Kanal İstanbul konusunda uzmanlar, projenin neredeyse hiçbir avantajı yokken, doğal yapının ve kaynakların bozulması, içme sularının tuzlanması, deprem ve savaşta yaşanacak sorunlar gibi çok sayıda olumsuzluk taşıdığını dile getiriyorlar. İmamoğlu “Ya kanal ya İstanbul” olarak özetledi, bu durumu.
Hal böyleyken, projeye uygun sıfat, ‘çılgın’ mı yoksa ‘aptal’ mı konusunda karar veremedim ve sözlüğe baktım. ‘Çılgın’ın karşılığı olarak ‘deli, çok büyük, olağanüstü’; ‘aptal’ içinse ‘zekâ yoksunu, ahmak’ yazıyor. Karar sizin…
Erdoğan, projeyi uygulama konusunda kararlı görünüyor; tıpkı İstanbul seçimleri tekrarlanırken olduğu gibi. Seçim tekrarı, Erdoğan ve AKP’nin kalan ömrünün yarısını bir günde aldı, götürdü. Kanal İstanbul’da ısrarcı olunursa, aynı durum tekrarlanacaktır. İmamoğlu İstanbul’da halkoylaması isteyecek, Erdoğan bunu kabul etse de etmese de çöküş hızlanacaktır.
‘Yılgın’ için de baktım, TDK Sözlüğüne; ‘morali bozulmuş, çökmüş’ yazıyor.
Sonuçta ‘Proje Çılgın, Erdoğan Yılgın’ denebilir.
Davut Oğulları’nın Yöntemi
İlk doğum gerçekleşti ve nur topu gibi bir ‘Gelecek Parti’miz var artık. Gelecek Partisi’nin geleceğini pek parlak görmesem de Erdoğan’ın geleceği açısından çok tehlikeliler. Davutoğlu, Davut Oğulları’nın mücadele yöntemini kullanıyor, çünkü. İki örnekle anlatayım…
Dört ay önce, Erdoğan, parti kurma çalışmaları yapanları “AKP’den ayrılanların esamesi okunmayacak” gibi yumuşak sözlerle tehdit ettiğinde, Davutoğlu’nun yanıtı çok sert olmuştu: “7 Haziran-1 Kasım 2015 terörle mücadele defterlerini açtırmayın bana, insan içine çıkamazsınız.” Birkaç gün sonra, Abdullah Bozkurt adlı firari bir FETÖ’cünün yabancı bir haber sitesindeki ‘Ankara Gar katliamı planlayıcısı IŞİD militanı İlhami Balı’nın 2016’da Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından Ankara Söğütözü Anadolu Oteli’nde misafir edildiği iddiası’ ilginçti ve Meclis gündemine taşındı.
İkinci olayda Erdoğan’ın üslubu daha sertti: “Bunlar Halkbank'ı dolandırdılar.” Davutoğlu’nun buna verdiği yanıtın tahrip gücü çok daha yüksekti: “Kamu kaynaklarının hangi amaçlarla nasıl kullanıldığını, ekonomik servet oluşturma bakımından kimlerin nasıl statü değiştirdiğini millet çok iyi biliyor. Yaşayan bütün cumhurbaşkanları, başbakan ve bakanlarla hısımlarının mal varlıklarını Meclis soruştursun.”
Özetle, Erdoğan Davutoğlu’na bir bomba gönderdiğinde, Davutoğlu, çok daha güçlüsü ile karşılık veriyor; yani ‘orantısız şiddet’ uyguluyor. Davutoğlu’nun bu yöntemi, Filistin’den atılan bombalara çok daha sert karşılık veren Davut Oğulları’nın, yani İsrail’in, yöntemine benziyor. Geçmişte çok zulme uğramış Davut Oğulları’nın Filistin halkına yaptığı zulmü kınarken, Davutoğlu’nun Erdoğan’a yaptıklarına hak veriyorum. Yüzde 49,5 oyla seçilmiş bir başbakanken, tehditlerle kendisini istifaya zorlayan o, çünkü.
Sonuç
İmamoğlu “Ya kanal ya İstanbul”, Davutoğlu “Mal varlıkları araştırılsın” diyor…
‘Erdoğanoğulları Saltanatı’ sona eriyor.