İki hafta önce, sosyal medyada “like” yani beğeni almak uğruna hayvanlara resmen eziyet eden bir ergenden bahsetmiştim. Bu hafta da, Twitter’da bir başka örnekle karşılaştım.
8 bin küsur takipçisi olan bir hesaptan yapılan paylaşım resmen iğrenç. Bu nedenle de paylaşımın içeriğini anlatabilmem maalesef mümkün değil.
Ben aslında tek tek bu tip paylaşımlara değil, buna yola açan faktörlere odaklanmak istiyorum.
***
Sosyal medya bağımlılık yaratabiliyor. Benim gözlemlediğim kadarıyla, özellikle pandemi nedeniyle sosyal hayatın ve fiziki etkileşimin minimal düzeye inmesi, gençlerdeki bu bağımlılığı daha da kötü boyutlara taşımış durumda.
Sosyal medyanın gençler üzerindeki etkisini inceleyen birçok psikolojik ve klinik araştırma var.
Örneğin bir tanesi; yeterince beğeni almayan ergenlerin özsaygı ve özgüven yitimi yaşadıklarını ortaya koyuyor.
Bir başka araştırma; paylaşımlara olumsuz yorum alan gençlerin ve ergenlerin depresyona girme olasılıkları bulunduğunu işaret ediyor.
Yine yakın zamanda Amerika’da yapılan bir çalışma ise sosyal medyayı günde 3 saatten fazla kullanan 12-15 yaş ergenlerin mental sağlık problemleri yaşama risklerinin arttığını gösteriyor.
***
Sosyal medya gençlerdeki şiddet eğilimini de körüklüyor maalesef. Hayvanlara taciz ve şiddet içerikli paylaşımların sayısı artıyor. Üzücü ve korkutucu olan bir başka gerçek de, bu paylaşımların altına gelen destekleyici yorumlar. Endişe uyandıracak kadar çok kişi yapılan paylaşımları “eğlendirici” buluyor.
Beğeniler, yorumlar, destekleyenler oldukça; gençler de etkileşim almak için bu tip paylaşımları yapmaya devam edecektir. Üstelik desteklenen bu davranış eğiliminin, mental sağlık problemlerini de tetikleyebileceği unutulmamalıdır.
*
Peki, bu sorun nasıl çözülür?
Bana göre hem bireysel hem toplumsal ayakları olan bu problemin tek ve basit bir çözümü maalesef olamaz.
Gençlerin hayvan hakları ile ilgili farkındalığını artırmak için daha etkili çalışmalar yapabilmek lazım. Örneğin ünlü ve sevilen isimlerin desteği ile sosyal medya bağımlılığı ve şiddet eğilimli paylaşımlarla ilgili bir kampanya başlatılabilir.
Bu tip gençlere psikolojik destek sağlamak da çözüm planının bir parçası olmalı.
En önemlisi de; sosyal medya ve internette başta hayvan hakları ihlalleri olmak üzere şiddeti, tacizi hoş gösteren tüm paylaşımların denetlenmesi; bu konuda önlem ve yaptırımların alınması gerekiyor. Ama tabii ki bu yaptırımların çerçevesinin de iyi belirlenmesi lazım. Yani hak ihlalinin önüne geçelim derken, hak ihlali yaratmamak önemli!
Her problem çözülebilir, yeter ki sorunun farkında olalım.
***
Menemen canları için hafta sonu besleme etkinliği
İzmir Menemen, sokak hayvanı popülasyonunun yoğun olduğu bir ilçe. Menemen İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, Menemen Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü’nün besleme yapsa da maalesef kontrol altına alınmayan popülasyon nedeniyle yetersiz kalıyor.
Öte yandan İzmir Büyükşehir Belediyesi de her hafta tonlarca mama dağıtımı yaparak aralarında Menemen’in de bulunduğu 19 ilçeye destek veriyor. Bu anlamda yiyecek bulmakta zorlanan sokak hayvanları için STK ve hayvanseverlerin imdadına yetişiyor.
Menemen’de gönüllü çalışan hayvansever Elif Badak; son iki haftada gerçekleştirdikleri besleme etkinliklerini fotoğraflarla birlikte Facebook’tan yayınladı.
Ulukent, Çitlembik bölgesi, Seyrek köy içi ve kırsalı, Villakent çevresi ve kırsalı, Maltepe ve kırsalı, Foça Gerenköy ve kırsalı gibi popülasyonun en fazla olduğu alanlarda cumartesi ve Pazar günü yaptıkları beslemelerle ilgili Badak şu bilgileri paylaşıyor:
“Yılların popülasyonu ve bizler henüz sokağımızdaki çocuklarımızı teker teker ya da ikili taşıyarak çevre ilçe veterinerlikleri dahil halen bitirememişken tarla arası hızla çoğalmaya, açlık ve sefalette yarışmaya devam ediyor. Çoğu zaman bıraktığımız mama tadımlık çünkü onları hayatta tutabilmemiz ve düzenli besleme yapabilmemiz için koklatarak besliyoruz.
Menemen İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, Menemen Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü geçtiğimiz hafta sonu teknik edenlerden dolayı besleme yapamayınca çok değerli Esin Önder ve İzmir Büyükşehir Veteriner İşleri Müdürümüz Hande Özyoğurtçu Gültekin, Cuma akşamı besleme sorunumuzu öğrenir öğrenmez bölgeye 300 kg mama çıkarttılar. Arkadaşlarımızla bölgelere ayrılarak 150 kg Sevgili Elçin Gezer ile birlikte bu bölgeye dağıttık.
Bu hafta da beslemelerimiz sürdü. Her gün düzenli besleme yapmaya çalıştığımız alanlara bireysel olarak yetebilmek ne mümkün maalesef.
Her ümitsizliğe kapıldığımızda her çaresizliğimiz de canlara mamaları ulaştırmamızı sağlayan alışıla gelmişin ötesindeki kadınlar Sayın Esin Önder ve Sayın Hande Özyoğurtçu Gültekin hanımefendilere sonsuz teşekkür ediyoruz.”
Gönüllülere İBB desteği
Pandemi nedeniyle birçok işletmenin kapanması sokak hayvanlarının da yiyecek bulmakta zorlanmasına neden oluyor. Özellikle İzmir merkeze uzak ilçelerde gönüllüler büyük zorluk çekiyor.
HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder de gönüllü besleme yapan hayvanseverlere İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yardımlarını hatırlatarak şu paylaşımı yaptı:
“Büyükşehir Belediyemiz her hafta sonu İzmir dışı ilçelere mama yardımı yapıyor. Hatta zaman zaman merkezdeki belediyelere bile destek sağlıyor. Ben de Büyükşehir’e çok teşekkür ediyorum.
Gönüllüler yerel yönetimlerle iletişime geçerek 19 ilçede mama alabiliyorlar. Bu ilçeler;
Bergama, Dikili, Kınık, Aliağa, Menemen, Foça, Seferihisar, Urla, Karaburun, Çeşme, Menderes, Kemalpaşa, Tire, Torbalı, Ödemiş, Beydağ, Kiraz, Bayındır, Selçuk.”
***
‘Küçük ilçeyim param yok’ diyenlere en güzel örnek
HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder ve HAYTAP Sözcüsü Şule Baylan geçtiğimiz günlerde Güzelbahçe Belediyesi’ni ve bakımevini ziyaret etti. Gerçekleştirdikleri ziyaretle ilgili fotoğraf ve bilgi paylaşan HAYTAP temsilcileri STK-belediye işbirliğinin harika sonuçlar verdiğini söylüyor. Önder şunları paylaşmış:
“2011’den beri işbirliği ile çalıştığımız küçük bir belediyemiz ama gönülleri yüce. Bakımevi zamanla eskiyip, kötü görüntüler ortaya çıktığında gördüğümüz olumsuzlukları Belediye Başkanımız Mustafa İnce’ye rapor etmiştik. Duyarlı başkanımız hemen bizleri Başkan Yardımcısı Kazım Çam’ı yönlendirmiş ve gerekli iyileştirmeler yapılmıştı. Geçtiğimiz günlerde Başkan Yardımcımız atıklardan yapıp parklara koydukları kedi ve köpek evleri görsellerini gönderip, davet edince Şule Baylan’la önce başkanlık sonra da geçici bakımevine gittik. Gördüklerimiz bizi çok mutlu etti. Canlar üşümesin diye yapılan kulübeler, her hafta sonu 500 kilo mama dağıtımı, yeni yapılan tertemiz padoglar, depolarındaki kaliteli mamalar, üç veteriner hekim ile hizmet verilmesi, tamir edilen yol hepsi güzel gelişmeler. Hurdaya çıkmış otobüsten de ameliyattan çıkan canların konulacağı ve üşümeyecekleri bir yer yapılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden HAYBULANS bağışı yapılması tek istekleri. Bu gerçekleşirse, ambulans beklemeden kendileri acil vakalara müdahale edebilecekler.
Her isteğimiz olmuş. Sonuçlar harika. Başta Başkanımız Mustafa İnce olmak üzere başkan yardımcımız, veteriner hekimlerimiz ve veterinerlik işleri çalışanlarımız, kulübeleri yapan fen işlerindeki herkese çok teşekkürler. ‘Ben küçük ilçeyim param yok’ diyen tüm belediyelere örnek olsun.”
***
Sosyal Medyadan İnciler
Bu hafta Instagram’da Popular Science Türkiye’nin paylaşımı dikkatimi çekti. Popular Science bu kez, “Balinalar böylesine devasa bir vücuda nasıl sahip oldular?” sorusuna cevap aramış.
“Günümüzden yaklaşık 50 milyon yıl öncesine dönelim. Dev sürüngenlerin karalar üzerindeki etkinliğinin yavaş yavaş azaldığı ve memelilerin yükselişe geçmeye başladığı o döneme… Henüz günümüzdeki modern balinaların evrimleşmesine daha çok var. Burada aradığımız şey, günümüz balinalarının bilinen en eski ortak atası konumunda olan Pakicetus; bir diğer adıyla ilk balina... Pakicetus, karalarda evrimleşen memeli soy hattının temsilcilerinden biriydi fakat karaları, diğer tüm canlılar ile paylaşmak zorundaydı. Bu durum, besin sıkıntısı çekmesine ve neslini tehlikeye atmasına sebep olabilirdi. Bu hipotetik düşüncelerin bir sonucu olarak Pakicetus, rekabet ortamının çok daha az olduğu ve buna karşın besinin çok daha fazla olduğu denizlerde avlanmaya başladı. Nesiller boyunca denizel adaptasyonlar gösterip karalardan yavaş yavaş bağını kopardı. Yaklaşık 40 milyon yıl öncesinde ise bu adaptasyonun bir getirisi olarak, yere basan ayakları yüzgeçler ile yer değiştirdi.”