İzmir tarih boyunca önemli bir liman kenti olarak varolagelmiştir. Roma Dönemi’nde en parlak süreçlerinden birini yaşayan kent, Osmanlı Dönemi’nde de farklı bir açıdan parlak bir dönem geçirmiştir. Bu parlak dönem son zamanlarda Batı’da önemli araştırmalara konu oluyor. Aslına bakılacak olursa içeride yapılan çalışmalar ile dışarıda yapılan çalışmalar arasındaki farklar dikkat çekici boyuta ulaşmış durumdadır.

İçeride yapılan çalışmalar daha çok yerel kaynaklara dayanarak ve daha çok kente dair bilgi üretim sürecine tekabül etmektedir. Halbuki Osmanlı Dönemi’nde kente dair yazılı ve görsel bilginin üretildiği yer Batı’dır!  Dışarıda yapılan çalışmalar ise daha çok zihniyete, toplumsal yaşama, iktisadi süreçlere tekabül etmektedir. Elbette birincisi var olan bilgileri derleyip toparlayıp ortaya koymak gibi bir izlek izlerken ikincisi süreçleri daha belirli zaman dilimleri içinde tanımlamayı ve kavramsallaştırmayı öne almaktadır. Bu kadar zengin birikime sahip olan kent araştırma bağlamında bir laboratuar işlevi görmeye devam etmektedir…

f

Ottoman Izmir: The Rise of a Cosmopolitan Port, 1840–1880

Osmanlı İzmir'i: Kozmopolit Bir Limanın Yükselişi, 1840-1880

Bu bağlamda önemli bir çalışma da Sibel Zandi-Sayek tarafından yapılan ve Minnesota Üniversitesi Yayınları arasından 2012 yılında çıkan “Ottoman Izmir: The Rise of a Cosmopolitan Port, 1840–1880” (Osmanlı İzmir'i: Kozmopolit Bir Limanın Yükselişi, 1840-1880) başlıklı kitaptır. Bol görsel ve haritalar içeren kitap 273 sayfadır.

Sibel Zandi-Sayek

Hâlihazırda “College of William and Mary”de (ABD) mimarlık tarihi doçenti olarak görev yapan Zandi-Sayek, Pennsylvania Üniversitesi'nde mimarlık ve şehircilik eğitimi almış, Kaliforniya'da Berkeley Üniversitesi'nde mimarlık tarihi üzerine doktora yapmıştır.

Zandi-Sayek, anılan kitabın dışında yine İzmir’i konu edinen iki makalenin de yazarıdır: "Struggles over the Shore: Building the Quay of Izmir, 1867-1875" (Kıyıda Mücadele: İzmir Rıhtımı İnşası, 1867-1875), City and Society: An annual Review of the American Anthropological Association, c. XII, no.1, Spring 2000, s. 55-78 ve "Orchestrating Difference, Performing İdentity in 19th Century Izmir", (19. yüzyıl İzmir'inde Farkı Yönetmek, Kimliği Gerçekleştirmek) Hybrid Urbanism: On the Identity Discourse and the Built Environment, ed. Nezar AlSayyad, Wesport, Praeger, 2001, s.42-66.

İçindekiler

Yazarın notu

Giriş - Değişen Bir Dünya

1. Vatandaşlık-Mülkiyet, Vergilendirme ve Egemenliğin Tanımlanması

2. Sokakların Düzenlenmesi-Kamusal Alan ve Kentsel Yönetişim

3. Sahil-Kamu İşleri ve Kamu Yararını Şekillendirmek

4. Topluluk Ritüellerini ve Kimliğini Gerçekleştirme

Epilog-İzmir'den Görünüm

Teşekkür

Notlar

Bibliyografya

Dizin

Yazarın Notundan

Yazar kitabın başına düştüğü notta çalışmasıyla ilgili ön bilgi amacıyla kullandığı haritalarla ilgili olarak, güncel haritalardan/planlardan çok dönemin malzemelerini kullandığını açıklıyor. Elbette burada baz aldığı iki plan çalışma dönemi içinde İzmir’de İtalyan mühendis Luigi Storari (1856-57) ve Lübnan kökenli mühendis (sonra hekim) Lamec Saad tarafından 1875 yılında üretilen planlardır. Her iki plan 19. yüzyıl İzmir’ini anlamak için olmazsa olmaz kaynaklardır.

Yazarın bir diğer notu “çok dilli” İzmir’de kullanılan yer isimleriyle ilgilidir: “İzmirlilerin aynı yerlere atfettikleri farklı isimler, İzmir'in akışkan, çok dilli karakterinin bir kanıtıdır. Aynı ismin (örneğin Fassolah, Fassula, Fasulye) veya tamamen farklı kökenden gelen isimlerin (Frank Sokağı ve Sultaniye Sokağı gibi) dilsel varyasyonları 20. yüzyılın başlarına kadar eşzamanlı olarak kullanılmıştır. Şehir, standart bir isimlendirmeden kaçınarak, İzmir, Ismeer, Smyrna, Smirni veya Smyrne olarak çeşitli şekillerde biliniyordu. Bu kitap boyunca sadelik ve tutarlılık sağlamak için, hem şehrin uluslararası dilde bugünkü adını hem de Osmanlı Türkçesi kayıtlarındaki resmi adını kullandım.

Kitap Üzerine Bir Değerlendirme

Atina-Kapodistrias Üniversitesi’nden Olga Katsiardi-Hering de kitabı inceleyen ve düşüncelerini paylaşan bir akademisyen. Değerlendirmesinde bir yandan yazar ile ilgili bilgi verirken diğer yandan kitabın alt başlığında kullanılan kavramın kapsama alanına ilişkin kendi düşüncelerini açıklar: “…Kültürlerarası ilişkiler ve sanat tarihi ile ilgilenen mimarlık, şehir planlama ve şehir çalışmaları uzmanı Sibel Zandi-Sayek, Küçük Asya'nın batı kıyısındaki İzmir (Smyrna) şehri hakkında ilginç bir kitap yazdı. Osmanlı İzmir'i: Kozmopolit Bir Limanın Yükselişi, 1840-1880'de incelenen dönemde, Osmanlı padişahlarının iç siyasetindeki reformlar ve ticari ulaşım yöntemleriyle ilgili uluslararası ilişkilerdeki gelişmeler nedeniyle Smyrna benzeri görülmemiş değişiklikler geçirdi. Sonuç olarak, ‚toplam ticaret hacmi dört katına çıktı, ancak ticaret kalıpları ve tüketim alışkanlıkları, Avrupa merkezli bir küresel ekonomiye, özellikle İngiltere'ye daha fazla dahil olan İmparatorluk sırasında önemli ölçüde değişti’.“

Kitabın alt başlığını oluşturan "Bir Kozmopolit Limanın Yükselişi" kavramsallaştırması üzerinde kendi düşüncelerine yer verir Katsiardi-Hering, “…Bu alt başlık biraz sorunlu olabilir. Kitabı sonuna kadar okuduktan sonra, konuyla ilgili Avrupa ve özellikle Yunan ve Greko-Ermeni literatürü üzerine kendi araştırmamı tamamlamış gibi aynı soruyla baş başa kaldım. O zamanlar Smyrna gerçekten kozmopolit bir şehir miydi, yoksa farklı mahalleler (Mahalle), iki ilçe ile ikiye bölünmüş bir şehir miydi (Harita 2.4)? Gerçek ticari, ekonomik ve kültürel metropol Franco-Mahalle'de gelişti. Sadece bu mahallede, şehrin batılı sakinleri, özellikle gayrimüslimler-Katolikler, Protestanlar, Rum Ortodokslar ve Ermeniler ile gerçekten kozmopolit bir bölümünden söz edilebilir.

Osmanlı İzmiri 1840-1880

Seçilen dönemin 1840-1880 olması birkaç açıdan önemlidir. Öncelikle kentte yaşanan son büyük veba salgını (1831-1838) son bulmuştur. Karantina uygulamasına başlanmıştır. Osmanlı ile İngiltere arasında Baltalimanı Ticaret Anlaşması gerçekleşmiştir. Buhar gücü deniz taşımacılığında kullanılmaya başlamış ve buna bağlı olarak ulaşım hızı ve kapasitesi artmıştır. Anılan dönem yerel yönetim reformlarının yapıldığı ve buna bağlı olarak belediye teşkilatının kurulduğu dönemdir. Dolayısıyla yazarın yönetişim bölümü çok milletli yapının yerel yönetimdeki rolü üzerinde durulmuştur. Tüm bu etmenler birleşerek kent 20. yüzyıl başında dünyanın 51. büyük limanı haline gelmiştir.

Sonsöz Yerine

Katsiardi-Hering’in “Kozmopolit” kavramına ilişkin karşı çıkışı benim de uzun zamandır üzerinde ısrarla durduğum bağlamda haklıdır. Ancak onun bu kavram içine Ermenileri ve Rum Ortodoksları katması katılamayacağım bir düşüncedir. Batı Avrupalı Katoliklerle Rum Ortodokslar arasında evlilik yoluyla geçişkenlikler olmuştur. Ancak İzmirli Rumları toptan kozmopolit olarak nitelemek mesnetsizdir. Kavramın ortaya çıkış sürecine de uygun değildir. Bu kavram üzerinde uzun uzadıya durmak ve kente dair birtakım kavramları yerli yerine oturtmak elzemdir! Belki ilerideki yazılarda…