Şimdi öyle oturup kalemi ele alıp uzun uzun mektup yazan var mı sahi? Bizler ki eskidik; ama gene de kaleme kâğıda salıp yazdığımız o aşklı, heyecanlı, coşkulu mektuplarımızı unutmadık. Zarfı, postacıyı, pulu, beklemeyi de…
Mektuplar yerine ulaşana dek uzunca sürelerin geçmesi gerekirdi. Sonra yanıtın gelmesini beklerken yaşanan heyecanı… Hele sevgiliye yazılan mektuplar… Ah onlar ah! Aşk sözcüklerle donanırdı.
Daha önce de yazmışımdır; gençlik yıllarımızda telefonlarla görüşmek ne uzun zaman alırdı. Ne yapılsın; kaleme kâğıda kuvvet…
Şimdi öyle mi? Telefonlar, bilgisayarlar, tabletler kalem yerine tuşlar aracılığıyla yazıyı, sesi anında ulaştırıyorlar size.
***
Atila Erde mektup yazmayı seven şairlerdendir. “Şiir Kokulu Mavi Mektuplar”ı 2006’da yayımlamıştı. Bu kez “Özge Mektuplar”la buluşturdu okurlarını. (*)
Mektuplar özge olur da önsözünü yazanın şair Özge Sönmez olması ayrı bir güzellik olmaz mı?
Özge Sönmez mektuplar üzerine özlü şeyler söylüyor: “Mektup ilk bakışta bir iletişim aracı olarak kabul edilse de aslında kendine özgü özellikleri çok olan bir anlatım biçimidir. Yazınımızda önemli ve özgün bir yere sahiptir.”
Ülkemizin ve dünyanın ünlü yazarları, şairleri arasındaki mektuplaşmalar birer yazınsal metin özelliği ile okunurlar, sevilirler. Özge Sönmez’in de imlediği gibi “Edebi bir tür olarak mektubun önemli özelliklerinden bazıları içtenlik, yalınlık, canlılık barındırması ve yazıldığı zamana ait toplumsal, kültürel, politik birçok öğeyi bir mozaik gibi birlikte yansıtmasıdır.”
Şiirin, yazının ustalarınca kalem alınmış o mektuplar benim de her zaman ilgimi çekmiştir. Kitaplığımda çok sayıda bu yazınsal metinlerle donanmış mektuplu kitapları özenle korurum. Arada çıkarıp okumaktan büyük tat alırım. Yeniden yaşarım, anarım şairlerimi, yazarlarımı.
***
Atila’nın Özge Mektuplar'ına dönersek, kitabının girişinde Kafka’nın Milena’ya Mektupları’ndan, Ahmed Arif’in “Leylim Ley”inden paylaştığı mektuplar ilgi çekiyor.
Sonrası “İpek Hanım”a yazılmış 16 Atila Er mektubu… 2015 yılından 2020 yılına değin Atila’nın kimi gerçek kimi kurgusal mektupları… İçtenlikli, duygusal, yalın, şiirsel…
Mektuplar arasında gezinirken, Atila Er’in Hakkari‘ye, Güney Afrika’ya yaptığı gezilerin izlenimleriyle de buluşuyoruz. Nasıl da coşkulu biçimde gezisine ortak ediyor bizi.
Sonunda şair yanı ağır basıyor Atila Er’in. Birçok mektubun içinde kendisinden, ünlü şairlerimizden seçtiği özgün şiirler de gözümüzden kaçmıyor.
***
Bugün 8 Haziran. Kuşadası’na çevirdim yönümü. Balıklıova Gerence’de yoğun çalışmalarım olmasa elbette yolum Kuşadası’na düşecekti. KUAKMER (Kuşadası F. Özel Arabul Kültür Merkezi ve Kent Müzesi)’nde Atila Er’in “Şiir ve Mektup” konulu söyleşisini izleyecektim.
Yıllardır Kuşadası’nda süregelen izlenceler… Katılamasam da ilgiyle, beğeniyle izliyorum.
Zerrin Boratav Bağçivan yönlendirmesinde gerçekleşecek etkinliklerde sanata, yazına ilgi duyanların Atila Er’in doğaçlama konuşmasını da ilgiyle beğeniyle izleyeceğinden kuşkum yok.
***
“Aşk! Beyaz bir gül olmalı bencileyin. Karşıdan bakıldığı zaman zarif, temiz, sessiz… Elimizi uzatıp ona dokunduğumuz an hemen savun maya geçen… Hoş geldin ilk diken! Ellerimiz kanasa da içimiz acısı da koklamak isteriz ulaşılmazlık ve cazibe dolu bu çiçeği.”
(*) Özge Mektuplar, Atila Er, Klaros Y. Şubat 2022, 150 sayfa.