İçinde yaşadığımız günlerde, karamsarlık yaratan yeterince neden var; enflasyonun yüzde altmışların üzerine tırmanmasından Gezi davasında masum insanlara verilen mahkumiyet kararlarına, günümüzü karartan sayısız olgu ile karşı karşıyayız. Bu ortamda direncimizi ve umudumuzu yitirmemek zorundayız.
İlk yapmamız gereken, dayanışma duygumuza sarılmak. Gezi davasında verilen kararlar karşısında ilk örgütlü dayanışmayı gerçekleştirenler sinemacılar oldu. Onları başka alanlardaki sanatçılar izledi. Demokratik kitle örgütleri de suskun kalmadı elbette. Yarın da, bu adaletsizliğe karşı en güçlü sesler 1 Mayıs alanlarından yükselecek.Umutsuzluğa karşı yapabileceğimiz bir başka şey de sanata sarılmak olmalı. Bilincimizi bileyen, direncimizi artıran en güçlü ilaçlardan biri sanattır çünkü; örneğin tiyatro. Şu günlerde, İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları bu mevsimde ürettiği dört oyunu ard arda sergiliyor. Oyunları izlediğinizde, Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten’in yaptığı oyun seçimlerinin ne denli doğru olduğunu göreceksiniz.
İlk oyundan daha önce söz etmiştim. Türkiye’de hangi dönemde oynanırsa oynansın hep güncel kalan “Azizname”, Aziz Nesin’in öykülerinden Yücel Erten’in uyarladığı,Turgay Erdener’in usta işi müzikleri, Özlem Karabay’ın işlevsel sahne ve giysi tasarımıyla desteklenen eğlenceli bir taşlamaydı. İkinci oyun “Tavşan Tavşanoğlu” Fransız yönetmen Coline Serrau’nun yazdığı, 1968 olayları sonrası Paris’in bir banliyösünde yaşayan dar gelirli bir ailenin gündelik yaşamından yola çıkarak sıkı bir neo-liberalizm eleştirisi getiren, bunu yaparken fantastik türle güldürüyü buluşturan özgün bir biçeme sahipti. Oyunun adının ‘çocuk oyunu’ çağrışımı yapması, seyirciyi yanıltabilir kaygısıyla vurgulamak isterim, büyüklere seslenen bir oyun bu. BaştaHatice Altan, tüm kadro oyunun içeriğine yakışan bir üslubu baştan sona götürüyorlar.
Üçüncü oyun “Mor Şalvar”, tıpkı “Tavşan Tavşanoğlu” gibi güldürürken düşündüren bir oyun. Oyunun yazarı çok genç bir sanatçı. Ferhat Lüleci bu ilk oyunuyla 2021 yılında ilk kez verilen Erhan Gökgücü Tiyatro Yazarlığı ödülünü kazanmış. Gerçekten de usta işi bir oyun. Banka soygunu gibi sinemada ve tiyatroda çokça işlenmiş bir konuyu ele alarak, sınıf çelişkilerini vurgulayan sağlam bir iş ortaya koymuş. Taner Elhan’ın “Kadın İşi Banka Soygunu” adlı güldürü filminde olduğu gibi, banka soygununu bir grup kadın gerçekleştiriyor. Ama bu kez, kahramanlar işçi sınıfından kadınlar. Bir temizlik firmasına bağlı olarak çalışan kadınlar, yaşadıkları darboğazdan kurtulmak için, temizliğini yaptıkları banka şubesini soymaya karar verirler. Bir banka çalışanı ile güvenlik görevlisini rehin alarak, bankanın etrafını saran emniyet güçleri ile temas kurarlar. Olay medyaya yansır, bankanın çevresinde kalabalık bir destekçi grubu toplanır… Tabi ki sonunu söylemeyeceğim. Ama, bu oyunu kaçırmayın derim. Erkek egemen toplumda ezilen, sömürülen kadının çaresizliğe başkaldırışını etkili bir dille aktarırken, sloganlardan ve şematizmden uzak duran oyun İzmir Şehir Tiyatrolarına çok yakışıyor.
Yönetmenliğini, İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sanatçılarından Ufuk Aşar’ın yaptığı “Mor Şalvar”da oynayan, hepsi de okullu olan oyuncuları, Şirin Saraçoğlu, Elçin Erdem, Benan Özkaya, Ceren Demirel, Pınar Güntürkün, Özgür Molla, Dine Altıok, Can Yılmaz, Bahadır Buyruk’u buradan tekrar kutlamak isterim; mükemmel bir takım oyunu gerçekleştirdikleri için. Sahne tasarımını yapan Anıl Işık, Giysi tasarımını yapan Deniz Çağrı Bilgili, Işık tasarımını yapan Kaan Burmaoğlu, yönetmen Ufuk Aşar’ın yorumunu destekleyen çok başarılı çalışmalar yapmışlar. Anıl Işık’ın işlevsel olduğu kadar özenli, en ufak ayrıntıyı ihmal etmeyen sahne tasarımı, Şehir Tiyatrolarının ne denli gerekli olduğunun kanıtı. Bir özel tiyatro, böyle bir tasarımı gerçekleştirmekte zorlanacaktır, doğal olarak. İzmir Şehir Tiyatroları’nın dördüncü işi, “Robinson Dans Öğreniyor” adlı çocuk oyununu henüz izlemedim, ama ilk işim bu oyuna gitmek olacak. Şarkı söylemeyi, dans etmeyi yasaklayan Robinson’un ‘Başkan’ olduğu adayı merak etmemek elde mi? Şehir Tiyatrolarının gelecek mevsimde bu çıtayı daha da yükselteceğinden kuşkum yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Yücel Erten gibi usta bir Genel Sanat Yönetmeni’ne sahip olmanın değerini bilmeli.