk ve yönetim sistemlerimizin talan edilişi, 15 Temmuz Darbe Girişimi ve sonrasında ‘Tek adam rejimi’nin kurulması… Hepsi emperyal planların ürünü.
Daha eskilere gidip, Marshall Yardımı sonrası Köy Enstitülerinin ve uçak fabrikalarımızın kapatılışını anımsayalım ve Atatürk’e kulak verelim: “…Bütün uçaklarımızın ve motorlarının memleketimizde yapılması ve savaş sanayimizin de bu esasa göre geliştirilmesi gereklidir.” (1 Kasım 1937, TBMM açılışı)
Çözüm: Atatürk
Sorunu doğru anlayınca çözüm de ortaya çıkıyor: Atatürk.
MHP ve AKP içindekiler dahil, tüm vatanseverlerin, farklılıkları ve ayrıntıları bir kenara koyarak Atatürkçülük ve onun ilk koşulu antiemperyalizm çatısı altında birleşmeleri gerek.
“Umutsuzum” diyenlere bir soru: “Atatürk hangi konuda yanıldı?”
Şu sözler ona ait çünkü: “Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak; yerlerini uluslararasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı egemen olacaktır.”