4 Nisan Salı, Dünya Sokak Hayvanları Günü’ydü. Kimileri sokak hayvanlarının varlığını kutladı, kimileri bu günü umursamadı. Hayvan hakları koruyucuları ise kutlama yapmak yerine sokak hayvanlarının yaşam haklarının korunduğu ve zarar görmediği bir Türkiye için verdiği mücadelesine devam etti.
Sokak Hayvanları Günü’nde hazır seçimler de yakınken siyasilerin hemen hepsi sevgi dolu mesajlar paylaştı. Sahipsiz canlar için elini taşın altına koyan, proje üretenleri bir kenara koyuyorum. Ama sosyal medyada gördüğüm kadarıyla, normalde sokaktaki hayvanlar öldü mü kaldı mı, umurunda olmayanlar da mesaj furyasına katılmış!
Bizler için laf değil icraat önemli.
*
-Sokak hayvanı popülasyonunu kontrol altına almak için yeterli çalışma yapılıyor mu?
-Türkiye çapında eşzamanlı kısırlaştırma gerçekleştirilebildi mi?
-Hayvanlara karşı işlenen suçlar hakkıyla cezalandırılıyor mu?
-5199 sayılı yasada yapılan değişiklikler yeterli oldu mu? Yasa gerçekten hayvanları koruyor mu?
-Nazi kampından beter barınaklar ne alemde? Buraları hayvanlar için örnek birer rehabilitasyon merkezine dönüştü mü?
-Sokağa terkler azaldı mı? Herkes hayvanını çipleyebildi mi?
-Mamadaki KDV oranı düşürüldü mü?
-Evcil hayvan satışı ve üretimi yasaklandı mı?
*
Soruların hepsini kocaman bir HAYIR ile yanıtlamak mümkün.
Maalesef birkaç iyi örnek, binlerce kötünün üzerini örtmüyor. Genel durumu değiştirmiyor, düzeltmiyor. Hayvan haklarına yönelik topyekun bir iyileştirme gerek.
Türkiye’de taş çatlasa 50 tane adam gibi bakımevi varsa, bin tane de rezil halde barınak var.
Çoğu belediye kısırlaştırma yapmak yerine hayvanları ya itlaf ediyor ya da başka ilçelerin sınırlarına atıyor.
Güya hayvana karşı işlenen suçlar TCK kapsamına alındı ama hapis cezası ile sonuçlanan dava sayısı o kadar az ki?
Enflasyon karşısında hayvanseverlerin boynu bükük, cepleri boş. Mama fiyatlarının artış hızına yetişilemiyor.
Özetle; vaziyet hiç de iç açıcı değil!
Hayvanların oy hakkı olmayabilir ama onları temsil eden hayvanseverlerin var.
Siyasiler seçim öncesi bunu unutmasa iyi olur.
----DEÜ’de hayvan deneyi
merkezi protesto edildi -----
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde (DEÜ) dev yatırımla hayata geçirilen Büyük Deney Hayvanları Araştırma Laboratuvarı açılış için gün sayarken hayvanseverlerin bu duruma olan tepkisi dinmiyor.
Dünya Sokak Hayvanları Günü’nde İzmirli STK’lar ve hayvan hakları koruyucuları yağmura, fırtınaya aldırış etmeden deney merkezini protesto etmek için DEÜ Rektörlük binası önündeydi.
“Hayvan deneyi merkezini açtırmayacağız!” sloganı atan hayvanseverler, 28 milyon TL bütçe ayrılan deney merkezinde, 10-25 kilo arasındaki hayvanların deney adı altında türlü işkencelere ve en sonunda ölüme mahkum edileceklerinin altını çizdi. Bir an evvel bu yanlıştan dönülmesini talep eden hayvan hakları savunucuları tüm türler özgür oluncaya kadar mücadelenin süreceğini ifade etti.
Hayvanların yardımıyla afetler engellenebilir mi?
Deprem, tsunami, yanardağ patlaması gibi doğa olayları insan başta olmak üzere tüm canlı hayatını tehdit edebiliyor. Bazı hayvanlarsa, insanların hissetmediği frekansları ve titreşimleri algılayabildikleri süper duyuları sayesinde yaklaşan doğal tehlikeleri erkenden sezebiliyor.
Wired.com’un haberine göre; 2018’de Endonezya’daki yıkıcı tsunaminin çok öncesinde panik halindeki inek ve keçilerin yüksek yerlere doğru koştuğu ve kuş sürülerinin okyanusun kenarındaki ağaçlardan ayrıldığı görüldü. 1975’te Çin'in Haicheng şehrinde meydana gelen depremden önceki günlerde, kediler ve çiftlik hayvanları alışılmadık şekilde davranmaya başladı. Kış uykusundan uyanıp yeraltından çıkan binlerce yılan ise donarak öldü. Yakın zamanda, İtalya'daki San Ruffino Gölü'ndeki tüm kurbağa popülasyonu, üremenin ortasında toplu halde su kenarını terk etti. Tam 5 gün sonra, büyük bir deprem bölgeyi kasıp kavurdu. Türkiye’deki Kahramanmaraş depreminden hemen önce sokağın ortasında nedensiz yere tek başına havlayan ve adeta herkesi uyandırmaya çalışan köpeğin videosu da viral olmuştu.
Peki, teknoloji hayvanların süper duyularınıizleyerek afetlere karşı insanları anlamlı bir süre öncesinde uyarabilir mi?
Sorunun cevabı Icarus projesinden geldi. Proje kapsamında farklı hayvan türlerine ait çok sayıda birey, hız, ivme, aktivite ve konum dahil olmak üzere ayrıntılı bilgileri ileten son teknoloji bir tasma taşıyor. Bu bilgiler, Uluslararası Uzay İstasyonundaki gelişmiş antenler tarafından toplanarak Dünya'ya geri iletiliyor. Icarus’un ana hedefi, koruma çalışmalarına destek vermek. Ancak hayvan davranışları ile ilgili toplanan ayrıntılı bilgiler doğal afetler için de bir erken uyarı sistemi olabilecek.
Proje kapsamında izlenen Etna Dağı eteklerindeki keçilerin yanardağ patlamalarından saatler önce alışılmadık şekilde davrandığı tespit edildi. Hatta keçiler, patlamaları Etna’ya yerleştirilmiş mekanik sensörlerden çok dahaerken algılıyor,verdikleri tepkinin seviyesine göre de patlamanın olası şiddeti öngörülebiliyor. Icarus projesinin kapsamı geliştirildiği takdirde afetlere karşı önceden harekete geçilmesi mümkün olabilir.
Yenilenebilir enerji 2025’te dünyanın en büyük elektrik kaynağı olacak
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) 2023 Elektrik Piyasası Raporu'na göre, 2025’e kadar yeni elektrik talebinin yüzde 90'ı nükleer enerjinin yanı sıra rüzgar ve güneş gibi temiz enerji kaynakları tarafından karşılanacak. Elektrik talebinin giderek artması, yenilenebilir enerji kaynaklarının üç yıl içinde dünyanın en büyük elektrik kaynağı haline gelmesinin temel nedeni olarak gösteriliyor.
Euronews’un haberine göre kömür yılda 10.325 teravat saat (TWh) elektrik sağlıyor ve toplam talebin yüzde 36'sını karşılıyor. Bu da, kömürü dünyanın bir numaralı elektrik kaynağı haline getiriyor. Kömürü yenilenebilir enerji (%29), gaz (%23) ve nükleer (%9) takip ediyor.
Çevre için çok zararlı olan kömürden elektrik üretimininönümüzdeki birkaç yılda düşüşe geçmesi öngörülüyor. Elektrik talebi 2025'e kadar yüzde 9 artacak. 2025 yılına kadar, yenilenebilir enerji kaynakları yılda 10.799 TWh üreterek toplam küresel elektrik talebinin yüzde 35'ini sağlayacak. Kömür ise yüzde 33’e gerileyecek.
Bu durum küresel emisyonlar için temkinli bir iyimserlik olarak değerlendiriliyor. Çünkü yenilenebilir enerjideki artışa rağmen enerji sektörü emisyonları, 13 milyar tondan fazla karbon salımıyla 2022'de rekor seviyeye ulaşmıştı. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'ne göre ise 2030’a kadar emisyonları yüzde 45 oranında azaltmamız gerekiyor. IEA İcra Direktörü Fatih Birol, “Hükümetlerin artık düşük emisyonlu kaynakların daha hızlı büyümesini sağlaması ve emisyonları düşürmesi gerekiyor, böylece dünya iklim hedeflerine ulaşırken güvenli elektrik tedariki sağlayabilir" dedi.
Ahlakın tek garantisi nedir?
“Hayvanların haklardan yoksun olduğu varsayımı ve onlara davranışımızın ahlaki bir anlamı olmadığı yanılsaması, Batı kabalığının ve barbarlığının kesinlikle çirkin bir örneğidir. Evrensel şefkat, ahlakın tek garantisidir.”
-Arthur Schopenhauer, Ahlakın Temeli