İstanbul'a giden, vakti olup da gezebilenler bilir. Beykoz İstanbul'un en güzel ilçelerindendir. Denizin kıyısından tepelere uzanır. Hala yeşili bol kalabilen nadir yerlerden sayılabilir.
Sakindir, huzurludur.
Haftalardır sosyal medyayı meşgul eden skandal iddialar, Beykoz'la ilgili bildiğim, anımsadığım güzelliklerin üzerine karabasan gibi çöktü.
Beykoz barınağındaki köpeklerin seri şekilde uyutuldukları, hatta ilaç yetmediği için hayvanların “çamaşır suyu enjekte edilerek itlaf edildikleri” söyleniyor.
Konu ile ilgili şikayetlerin haddi hesabı yok.
Yapılan suç duyuruları da cabası.
İddialara göre bazı günler 40'a yakın köpek uyutuluyor.
Barınak değil ölüm kampı!
Üstelik yaşananların tanıkları da var.
HAYTAP suç duyurusunda bulundu. Yetkililer ise "iftira" deyip olayları geçiştirmeye çalışıyor.
Ancak kısırlaştırma için barınağa hayvanlarını bırakıp ölüsünü alanlar mı istersiniz; bahçesinden karneli köpeği belediye ekiplerince toplanıp sonra uyutulan mı istersiniz... Yıllardır süren bu skandalların ardı arkası kesilmiyor.
* * *
Çamaşır suyu ile itlaf ise yaşanan vahşetin geldiği son nokta.
Hayvanların uyutuldukları, canlarının alındığı yetmiyor, üstüne bir de acı çekerek, işkence edilerek öldürülüyorlar. Zehirlemenin de bir üst noktası bu.
Nasıl bir vicdansızlıktır?
Nasıl bir vahşettir?
Bunu yapanlar nasıl hiçbirşey olmamış gibi ellerini kollarını sallayarak evlerine giderler?
O ellerle nasıl çocuklarını severler?
Nasıl huzurlu bir uykuya dalarlar?
O hayvanların görüntüsü hiç mi kazınmaz zihinlerine?
* * *
Biz barınaklarda, daracık alanlarda yaşayan, bazen kuru ekmekten başka yiyecek verilmeyen, bayramlarda kaderine terk edilen, patileri betondan başka birşeye basamayan, bakımsızlıktan hayata küsen canların durumuna üzülürken; “beterin beteri var” dedirten bu vahşetle ilgili yetkililer derhal harekete geçmeli.
Yaşananların hesabı sorulmazsa, bu vahşet sürüp gidecek.
Tek suçu dünyaya gelmek olan hayvanları, onları korumakla yükümlü belediyenin katletmesi kabul edilemez.
Valiliğinden belediyesine, bakanından milletvekiline “hayat”a değer veren herkes görev başına!