Her gün doğan güneş hepimiz için “tatlı bir başlangıç” oluyor…

En azından biz bu slogana takılıp her doğan güneşle birlikte umut dolu günlere yelken açmadık mı?

Kimi zaman siyasetin “yalan rüzgarı” ile şişen yelkenlerimiz bizi mutluluk diyarlarına sürükledi, çoğu zamanda umutsuzluk girdaplarında kaybolduk!

Bir yanda siyasi aşklar, diğer yanda da dert yüklü kervanlar…

Tıpkı “Aşk güldürü, dert ağlatır” sözünde gibi…

İktidar yanlıları saraydaki itibar ve şatafat rolünü üstlenip bıyık altından kıs kıs gülerken

diğer yanda ise ekonomi yönetiminin istikrar yerine, istikrarsızlığı getirmesi yüzünden başta emekliler olmak üzere ezilen geniş halk kitlesinin feryadı yüreklerimizi dağlamadı mı?

Gelin birlikte şu çarşı- pazardaki etiketlerine bir bakalım:

Bir dolar 27 lira, bir litre benzin 40 lira, tek bir ceviz 2 lira, tek bir şeftali  13 lira, tek bir domates 7 lira, 200 gram ekmek 7 lira, bir simit 10 lira, bir porsiyon İskender 325 lira…

Dün sosyal medyada dertli bir vatandaş Mehmet Ergül  “paylaşmak özgürlüktür” diyerek yaydığı şu kara mizaha ne dersiniz?

“Şşşşşş! Ses etmeyin! Hepsi psikolojik, Ekonomik değil!”

Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düne kadar bu enflasyonu tarif edip muhalefete hitaben  “Onların kafası basmaz! Ben bir ekonomistim” derken birden çark edip “psikologluğa soyunması” da halkın gözünden hiç kaçmamış değil mi?

Ha sahi! Bir de Avrupa’ya dönüp “Onlar bizi kıskanıyor!” sözü de sosyal medyada bakın nasıl seslendirilmiş: “Emekli maaşını çektiği gün, borç dağıtmaktan bankadan  evine cebinde 100 TL ile gidemeyen adam, emekli maaşıyla  karı, koca dünya turu yapan  Alman’ın, İngiliz’ in, Fransız’ın kendisini kıskandığına  inanıyor!”

Can Yücel sözü ile bir başka mesajda şu: “Ağustos böceği karıncaya sormuş, bu yaşta daha niye  çalışıyorsun?

Karınca da demiş ki; ” Türkiye’de yaşıyorum!”

***

Evet “zam a da zam’’ dönemi olanca hızıyla devam ederken, Ekonomist Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nurettin Nebati’den , sonra Maliye Bakanlığı koltuğunu Mehmet Şimşek’e teslim ederek psikolojik tedaviye geçmesi inşallah hayırlı olur!

Türkiye bugüne kadar o koltukta 50’ye yakın Maliye Bakanı gördü. Uzun listeyi bir başka yazımda sizlerle paylaşırım…

İşte son dönemde Erdoğan’ın “med- cezir” misali bakan “gel- git”leri maalesef zamları durduramadı…

Hele bu haftanın başında açılan okul yolu da “zamla dolu” olunca vatandaş haklı olarak  “yetti gari!” diye sesini yükseltti. Beslenme çantasına “Saray mutfağı” misali “Avakado” koyan zihniyet (!) tek kelime ile tepki çekti…

Emeklilere yine “Yeni yılı bekleyin” denilmesi bir “akıl tutulmasından” çok “oyalama taktiği”  gibi algılandı. Üniversitelerin açılması da eli kulağında bekleniyor… Bu sancılı dönemde özellikle öğrenciler yurtlarda yer bulamadığı gibi, yüksek kiralarlar karşısında tam bir çıkmaz sokağa girdi!

Hele kiraların yükselmesi ev sahibi-kiracı çatışmasına yol açarken, işsizler ordusu başta Suriye’den gelen işgalciler yüzünden arttı. Dolayısı ile ülke ekonomisi krizinin yanı sıra ölümlü çatışmaları da beraberinde getirdi…

İşte sayın Erdoğan’ın “Ekonomist söylemleri” galiba bu yüzden “Psikolojik söylemlere” dönüşmüş olamaz mı?

***

Son olarak diyeceğim şu; zam üstüne zamlar, padişahın vezirine “Vatandaşım ne diyor? Çık bir bak.” demesinden sonra vezirinin verdiği şu cevap çok etkili olmuş: “Halk sevinçten! sokaklara çıkmış oynuyor!”

Nitekim padişah da zamların hemen kesilmesini emretmiş…

Bakalım Saray’ın “psikolojik” dediği zamlar ne zaman kesilecek?

Evet, psikolojik denilen durumlar ne olacak? Yine yeni yılda mayıs ayında yapılacak yerel seçimlerde de zamlar hızını alamazsa bazı uzmanların tahminlerine göre

2026’ya kadar devam edeceği de söylenmekte!

Haydi hayırlısı, umut yine emeklinin ekmeği olmaz inşallah!