Çok şey söylemek istiyorum ama bir o kadarda boş vermiş hissediyorum. Neye isyan edeceğimiz, neye ses çıkaracağımızı, neye üzüleceğimizi şaşırdık.
Bu ara hep böyle oldu yazılarım. Umutsuzluk, öfke, yılgınlık üzerine. Ama başka bir gündemimiz yok ki! Bir tek pozitif olay olmaz mı ülkede? Olmuyor.
Yıldık, yıkıldık.
Adalet aramaktan, hakkımız olan için sürekli bir kavganın içinde olmaktan, üzülmekten bıktık!
Haklarında onlarca suçlamayla tutuklanan Polat çifti ve ekibin tüm üyeleri serbest! Evet 10 ay sonuna hepsi tahliye oldu. Eee ne oldu şimdi? Gözümüze soka soka dolar saçanlar, insanları tehdit edip, para ile her şeyi yapabileceğine inananların dediği oldu. Yaptılar. Gözümüzün içine baka baka yaptılar.
Namusuyla para kazanıp, hak yemeden ömrü boyunca bir ev, bir araba için çalışan herkes isyan ediyor. Evet haram yemedik, istemiyoruz da. Peki bu adalet bir tek bize mi işliyor? Basit bir şahıs şirketi sıfır satış hatta zarar etse bile vergi ödüyor. Aç kaldığı için bir lokantadan yemek alan çocuk aylarca, yıllarca tutuklanıyor. Bu adalet bir tek fakire, kurallara uyanlara, kanunlara saygı duyanlara mı işliyor?
Vandallığa, hırsızlığa, caniliğe, insanları tehdit eden şehir eşkıyalarına işlemiyor mu?
Peki biz nasıl anlatacağız namuslu ve dürüst olmanın erdemini çocuklarımıza?
Nasıl inandıracağız adaletin önemine?
İnandıramayacağız.
Ahlaksızlığın ağrı bastığı her yerde ahlaklı olmanın öneminden bahsede bahsede ölüp gideceğiz. Hatta ahlaklı olduğumuz için yadırganacağız.
Çalmanın normal karşılandığı bir güruh geliyor gümbür gümbür.
Çalmayanın ‘Keriz’ sayıldığı bir toplum yaratılıyor.
Ne dersek diyelim bir şey değişmeyecek. Ama yine ve yeniden hep söylediğimi söyleyeceğim:
Adalet birgün herkese lazım olacak. İşte o zaman anlayaksınız hukukun üstünlüğünü ve gerekliliğini.
Yazıyı yazarken sizlere Narin'in cansiz bedeninin bulunduğu haberi geldi.
Bu coğrafyada yine masum, ufacık bir çocuğu koruyamadık.
Leyla gibi, Rabia Naz gibi...
Sizleri koruyamadık, yaşamanız gereken hayatı veremedik.
Affedin bizi çocuklar.