İnsanlar, zorunlu haller dışında, kendi düşüncelerine, hayat görüşlerine ve enerjilerine göre diğer insanlara çekilir. Benzer duygular ve düşünceler bizleri bir araya getirir.
Ama yakın çevremizden dışarı çıktığımızda, birçok fikirde ayrıştığımız insanlarla da ister istemez tanışıklığımız sürer. Toplumsal yaşam bir yerde bu durumu kaçınılmaz kılar. 
Yakın çevremde çok şükür ki hayvanları sevmeyen yok.  Ama işte o daha büyük sosyal çemberin içinde bazen düşünceleri bize yıldızlar kadar uzak insanlar da yer alabiliyor. 
Bir tanıdığım hayvanlarla ilgili yeni yasanın aslında çok da kötü olmayacağını, sokaktaki köpek popülasyonunun aşırı arttığını, dışarıda köpek gördüğünde korktuğunu, bu yüzden de toplanıp barınaklarda bakılmalarının doğru olduğunu düşünüyordu.
Türkiye’deki barınakların yüzde 90’ının ölüm kampından farksız olması, zaten bu kadar köpeği barındıracak bakımevi olmayışı gibi “ufak!” detayları bilmiyor, öğrenmek de istemiyordu. 
Yasa çıktıktan çok kısa bir süre sonra Türkiye’nin dört bir yanından gelen katliam haberleri onu ve onun gibileri bile isyan ettirdi. 
Kafası kesilen, parçalanan, zehirlenen, diri diri gömülen köpeklerin haberini duyunca “Ama niye öldürdüler ki? Ben sadece barınaklarda bakılsınlar istemiştim” diye tepki verdi.

*
E güzel kardeşim, böyle olacağı zaten belli değil miydi?
Önce uyutma dediler, sonra ötenazi dediler, tepkiler gelince her iki kelimeyi de yasadan çıkardılar. Ama bir açık kapı bıraktılar ki; toplanan hayvanların öldürülmesinin bir kılıfı olabilsin. 
Niyet en başından belliydi. O yüzden bu yasaya “katliam yasası” dedik.
Türkiye’deki bakımevleri sadece 110 bin civarında hayvanı barındıracak kapasiteye sahip. Zaten o bakımevlerinin kapasitesi de dolu. Yeni yasaya ılımlı bakanlar, toplanması zorunlu tutulan hayvanlara ne olacağını düşünmüştü acaba?

*

Şu bir gerçek ki hayvanlarla ilgili yeni yasa toplumumuzun büyük kısmında karşılık bulmadı. Çünkü biraz merhameti olan ve ülkemizdeki işleyişi az çok bilenler bu yasanın masum canlara kıyacağını görebilmişti.
Ama tabii ki hayvanlara nefret kusanların sosyal medyadaki algı operasyonuna kananlar da oldu. Sokaktaki köpeklerden rahatsız olan, korkan veya sevmeyen birçok insan yeni yasaya açık açık veya içten içe sevinmişti. 
Şimdi o kişiler de öldürülen köpeklere üzülüyor ama maalesef son pişmanlık fayda etmiyor.