Türk olmaktan, Türk'üm demekten korkmak! Özellikle son bir yıldır 'Türk' literatürüne sokulmaya çalışılan yeni bir tabir var ''Türkiyeli'' Nedir bu Türkiyeli, kime Türkiyeli denir, böyle bir tabir nereden çıktı?

Türk milleti, Türk ırkı binyıllardır varolmaya çalışan ve varolmuş bir topluluk. Ve bu binyıllar boyunca birçok devlet, millet, kültür ve insan tarafından yıkılmaya, ortadan kaldırmaya çalışılıyor. Baktılar ki Türk'ü ortadan kaldıramıyorlar,Türk kelimesini ve Türklüğü ortadan kaldırmaya yoğunlaştılar. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri hem irticai faaliyetleri destekleyenlerin hem de cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarının hedefi haline gelmiştir. Ama son birkaç yılda yapılan saldırılar hiçbir dönemde yapılmamıştır. Önce alelade gruplar tarafından hayatımıza sokulmaya başlandı bu Türkiyeli safsatası. Sonrasında Türkiye Cumhuriyeti'nin en köklü üniversitelerinden birinde de gündeme geldi ve Türkiye Edebiyatı gibi bir ibare üniversite içerisinde kullanılmaya başlandı. Bu üniversite hangisi peki biliyor musunuz? Boğaziçi Üniversitesi... Evet yanlış okumadınız Boğaziçi Üniversitesi. Bazı şaklabanlar da Türkiye Edebiyatı diyemeyip Türkçe Edebiyat söyleminde bulunarak çalıyı arkadan dolaşmaya çalışıyorlar. Peki neden böyle bir tepki veriyorum ya da benim gibi düşünenleri de katarsak böyle bir tepki veriyoruz? Çünkü dünya diller tarihinde etimolojik olarak Türkiyeli diye bir tabir, ırk ya da ulus yok. Şimdi bu yazdıklarımdan hiçbirini tam okumayıp cımbızla aradan 'ırk' kelimesine takılanlar olacaktır. Hemen açıklayalım burada yer alan ırk bir faşist söylem değil bir genetik tasvirdir.  Bu arada Türk Edebiyatı, Türk Müziği, Türk Sineması diyemeyen safsata seviciler yeri geldiğinde Alman Edebiyatı, Fransız Sineması demekten de kendilerini alamıyorlar. Herhangi bir Alman'a gidip de Almanyalı diyemezsiniz. Bir Fransız'a da Fransalı ya da Fransızca Edebiyatı gibi söylemlerde bulunamazsınız. Gayet tabii ki Fransa'da yaşan bir Cezayirli'ye Fransız diyemeyeceğiniz gibi. 

Bir diğer rezillik de Türkiye Bayrağı ifadesi.

Maalesef bu da son zamanlarda dilimize yerleştirilmeye çalışılıyor. Ama ülkemizin adı Türkiye bayrağı neden Türkiye Bayrağı olmasın diyen bazı kendini bilmezler tarafından hem geleneksel hem de sosyal medya aracığıyla milletimize pompalanmaya çalışılıyor. Bu ifadeyi kullanan normalleştirmeye çalışanlar arasında hem iktidar partisi yandaşlarının siyasetçileri hem de muhalefet siyasetçileri bulunuyor.

Yayınevlerindeki rezaletlere de değinmek istiyorum;

Türkiyeli saçmalığını kitaplar aracılığıyla yaymaya çalışan kitapevleri türedi bir anda. Türkiyeli yazar, Türkiyeli okurlar gibi akla mantığa sığmayan kelimeleri bastıkları kitapların önsözlerinde kapaklarında kullanmaya başladılar. 

Bazı olgular vardır insanları yaralayan, kıran, inciten, öfkelendiren, sinirlendiren, bazı olgular vardır kırmızı çizgi haline gelen. Biz kimseyi Türk olun diye zorlayamayız. Bu insan haklarının ihlaline girer. Ama aynı saygıyı da onlardan bekleriz. Her Türk'üm diyenin ardından faşistsin her ''Ne Mutlu Türk'üm Diyene'' söylemini kullana kafa tasçısın diyemezsiniz. Buna hakkınız yok. Siz Türk olmak istemeyebilirisiniz. Bunun hukuki yolları var, Uluslar arası yolları var. vatandaşlıktan çıkabilirsiniz mesela kimse size niye çıktınız demez. Ama sen hem vatandaşlıktan çıkma cesaretini göstereme hem ödül törenlerinde, kitap sayfalarında, gazete köşelerinde Türkiyeli ifadesini kullan. Yok öyle yağma! 

Bana abartma bu kadar diyenler olabilir ama tam da bu kadar. Son yıllarda ülkemizin içine düştüğü ekonomik sıkıntıların, adaletsizliklerin temelinde bu algı var. Abartma bu kadar! Abartmaya abartmaya ülkemizin ne hale geldiğini gördük kendi ülkemizde azınlık durumuna düştük. Sayısal olmasa da zihnen ve fikren bu hale getirildik. Bu durumla mücadele etmeliyiz. Bu ülke kolay kurulmadı. Mustafa Kemal Paşa canını boşuna siper etmedi bu topraklar için ya da İsmet Paşa boşuna sağır kalmadı. Bir memleket, evlatlarını toprağa boşuna koymadı. Ne şartlar altında vatan oldu bu topraklar ne şartlar altında getirildi bu yıllara. Ambargolara rağmen soydaşlarımızın yardımına boşuna gitmedik Kıbrıs'a. 1960'lardan 1974'lere kadar Kıbrıs'ta yaşayan Türkler'e uygulanan tarife bugün bu toprakların insanlarına uygulanmaya çalışılıyor. Bu yüzden önemli bu tabirler, söylemler.

Peki ülkemizin en önemli tarihçilerinden bazıları bu konu hakkında neler düşünüyor bir iki kısa örnekle göstereyim;

Prof. Dr. Erhan Afyoncu (MSÜ Rektörü): 

"Türkiyeli, Türkiye vatandaşı, Türkiye bayrağı ifadelerinin kullanılması baştan sona yanlıştır. 

Tarihe ve anayasamıza göre Türk ve Türk bayrağı deriz. Unutmayın, her şey gelip geçer, Türklük bâkî kalır."

Prof. Dr. İlber Ortaylı (Tarihçi, Araştırmacı, Yazar): 

''İsteyen Türk olur istemeyen olmaz. Ben Türkiyeli değilim. Senin beni kendi çamaşırının içine sokmaya hakkın yok. Ben Türk'üm..''

Prof. Oktay Sinanoğlu:

"Adam tutmuş, yazıyor 'Türkiyeli', 'Türk demek olmaz ırkçılık.' Ondan sonra kalkıp orada başkaları için bir sürü edebiyat yapıyor; Türk’ten gayrı kimden bahsetse ırkçılık olmuyor." 

Türkiye Cumhuriyeti'nin banisi Mustafa Kemal Atatürk'e göre Türk nedir?

“Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu; Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”

Türk kelimesi bizde binyıllardır kullanılan bir ifadedir. Türk kelimesi ilk olarak İlteriş Kutluğ Kağan'ın yazıtı yer almaktadır. Öyle birkaç kendini bilmezin 'Türkiyeli' demesiyle ortadan kalacak bir ifade, kelime ya da söylem değildir. Dilden kaldırmaya çalışsanız da Türk kelimesini, Türklüğü, Sarı Başbuğ'un askerlerinin gönlünden silmeye gücünüz yetmez. Gazi Paşa'nın uğruna savaştığı Nutuklar'a konu ettiği Türklüğü, Türkçe'yi onun sizlere rahatça yaşayın diye bıraktığı ülkede ayaklar altına almazsınız. Buna çalışırsanız; yıldırımlar çakar, kasırgalar kopar, dünyayı aydınlatan güneş sizi de yakar...