Geçen haftaki yazının sonunda İngiliz Elçilik Papazı James Dallaway’in kitabının İzmir ile ilgili bölümünde adını andığı Rahip Barlaam’da kalmıştık. İtalya’da Rönesans’a erken dönemde etki eden hatta hümanizmin kurucusu olduğu dahi ileri sürülen bir isim olarak öne çıkan Barlaam’ın üzerinde biraz durmakta yarar var. Öncelikle şu notu düşmek gerekiyor. Yazı oldukça tartışma yarattı. Tartışmaya katılanlar arasında Bilgi’yi inançla karıştıranların inandıkları dogmadan başka bir şeyle ilgilenmedikleri için önlerine hazır konmuş bilgiyi dahi kolaylıkla reddedebildiğini gördük. İlgilendikleri ancak yeteri kadar bilgi sahibi olmadıkları konuda fikir beyan etmeye kalkınca kolayca açığa düşmeleri de kaçınılmaz oluyor. Hâlbuki bilseler ki kibir, Bilgi’nin zehridir..!
Rahip Barlaam
Kalabriyalı Barlaam (1290 Kalabriya-1348 Avignon) olarak anılan Rahip Barlaam, İtalyan çizmesinin en ucundaki Kalabriya bölgesindeki Seminara’da dünyaya geldiği için Kalabriyalı olarak anılan asıl adı Bernardo Massari olan Barlam, Rum Ortodoks çevrede yetişmiş, Latince ve Grekçe eğitimi almıştır. Özellikle Platon ve Aristoteles olmak üzere antik felsefe ve başta Aquinalı Thomas olmak üzere Skolastik Akımlar üzerine eğitimini tamamlamıştır. Bunun dışında pek çok teolojik, felsefi ve matematiksel eser ve Nikephoros Gregoras'ın Claudius Ptolemaeus'un (Batlamyus) “Harmonik Mundi” hakkındaki tezlerini çürüttüğü bir müzik teorisi kitabı yayınlamıştır.
Barlaam, 1325-1330 yılları arasında İstanbul’a gelmiş ve burada dönemin ünlü Bizanslı tarihçi ve teologu Nikephoros Gregoras’ı tartışmaya davet etmiş ve kamuya açık bir şekilde felsefe ve astronomi üzerine yapılan tartışmada ona üstünlük sağlamıştır. Bunun üzerine İmparator III. Andronikos’un himayesini kazanmıştır. İmparator Barlaam’ı elçi olarak 1334’te Papa XXII. Yuhanna’ya ve 1339’da da XII. Benedict’e göndermiş. Elçilik misyonu büyük ölçüde Doğu ve Batı kiliselerini birleştirmek ve büyümekte olan Türk tehdidine ortak karşı koymaktı.
Dallaway’in sözünü ettiği ve 1337 yılını verdiği Homeros’un İliada’sının Papa’ya götürüldüğü tarih bu ikinci misyon sırasında yani 1339 yılında olsa gerek. Yine Dallaway’in aktardığına göre Homeros’un eseri Elçi Barlaam aracılığıyla Papa XII. Benedict’e İstanbul Patriği tarafından gönderilmiştir. Anılan dönemdeki İstanbul Patriği Yannis Kalekas ile Barlaam’ın arasının teolojik ve siyasi olarak gayet iyi olduğunu da biliyoruz.
Gregorios Palamas ve Hesyatizm
Athos Dağı’ndaki Aynaroz manastırları keşişlerinden Gregorios Palamas tarafından temsil edilen Ortodoks Teolojisi’nin bir yorumu olan Hesyatizm’e (veya Palamas’ın adından dolayı Palamizm) muhalefet eden Barlaam, bu teolojik tartışmayı kaybederek İmparator’un gözünden düşer. İstanbul’u terk ederek Avrupa’ya döner ve Avignon’da Ortodoks inancından ayrılarak Katolik inancına girer. Önce Napoli’de kütüphaneci olarak görev yapar. 1342’de Avignon’da papa tarafından doğduğu bölge olan Kalabriya’da Gerace Piskoposu olarak atanır. 1346/47’de Papa tarafından bu defa İstanbul’a kiliselerin birleşmesi misyonuyla görevlendirilir. Ancak bu girişim de başarılı olmaz. Temmuz 1348’de Avignon’da –muhtemelen vebadan- vefat eder.
Rahip Barlaam ve İtalyan Hümanistleri
Bir kısım otoriteler tarafından Rönesans Hümanizması’nın kurucusu olarak kabul edilen Barlaam, İlahi Komedya’nın yazarı Dante Alighiari’den (1265-1321) 25 yaş küçük olmasına rağmen ona Grekçe dersleri vermiştir. Ünlü İtalyan hümanist ve şairler olan Francesco Petrarca (1304-1374) ve Paola da Perugia (Perugia ?-Napoli 1348) ile dostluk kurmuş ve onlara dersler vermiştir.
Petrarca Homeros’un Eserleri ile Tanışıyor
Francesco Petrarca’nın Avignon’da Papalık’ta bulunan Nikolaos Sigeros adlı Bizanslı yüksek düzey diplomata bir teşekkür mektubu söz konusudur. Teşekkürün amacı adı geçen diplomata kendisine gönderdiği Homeros kitapları içindir. Petrarca bir yandan teşekkür ederken diğer yandan Grekçe bilmediğinden ve hatta Grekçe öğretmeni Barlaam’ın vefat ettiğinden yakınır. (Kaynak: Peter Roland Schwertsik: In: Die Erschafung des heidnischen Götterhimmels durch Boccaccio, 2014).
Rahip Barlaam ve Öğrencisi Leonzio Pilato
Barlaam doğduğu topraklara piskopos olarak atanınca (1342) yanında çok değer verdiği öğrencisi Leonzio Pilato da vardır. Öğrencisine Grekçe, edebiyat ve seyahat konularında dersler verir. Hocasından devraldığı misyonu devam ettirir. Hemşerimiz Homeros’un ve diğer klasik Yunan eserlerinin Latince’ye çevrilmesinde öncü rol oynar ve dönemin ünlü hümanistlerinden Roberto d'Angiòs tarafından ağırlandığı gibi Petrarca ve Boccaccio gibi İtalyan hümanizmasının dev isimleriyle birlikte çalışma fırsatı bulur.
Leonzio Pilato
Leonzio Pilato (14. yüzyıl başlarında Seminara’da doğduğu kabul edilir – Adriyatik Denizi, 1364); 1358 yılında Padova’da Petrarca ile tanışana kadar hakkında pek bilgi yoktur. Bu tanışıklık sırasında Petrarca da (daha önce belirtildiği üzere kendisine Homeros kitabı hediye edilmiştir ancak hocası Barlaam -muhtemelen vebadan- öldüğü için Grekçe öğrenememiştir.) Hemşerimiz Homeros’un İliada’sının –okuyabilmek için- Grekçe’den Latince’ye çevrilmesi için uğraşmaktadır.
Pilato İtalyan mı, Yunanlı mı?
Kendisini genellikle Teselyalı olarak tanıtan Pilato’nun 1350 yılında Klasik Yunancasını daha mükemmel hale getirmek için Girit’e gittiğini biliyoruz. Petrarca, Boccaccio’ya yazdığı bir mektupta onun Teselyalılığı konusuna değinir ve şu ifadelere yer verir: “Il nostro Leonzio è davvero Calabrese, ma egli stesso vuol definirsi Tessalo, come se fosse più nobile esser greco che italiano.” (Bizim Leonzio gerçek bir Kalabriyalıdır. Fakat o kendisini Teselyalı olarak anıyor. Böylelikle İtalyan olmak yerine asil bir Yunan olacağını düşünüyor.)
Petrarca, Boccaccio ve Pilato
1358 kışında Pilato, Padova’ya gider ve burada bir hukukçu kendisini Homeros’un eserlerini Grekçe’den Latince’ye çevirecek birini arayan Petrarca ile tanıştırır. Pilato burada İliada’nın ilk beş kitabını çevirir. Ancak hocası Barlaam’ın mezarını ziyaret etmek amacıyla işi yarım bırakır ve Avignon’a gider.
1359’da Venedik’e gelen Pilato, bir süre sonra Avignon’a gitmek isteyince Petrarca tarafından gönderilen Giovanni Boccaccio (16 Haziran 1313 - 21 Aralık 1375) yanına gelir ve kendisini İtalya’da kalarak İliada ve Odysseia çevirilerine devam etmesi konusunda ikna etmeye çalışır. Pilato’ya Floransa’da Grekçe kürsüsü ve maaş sözü vererek ikna eder. 1360-62 yılları arasında burada Euripides, Aristo ve Homeros çevirilerine devam eder. Anılan tarihte çalışmaları bırakarak önce Venedik’e sonra da İstanbul’a gider. İstanbul’dan deniz yoluyla Venedik’e dönerken körfez içinde gemisi arızalanır ve batar. Pilato’nun yaşamı ve çevirileri böylece son bulur (1364).
Böylece 1320’li yılların ortasında Barlaam’ın İstanbul’a gitmesiyle başlayan Avrupa’nın Hemşerimiz Homeros’un eserleriyle tanışması süreci öğrencisi Pilato tarafından eserlerin ilk defa Latinceye çevrilmesiyle devam eder. Süreç Boccaccio ve Petrarca gibi büyük ozanların Homeros ve eserleriyle tanışmasıyla zirvesine çıkar.
Artık Dallaway’in saptamasına hep beraber katılabiliriz: “İstanbul Patriği'nin 1337(/9) yılında Güney İtalyalı Rahip Baarlam aracılığıyla XII. Benedikt'e İliada'yı göndermesine kadar Homeros, Alp Dağları'nın ötesinde bilinmiyordu. Bu kitap, İtalya'da edebiyatın yeniden doğması için bir kıvılcım olmuştur.
…
Böylece bu büyük ozan, bir gece ansızın gotik barbarlığı sarsarak, onun, kendisine gelmesini sağlamış ve atalarımız tekrar bilginin ve estetiğin yolunu bulmuşlardır.”