İncecik otlar vardır, toprakları yarar da çıkar yeryüzüne.
Topraktan ve toprağa saldığı köklerden alır, kayaları çatlatan gücünü İstanbul'da doğan İstanbul Hürriyetspor amatör takımıyla futbola başlayan Mehmet Işıkal 1962 yılında altı ay İzmirspor'da forma kuşandıktan sonra askere gider ve vatani görevini bitirince de Feriköy ile anlaşır.
1965 yılında Seyfi Talay'ın önerisiyle İstanbullardan kopup gelen Mehmet Işıkal futbol sanatındaki savunma hünerini, ustalığını Göztepe'de sunmaya başlar.
Göztepe'ye gelmesiyle maç listelerinde Tireli Mehmet Aydın'a 'Büyük Mehmet' İstanbullu
Mehmet Işıkal'a ise 'Küçük Mehmet' diye yazıldığı günlerdir.
Göztepe'nin Koca Kaptan'ı Gürsel Aksel iki Mehmet'i birbirinden ayırmak için ise çok genç yaşta baba olan Mehmet Işıkal'a baba anlamına gelen "papi" lakabını takar.
Göztepe formasını giydiği günden itibaren yaşamı sadece ve hep Göztepe olan "Papi Mehmet" defanstaki görevini en mükemmel şekilde yerine getirmekle yetinmez takım hücuma kalkınca sağ kulvarda ikinci bir kanat adamı olarak defansa katılır,
Çağdaş futbolun yaratıcılarından olur.
Sarı kırmızı formayı kuşandığında Mehmet Işıkal için maçın oynandığı saha, hava koşulları, hiçbir şey fark etmez hünerli ayakları, cesur yüreğiyle güçlenir.
On bir kez A Milli Takımda ay yıldızlı formayı da kuşanan Papi Mehmet futbolun tamamen topa sahip olmak sanatı olduğunu bilir, hiçbir topun geçip gitmesine izin vermez.
İstanbullardan gelip Göztepe'de bir destana adını yazdıranlardan Mehmet Işıkal, sadece futbolcu olarak değil, insan olarak da dostluğunu ve yüreğini paylaşanlardandır.
Şanlı Göztepe’nin Sarı-Kırmızızlı “2 sırt numaralı” formasını 11 yıl aralıksız kuşanandır Papi.
Her zaman saygı duyacağımız, yüreğimizdeki sıcak sevgilerle anacağımız Papi; her yanlışlığa, namussuzluğa isyan ederken, en çok size saygılıydı Göztepeli’ler, futbolseverler…