Havalar ısındı...
Biraz da iktidarın gitmeyeceğine olan inançla rehavet içindeyiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sürekli torba yasalar halinde hayatımızla ilgili önemli değişiklikler yapılıyor.
Çoğunu bilmiyoruz.
Bildiklerimizi unutuyoruz.

Demokrasi çok seslilik ise, bizde yok. Çünkü tek bir ses çıkıyor, onun ötesindekileri bir ses sanıyoruz ama daha çok böğürtü olarak algılanıyor.
Kaygısızlık diz boyu.
Vurdumduymazlık zirvede.
İşte bu tehlikeli...

Sadece kendi dediğinin doğru olduğunu düşünenlerin en büyük yanılgısı, kısa zamanda yanlışları da doğru olarak kabul etmeleri.
Memleketin her yerinden operasyon haberleri geliyor.
Her gün yeni bir hayretle uyanıyoruz.
Yatacakken bile aklımızda binlerce soru var? Psikolojimizi bozdular...
Ortak akıl, sağduyu, sabır, hoşgörü, güven ve inanç kayboldu.
Onun yerini bizden ve sizden olanlar aldı.
Şiddet körükleniyor...

Böylesine bir ülkede, en acil ihtiyaç demokrasi olması gerekirken, daha çok faşizme, tek adamlığa, baskıya ve zulme doğru gidiyoruz.
Din, dindarların elinde değil. Hoyratça harcanıyor.
Bilmem nerede sakal-ı şerif çalınmış.
Nedir bu?
Hem İslam'a inanıp, hem de onun en çok yasakladığı hırsızlığı nasıl açıklayacağız?
“Çok seviyordum çaldım...”
Memleket “çok sevdiği için” eşini, kız arkadaşını bıçaklayan, tabancayla vuran, öldüren manyaklarla dolu, ama olsun sorun bakın hepsi yine de çok seviyor...

Cinnetten az önceki haldeyiz belli ki.
Öyle bir cinnet hali ki, çöp bidonunda yemek kavgası yapan hayvancıklardan bile daha acımasızız.
En azından fiziken güçsüz olan, kavgayı bir yerde bırakıp, başka çöplüklerde yiyecek aramaya gidiyor. Siz hiç, “Görürsün biraz sonra. Gidip abimi, babamı, amcaoğullarımı, hala çocuklarını alıp da geleyim. Bakalım o zaman böyle yapabilecek misin?” diyen kedi gördünüz mü?
Ya da ilçe başkanından, il başkanından, belediye meclis üyesinden torpil bularak çöplüğün en has bölümünü kendine ayırtan köpek?

İşte tam da bu yüzden, düşünme yeteneği olduğuna inanılan insanoğlu için, birbirini yiyip bitirmemesi için demokrasi var.
Güçsüzün hakkını kollamak için var.
Ama siz kendi iradenizle, daha sonra “kandırıldık” diyerek hakkınızı, hukukunuzu başkalarına gönüllü devrederseniz, demokrasinin de yapabileceği çok şey yok.

Özgürlük yoksa işiniz yoktur, eşiniz yoktur, sevginiz çalınmıştır.
Yaşama hakkınızdan bile vazgeçirebilirler.
O yüzden önce sahip çıkmanız gereken özgürlüğünüzdür. Kendi özgürlüğünüz ise, bir başkasının özgürlüğüne saygı duymaya başladığınızda anlamlaşır.
Böyle çağdaş olunur.
Gerisi sakal-ı şerif çalıp,
Sonra Müslüman olduğuna inanmaktır...