Değerli okurlarım. Siyasetimizin gündeminden “Enflasyon rakamları” hiç düşmediği için bol hakaret, bol yolsuzluk, bol küfürlü (!) ve de karşılıklı suçlamalarla adeta kafanız şişiyor! Dolayısı ile “Yetti artık! Getirin şu seçim sandığını da ülkemizin akla- karalarını ayıralım” diye sesler yükselmeye başladı!
Vatandaş neden sesini yükseltmesin ki? Çarşı-pazar eller cepte boşuna volta atarken, bacaklarını nasıl, neyle dinlendirecek diye adama sormazlar mı? Derdime çare dediğimiz hekimler de yurtdışına göçmeye çalışmıyor mu? Üstelik 5 ilaçtan birini raflarına yerleştiremeyen eczacıların derdi de bir başka! Çiftçiler aşırı maliyetler sebebiyle pamuk ekimini azaltınca korkarım, yaramızı pansuman edecek pamuğu bile bulamayabiliriz! İşte karakışa girerken kapımızı çalan sorulardan bazıları bunlar. Sorular o kadar çok ki, cevap veren yok gibi!
* * *
Anladığımız o ki, vatandaş bolluk, bereket, coşkulu günler bekliyor…
Portekiz’ in 1932’den 1968’e kadar başbakanlığını yapan ( Futbol, Fado ve Fatima) ile yönettiği bilinir. Kısacası Futbol coşkusudur bu!
* * *
Günümüzde Süper Lig’de bol gollü maçları görünce hemen Salazar’ın 3 F’sinden futbolumuza yansıyan coşku aklıma geldi. Tesadüf bu ya! Gol averajı ile ilk sıraya yükselen Fenerbahçe’nin teknik patronu da Portekizli değil mi? Beşiktaş, Galatasaray, Başakşehir’de bol gollü maçlarla tribünleri dalgalandırınca hemen Türkiye Futbol Adamları Derneği Başkanı (TÜRFAD) Bahri Vreskala’yı arayıp konuyu enine boyuna masaya yatırdık.
*Süper Lig’de bol gollü maçlar dönem başlamış gibi Burada teknik adamların ve oyuncuların rolü var mı, varsa nedenlerinedir?
-“Biliyorsunuz ben yabancı teknik direktör ve futbolculara karşıyım. O yüzden futbol karşılaşmalarını izlemiyorum sadece haberleri yazılı basından takip ediyorum. Evet dediğiniz gibi karşılaşmalar bol gollü geçiyor. Bana göre sebebi bütün takımlarda yabancı futbolculardan kaynaklanıyor. Ancak dikkat ederseniz, bazı kulüplerde çok zengin kadro, rakiplerinde ise zayıf kadro var, doğal olarak bol gollü geçiyor. Son hafta FB ve BJK rakiplerini 5-2 gibi skorlarla yendiler. Rakiplere bakar mısınız, bu skor normaldir.’’
*Bunda kulüp yöneticilerinin beklentileri nedir?
-“Zaman dediğim gibi kulüp yöneticileri futbolumuzu değil sadece günü kurtarmayı düşünüyorlar. Eğer futbolumuzu düşünselerdi kısa vadeli değil uzun vadeli projeler yaparlardı. A.O. Futbol Kulübü Başkanı Seyit Mehmet Özkan gibi kendi geçlerimize önem ve öncelik verirlerdi. Bana göre futbolumuzu gelişmesini engelleyen yabancı futbolcu ve teknik direktörlere bel bağlamazlardı.”
*Tribünlerin Avrupa özlemi ve tribün desteği var mıdır?
-“Bu sorudan neyi kastettiğinizi tam anlayamadım. Ama elbette her takımın tribün desteğine ihtiyacı vardır. Hatırlarsanız bir zamanlar Milli Futbol Stadımız olan Atatürk Stadı her maçta tıklım tıklım doluyordu. İyi futbol statları doldurur. Ama takımlarda kendi gençlerimiz olursa daha da güzel olacaktır.”
*FB’de Teknik adam Jesus’un, kötü bir dönem geçiren kaleci Altay’ı tribünlere yem etmemesi için takındığı tavır için ne diyorsunuz?
-“FB Teknik Direktörü akıllı bir teknik adam, hisleri ile değil mantığı ile hareket ediyor. Altay’ın başına gelen her futbolcunun başına gelebilir. Herkes her zaman yanlışlıklar yapabilir. Mühim olan bunlardan ders çıkarmaktır. Jesus yapılması gereken en doğru hareketi yaptı ve yapıyor. Takdir etmek lazım. Yetişen birini kazanmak çok zor olduğu kadar kolaydır da. Jesus teknik direktörlüğündeki başarısı kadar psikologlar gibi davranıyor. Davranışı nedeniyle kendisini kutluyorum.’’
*Beşiktaş’ ta tekrar Şenol Güneş dönemi lige heyecan getirir mi,
“Bence Şenol Güneş heyecan getirir, çünkü yabancı değil kendi direktörümüz. Ayrıca Şenol Güneş iyi bir teknik direktör. Hatırlarsanız 2002’de kendi gençlerimizle Şenol Güneş’in teknik direktörlüğünde dünya üçüncüsü olmuştuk. Özellikle ülkemizde doğup büyüyen gençlerimiz ülke ve forma aşkı ile mücadele ediyorlar. Devamlı takip ediliyorlar. Beşiktaş’ın Şenol Güneş ile başarılı olacağına inanıyorum. Hatırlarsanız Beşiktaş’ın kendi evladı olan Sergen Yalçın ile çok başarılı olmuş ve kupalar kazanmıştı.’’
*Galatasaray ve Başakşehir’in lider FB’nin takipçisi oluşu lige ayrı bir renk ve tempo getirdi; sizce bu durum devam edecek mi?
-“Galatasaray’a şimdiden bir şey söylemek erken. Görüleceği üzere bir zamanlar çiçek verdikleri bazı hakemlere şimdi saldırıyorlar. Yetmiyor TFF’ye de saygısızlık yapıyorlar. Biliyorsunuz ideal hakem yoktur. En az hata yapan hakem en iyi hakemdir. Günümüzde bir VAR var. Hiç hata olmaması lazım. Ancak TFF bizde VAR düzenini hala tam anlamıyla kullanamıyor. Halbuki çok basit bir işlemdir. Başakşehire gelince bana göre Emre Belezoğlu çok başarılı Başakşehir’in takibi devam eder diye düşünüyorum.”
*Tabii takımlarımızın Avrupa için verdiği mücadelesi hem ülke puanı hem de kulüp kasası için çok yerinde. Tabii ki bu da liglere ayrı bir renk ve mücadele hırsı katacak, futbolu seyredilir hale getirecek gibi…
“Bence de getirecek ama hep söylediğim gibi bu yanlış sistem devam ettiği sürece burada Türk Futbolu’ndan bahsetmek mümkün değildir. Biliyorsunuz her şey para değildir. Paradan önce ülke ve kulübün ismi gelmesi gerekiyor. Kulüplerimizin kurucu üyeleri hayatta olsalardı bu durumu asla affetmezlerdi. Ülke olarak bizler biraz hissiyiz, milliyetçiliğimiz daha özeldir. Ama ne yazık ki günümüzde her şey paraya dayanıyor.
* İzmir Takımlarının haline bakınca, hep döne döne aynı noktaya geliyoruz.
-“Hatırlarsanız şimdiki Süper Lig bir zamanların Birinci Lig’i idi ve bu ligde beş takım, Altay, Altınordu, Göztepe, Karşıyaka ve İzmirspor İzmir’i temsil ediyorlardı ve de o zamanlar üç büyükler diye adlandırılan FB, GS ve BJK İzmir’den puansız gönderiyorlardı. Hatta o zamanlar kulüplerimizin şimdi sahip oldukları spor tesisleri ve imkanları yoktu. Ama vefalı spor aşkı olan bilinçli Başkan ve yöneticiler vardı. Daha bu sezon öncesi 1914 doğumlu Büyük Altay son Genel Kurulu’nda başkan bulamadı ve taraftarlardan biri Başkanlık görevini üstlendi ve Altay’ı şimdilik kaostan kurtardı. Peki kulüplerde Başkanlık yapmış bazı kişiler ve aileleri nerede? Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir müddet önce Göztepe Kulübümüz Danimarkalı Rasmus Ankersen’e satıldı. Bu durum bana göre daha da acı. İlk futbolun oynandığı yer olan beş milyonluk İzmir’de sahip çıkacak, alıp yaşatacak İzmirli sanayici, işadamı yok mu? Yerel yönetimler sahip çıkamaz mı? Ama ne yazık ki yok.’’
* * *
Sonuç olarak yazımı şöyle noktalamak istiyorum: Hem Süper Lig’de hem de Avrupa Ligi’nde lider olan Fenerbahçe bu unvanlarını korumak istiyor.