23 Haziran gecesi Türkiye yeniden ayağa kalktı.
Bir basın mensubu arkadaşım seçim için İstanbul’a gitmişti.
Seçim yasakları henüz kalkmamıştı.
Saat 18.30 sıralarında aradığımda “Şu anda Ekrem İmamoğlu 300 bin oy önde. İstanbul’da yaşanan coşkun sevinci anlatmam mümkün değil” dedi.
Daha önceki seçimlerde hiç kimseyi takmayan, YSK’nin kurallarını hiçe sayan Anadolu Ajansı
(AA) ortalıkta yoktu.
Sesi soluğu kesilmişti.
Herkes gibi ben de çok merak etmiştim.
Hayrola ne oluyor?
AA’nın veri akışı ilerleyen saatlere kadar hiç yoktu.
Çünkü İstanbul halkı kararını çoktan vermişti.
Ekrem İmamoğlu tüm İstanbul’da rüzgâr estiriyordu.
Her ilçeden gelen sonuçlar herkesi şaşırtıyordu.
Yansız olması gereken AA’nın sesi soluğu çıkmıyordu.
Borazanlık gücü artık yoktu.
Anadolu’nun dört bir yanından İstanbul’a gelen Anadolu halkının gücü, Anadolu Ajansı'nı yenmişti. Sandıklar koruma altındaydı.
Islak imzaları herkes namusu gibi korudu.
Ekrem İmamoğlu’nun alın teriyle kazandığı seçim, sudan bahanelerle YSK tarafından iptal edilmişti.
YSK, bütün gerçekler ortadayken iktidara boyun eğmişti.
Hak, hukuk ve adalet bir kez daha ayaklar altına alınmıştı.
Vicdanlar sağır, hukuk dilsiz kalmıştı.
Bunca yıldır nice seçimler gördüm ancak 23 Haziran İstanbul seçimi kadar coşkulu bir seçime tanık olmadım.
Coşku göklere yükseldi.
Halk marşlar, şarkılar söylüyor; halay çekiyor, eğleniyordu.
Büyüklerimizden duyduğum kadarıyla Cumhuriyetimizin 10. yılı kutlamalarında İstanbul böyle bir
coşkuyu yaşamış.
Bir önceki köşe yazımın başlığı şuydu:
“İmamoğlu İçin Birkaç Söz.”
Şimdi Ekrem İmamoğlu için söylenecek çok sözümüz var.
Onun bu başarısını bir gün siyasi tarihçiler mutlaka yazacak.
İmamoğlu’nu bu başarıya götüren neydi acaba?
Söyleyeyim mi?
Duygulara ve kalplere seslenişiydi.
Bu sesleniş o kadar içten ve inandırıcıydı ki Türkiye’nin yaşadığı ‘umut krizi’ bu inançla 23 Haziran Pazar akşamı kırıldı.
İmamoğlu’nun o güzel dili, üslubu, sevecenliği ve o güzel kalbi umudu yeniden yeşertti.
İmamoğlu söylemleriyle, projeleriyle herkese aynı uzaklıkta olacağının güvencesiyle gönüllerde taht kurdu.
İmamoğlu, baskı altına alınmış o güzelim İstanbullular'a sahip çıktı.
Karamsar duygulara kapılan bütün gençlere sahip çıktı ve o gençlerimize yeniden umut oldu.
Ekrem İmamoğlu tüm kampanyaları boyunca yalan söylemedi, hep kalplere ve duygulara seslendi.
Tüm çirkin saldırılara güler yüzüyle, sempatik tavırlarıyla cevap verdi.
Samimiyetten hiç uzaklaşmadı.
23 Haziran İstanbul seçimi, kardeşlik iklimi açısından da bir umut doğurdu.
Bu kentte yaşayan herkes kardeşmişçesine daha güzel günler görecek.
Her şey eskisinden çok daha güzel olacak.